English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ T ] / Telefónica

Telefónica translate Portuguese

1,415 parallel translation
Güvenli Telefon Ünitesi.
Unidade Segura Telefónica.
Kendimi çok rahatlamış hissettim.
Estou bem na lista telefónica.
Ben de telefon defterini.
- Vou atrás da lista telefónica.
- Rehberden özür dile istersen.
Talvez queiras pedir desculpa à lista telefónica.
Telefon hattını kontrol ediyordum.
Não. Estava só a verificar a linha telefónica.
Amanda Freeman'ın telefon kayıtlarını aldım.
Vi a factura telefónica da Amanda Freeman, uma criatura de hábitos.
Biliyorum. Ben... Ben telefon şirketinden geliyorum.
Eu sou da companhia telefónica.
Telefon şirketi ekibi yeni bulmuşlar onu.
O pessoal da companhia telefónica encontrou-o.
Telefon faturama bak.
Vê a minha conta telefónica.
Mahkeme, iki tane karar imzaladı toplam 60 gün dinleme için.
O Tribunal assinou duas autorizações para um total de 60 dias de vigilância telefónica.
- Rawls bütün telefon rehberini koysaymış.
O Rawls tinha uma lista telefónica!
400 dolarlık telefon faturası gelmiş!
A nossa conta telefónica é de 400 dólares!
Annen, yüzünde birkaç kırışıklık fark etti. O da sarı sayfalarda bulduğu bir doktora gidip yüzünü felç etti.
A vossa mãe reparou que ele tinha umas rugas, então, ele foi a um médico da lista telefónica, que lhe paralisou a cara.
Bay Barry'e telefon var.
Uma chamada telefónica para o Sr. Barry.
İster inan, ister inanma, Londra'da bir telefon kulübesindeyim.
Por incrível que pareça, estou em Londres, numa cabina telefónica.
Bu kitabı deneyeyim.
Vou tentar com a lista telefónica.
- Telefon ediyorsun.
- Estás a fazer uma chamada telefónica.
- Evet, telefon ediyor.
- Certo, ela está a fazer uma chama telefónica.
- Telefon rehberim var.
- Tenho uma lista telefónica.
Telefon faturamı ödemem lazım yoksa hapsi boylarım.
Não paguei a conta telefónica, e estarei em maus lençóis se não a regularizar.
2 yıl sonra telefon rehberinde bir Harvey Pekar daha ortaya çıktı.
Dois anos depois, apareceu mais um Harvey Pekar na lista telefónica!
Telefon hattını hallettim.
A linha telefónica já está.
Geçen yılın telefon rehberi nerede?
Onde está a lista telefónica?
Rehberdeki tek Guerin benim.
- Não há? ! Sou o único Guerin da lista telefónica.
- Telefonu dinlensin.
- Quero vigilância telefónica.
Eger kazanirsan, Telefon etmene izin veririm.
Se ganhares, deixo-te fazer uma chamada telefónica.
adamlarımın yarısı telefon hatlarını kontrol edecek, kalanlar askeri barakaların güvenliğini sağlayacak.
Metade dos meus homens irá cortar as linhas na central telefónica, o resto de nós irá defender os quartéis militares.
Orada öyle dikilme, bana fihristlerimi getir!
Não fiques aqui especado. Traz-me uma lista telefónica!
Hemen efendim!
Lista telefónica! Lista telefónica.
Eğer yağmurlu bir günde bir telefon kulübesinin yanında amaçsız dikilirsen ve yüzü menekşe renkli bir şemsiye ile saklanmış bir adamla karşılaşırsan... TV'ye yaklaşmanızı önerirdim.
Se ficar abrigado, numa cabine telefónica, num dia de chuva e conhecer um homem que cobre a cara com um guarda-chuva violeta, sugiro que se aproxime da tv.
Şu telefon kulübesi sokağı tam buradaydı.
Aquela cabine telefónica naquele beco era aqui.
- -- Telefon görüşmelerini kaydettiğini de biliyorum.
Também sei que tem toda a sua conversa telefónica gravada.
Bir cep aramasını izlememiz gerekecek. Ama görünen numarayı değiştireceğiz. Kate Warner'ın telefonundan geliyor gibi göstermemiz gerekiyor.
Precisamos de localizar uma chamada telefónica, mas tem de parecer que vem do telefone da Kate Warner.
Jetonlu telefon kullandığını gördüğünüzü hatırlıyor musunuz?
Lembra-se de o ver usar uma cabina telefónica?
Sydney konuşmanızı dinlediğimi biliyordu.
A Sydney sabia que eu estava a ouvir a vossa conversa telefónica.
Ama Rus telefon santralinden kayıtlara girmeyi başardım.
Mas, consegui aceder a gravações da companhia telefónica russa.
Yıldırım telefon hattına mı?
Electrocussão pela linha telefónica?
Telefon kulübesi yok yani.
Não há cabine telefónica?
Aradığım yeri bulmaya çalışıyordur ama bir çağrı merkezi üzerinden aradığım için sanırım konuşacak fazla zamanımız yok.
Deve estar a localizar a chamada, visto estar a ligar de uma cabine telefónica, creio que há tempo para falar.
Telefon rehberi gibi.
É como uma lista telefónica.
Adam telefon kutusunun orada 20 dakika kadar park halinde bekledi.
O tipo estava estacionado acolá perto da cabine telefónica durante uns 20 minutos.
Amtrak İstasyon'unda ki bir telefon kulübesinden edilmişler.
Foram feitas de uma cabine telefónica na estação Amtrak.
Başta ben de öyle sandım. Ama telefon hattı faktörünü unuttum.
Também foi o que pensei, mas esqueci-me do factor linha telefónica.
Bana çağrı yaparlar.
Eles contactam-me através de uma cabina telefónica.
Kate Hudson'ın çalışanlarıyla üzücü bir konuşma yaptım.
Tive uma conferência telefónica muito perturbadora com a gente da Kate Hudson.
Hangisine?
Que companhia telefónica?
Telefon kutusu kazan dairesinin orada. Başarabilecek misin?
A central telefónica fica na casa das caldeiras.
Yazmak zorunda bile değilim. Hepsi burada kalır. Ve hayatım boyunca insanlarla çalıştığımı bilmelisin.
Nem sequer vou escrevê-lo, fica mesmo aí e saiba que trabalhei toda a vida com pessoas por isso sou muito boa a lidar com pessoas e e sei trabalhar com uma agenda telefónica.
Rehber! - Rehber!
Lista telefónica!
Tamam, bir telefon kulübesine giderim.
Vou a uma cabine telefónica.
Ne kadar mal oluyor bu şey?
Quanto é para o Bart me fazer uma partida telefónica?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]