Sabaha translate Portuguese
3,281 parallel translation
Sabaha kadar kasabadaki herkes öğrenecek.
Todos na cidade saberão, pela manhã.
Yarın sabaha kadar dik dur, olur mu?
Olha, só... fica tranquilo até amanhã de manhã, está bem?
- Yarın sabaha kadar sürebilir çünkü hapishane müdürü sabah kalktıktan sonra tahliye etmeyi tercih ediyor.
- Talvez amanhã de manhã, porque o guarda gosta de libertar após o despertar.
- Sabaha arabam orada olur mu?
Achas que o carro ainda vai estar aqui?
Miami'de sabaha kadar parti yaptığım zamanlar sanki dünmüş gibi geliyor.
Parece que foi ontem que andava na farra até ao amanhecer, em Miami.
Sanırım sabaha işimiz biter.
Parece que de manhã estamos fora daqui.
Bu o.... pu çocuğunu sabaha kadar beklemek istemiyorum.
Eu não vou ficar neste filho da puta a noite toda.
Tamam çocuklar benim uykum geldi. Sabaha görüşürüz.
Muito bem, pessoal, estou exausto Vemo-nos pela manhã.
Sabaha hareket etmemiz gerekiyor.
Temos de estar a navegar pela manhã.
Jada'nın, Global Kriminal Mahkeme için vereceği ilk yeminli ifade, bu sabaha ayarlanmıştı.
O primeiro depoimento da Jada para os oficiais do Tribunal Global Criminal, estava agendado para esta tarde.
Sanıyorum benimle konuşmak istediğiniz konu sabaha kadar bekleyemez?
Acredito que o que quer falar, não pode esperar até amanhã.
Kocasız, çocuksuz bir gün, en azından yarın sabaha kadar.
Sem marido e filho pelo menos até amanhã.
Sabaha insanın aklı tamamen netleşir.
Com certeza que de manhã já terás as ideias arejadas.
Sabaha kadar bekleyemedim.
Não consegui esperar até de manhã.
Ama korkarım sabaha başımız fena ağrıyacak.
Mas receio que amanhã me encontre com uma terrível dor de cabeça.
Sabaha kadar yanında kalırım çünkü iyi bir adam olduğumu düşünmeni isterim.
Ficaria até de manhã, porque gosto de pensar que sou bom rapaz.
Sabaha kalmaz muradımıza ereriz.
Estaremos desfeitos pela manhã.
- Sabaha gideriz.
- Vamos logo embora.
Hafif yanık ya sabaha toplar.
Mas não vi a sopa. Está tudo bem.
Sabaha kadar dövmezsem seni Ayhan Kaplan değilim.
Não me chamo Ayhan se não te espancar!
Sabaha kadar Boston'a gitmem gerekmiyor
Não preciso de ir para Boston até amanhã de manhã...
Sabaha karşıydı.
Estava escuro.
Sikeceğim seni. Lionel Richie'nin sözleriyle sabaha kadar.
Eu vou foder-te como as palavras do Lionel Richie,
Sabaha kadar.
"A noite inteira" Toda a noite.
- Sabaha ilk iş... - Kevin!
Kevin!
Eğer arızalar artarsa sabaha doğru ölmüş olur.
Se surgir complicações, ele pode estar morto hoje à noite.
- Bu gece kalabilirsiniz. Ama sabaha gitmenizi istiyorum.
- Pode passar a noite aqui, mas quero que vá embora ao amanhecer.
Sabaha tek bir tane bile Sıçrayanın sağ çıktığını görmek istemiyorum.
Não quero um único maldito Skitter vivo, pela manhã.
Sabaha kalması gereken sorular vardır.
Essas perguntas podem esperar até amanhã.
Bütün gecemi alacak ama sabaha kadar bitmiş olur.
Talvez tenha de trabalhar toda a noite, mas devo o ter pronto de manhã.
Yarın sabaha tüm liste elimde olur.
Teremos respostas pela manhã.
İki geceyi bırak sabaha kadar çalışmak haram sanıyorlar.
Nem ficam uma noite a trabalhar, quanto mais duas.
- Sabaha kadar elimizde sadece bunlar var.
É tudo o que temos até de manhã.
Neyi söyleyeyim? Nasılsa sabaha öleceğimiz için şimdi sevişmemiz gerektiğini.
Já que vamos morrer amanhã, devíamos dar uma agora.
Sabaha kadar eğleniriz.
Aproveitar a noite?
Sabaha, evrakları dosyalanmış halde istiyorum.
Quero os documentos prontos amanhã de manhã.
Bu sabaha kadar vakit vermiştin.
Deu como data-limite esta manhã.
Size yemin ederim bu sabaha kadar onun kim olduğunu bilmiyordum.
Juro que antes desta manhã, não fazia ideia quem ela era.
Sabaha kadar bekleyemez mi?
Não pode esperar para amanhã?
Sağlıklı bir şekilde yatağa girip sabaha ölmek?
Que nos deitamos sãos e acordamos a agonizar?
Sabaha kadar beklemeyen şey ne?
Porque é que não podia esperar por amanhã?
Düşünmek için yarın sabaha kadar vaktin var.
Tem até amanhã cedo para decidir.
Sabaha kadar hatunlarla mıydın?
Ficaste até tarde de volta com as miúdas?
Sözünün eri olup onu devirirsen 7 gümüş sikke sabaha senin olacak.
Se conseguires devastá-lo, como dizes conseguir, então terás 10 moedas de prata amanhã.
Sabaha uçak biletleriyle sahte kimlikleri ayarlarım.
Tenho as passagens e identidades pela manhã.
Ondan sonra da arkadaşlarımla sabaha kadar bardaydık.
Depois disso, fui sair com os meus amigos até à manhã seguinte.
Teyzenin sana verdiği anahtarı almazsam Hank sabaha kadar ölmüş olacak.
Hank estará morto pela manhã. A não ser que me dês a chave que a tua tia te deu.
İkimiz de, bırakın başka bir zavallı ölene kadar dayanmayı yarın sabaha bile sağ çıkmayacağımı biliyoruz.
Ambos sabemos que eu não vou sobreviver para ver o nascer do sol amanhã, quanto mais ficar à espera que outra pobre pessoa morra.
Sabaha kurumuş ve katlanmış olur.
Estarão secas e passadas amanhã de manhã.
Sabaha görüşürüz.
Vai lá dormir.
Sabaha kadar bir şey yapamazlar.
Não pode fazer nada até de manhã.
sabaha görüşürüz 62
sabah 162
sabah 5 44
sabah 6 54
sabah 4 42
sabah 9 27
sabahleyin 42
sabah 8 42
sabah oldu 62
sabah görüşürüz 127
sabah 162
sabah 5 44
sabah 6 54
sabah 4 42
sabah 9 27
sabahleyin 42
sabah 8 42
sabah oldu 62
sabah görüşürüz 127