Zamani translate Portuguese
329 parallel translation
Çok içtigi birkaç zamani hatirliyorum da.
Tenho algumas memórias.
"Tanrim intikam zamani geIince benim eIIerim ona dokunacak."
"Oh, Senhor na hora da Tua vingança que seja a minha mão que se abata sobre ele."
" ZAMANI BOŞA HARCAMA.
NÃO ESBANJES O TEMPO.
MARİPOSE ÜÇÜNCÜ AYAK BAHİS ZAMANI
MARIPOSE MELHOR APOSTA
IKonusmak için yanlis zamani seçer ve yanlis seyler söyler.
Normamlmente escolhe o momento errado para falar e diz asneiras.
Zamani gelince kullanacak bir kurban bulmaliyim.
Tenho de descobrir alguém, uma vítima quando fôr... altura disso.
Eger bu yolda bir yiI daha harcarsak... bu ise harcadigimiz toplam zamani... sadece yüzde 5 oraninda fark ettirecek.
Se temos de passar mais um ano em buscas... Bem, senhor, será uma perda adicional de tempo de apenas... pouco mais de cinco por cento.
Bu masum numaralarinin hiç zamani degil!
Não é altura de fingires ser uma colegial!
- ªimdi çocuk oyunlarinin zamani degil.
- Nao é altura para joguinhos.
Biliyor musun Owen. Skulllar tepelerde seni ararlarken... Isham'in çiftligine gidip etrafi tarumar etmenin tam zamani.
Sabes, Owen, com os Skull a percorrerem as colinas, seria uma boa altura para ir ao rancho do Isham e destruí-Io.
Resmi birlestirecek zamani olmadi.. .. çünkü polis tarafindan kovalanan,..
a segunda, não teve tempo de acabar de a reconstituir visto três gatunos reinçidentes terem assaltado um banco e levado-o como refém.
- Gerçek riskler alma zamani geldi artik.
Quanto a mim chegou o dia de ela arriscar tudo por tudo.
Eve dönme zamani geldi.
Está na hora de irmos para casa.
DÜNYA ZAMANI
TEMPO TERRESTRE
2 SAHNEYE ÇIKMA ZAMANI
ESPERANDO NOS BASTIDORES
Hala sorulmasi gereken sorular var. Artik bu sorulari sormanin zamani geldi.
Há perguntas a fazer... e chegou a altura de as fazeres.
Zamani degil ama olaganüstü büyüklükteki uzakliklari ölçer.
Com ele não se mede o tempo, mas distâncias, distâncias enormes.
Birinci cilt Yaradilistan itibaren Büyük Tufan'a kadar olan zamani anlatir.
O Volume I tratava do intervalo de tempo desde a Criação do Mundo, até ao Dilúvio.
Zamani dogru olarak belirleyebilme olayi dünyanin her yerinde yayginlasan uzun deniz yolculuklarina ve kesiflere olanak sagladi.
Cronómetros de precisão permitem grandes viagens a veleiros, de exploração e descoberta, o que delimita a Terra.
Hatirladiklarim, bir karmasa zamani... yikilan hayaller, o tuketilmis topraklar.
Lembro-me dum tempo de caos, de sonhos perdidos, de terra devastada.
TekIifin zamani gec _ ti. Bir anIasma ic _ in artik c _ ok gec _.
E tarde demais para negociar.
Bana gelince, buyuyup adam oldum... zamani geldiginde de, onder secildim... Buyuk lKuzey lKabilesinin Sefi.
Quanto a mim, tornei-me homem... e com o tempo tornei-me chefe... o Chefe da Grande Tribo do Norte.
- Banyo zamani hayatim.
- Está na hora do banho, querido...
HEDEF ZAMAN - ŞİMDİKİ ZAMAN SON AYRILIŞ ZAMANI BİRİNCİL
26 OUT 1985 01 : 21 26 OUT 1985 01 : 22
Büyük ameliyatin zamani geldi mi?
Está na hora da grande operação?
Bence bu konuda karsi adim atmanin tam zamani.
Acho que é tempo de os compensar.
- Tam zamani.
- Está nítido.
- Dogum zamani?
- Quando está previsto?
Sosyal hayatlarini mahvetme zamani o zaman.
- E poderíamos... - Não!
Yilbasi zamani Zit Flash ile kapistigimizda yüzyillardan beri savastigimizi söylemisti.
Estará lista o fim de semana. Mais te vale. Bom, deixem-na no laboratório e podem ir-se.
ZAMANI GELİNCE ÖLECEKSİN
APROXIMA-SE A HORA EM QUE VAIS MORRER
simdi yasadisi yatirim yapma zamani!
Hora de trocar a fita!
Ama zamani geldi.
Mas é a hora.
- Yola cikma zamani.
- Temos de ir.
- Aslinda bu, kalabalik zamani. Aslinda... buraya, gerçekten tenha oldugunda geleceksin.
E estamos na hora de ponta, devias ver quando isto está mesmo calmo.
Birinin buna dur demesinin zamani gelmisti.
Já estava na altura de um de nós desenhar o risco na areia.
HEDEFLEME ZAMANI
TEMPO ATÉ AO ALVO
FIRLATMA ZAMANI :
TEMPO PARA O LANÇAMENTO :
Eve gitme zamani.
Hora de voltar para casa.
ÖLDÜRME ZAMANI
TEMPO DE MATAR
Yatma zamani geldi.
São horas de ir para a cama.
Gerçekten yatma zamani geldi.
São mesmo horas de ir dormir.
BAŞLATMA ZAMANI : ŞİMDİ
Evacuar todos os postos.
Inme zamanï.
Está na hora de descer.
Sorun degil, o gösterilerin zamanï geçti.
Não se preocupe, isso está desactualizado.
Saat dokuz. Yemek zamanï.
9 horas, hora de jantar.
Kriz zamani ortadan yok oldu. "
Quero que obedeça e mate a quem eu lhe ordene.
Yilbasi zamani neyin yanlis gittigini buldugunu düsünüyor.
Posso ver através das cartas. O que?
Ona büyük, kötü dünyayï gösterip, nasïl karsïlayacagïnï görmenin zamanï.
Está na hora de lhe mostrar este mundo cão e ver como ela o encara.
Ona bu seyahatte öncülük edebiliriz, ama zamanï geri çeviremeyiz.
Podemos guiá-la nessa viagem, mas não podemos voltar atrás no tempo.
YENİDEN GİRİŞ ZAMANI
TEMPO PARA RE-ENTRADA
zamanı 41
zamanında 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı gelince 71
zamanın var 16
zamanında 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı gelince 71
zamanın var 16
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldiğinde 69
zamanımız bol 17
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanımız var 51
zamanı gelmişti 93
zamanın doldu 28
zamanımız yok 144
zamanımız kalmadı 32
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldiğinde 69
zamanımız bol 17
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanımız var 51
zamanı gelmişti 93
zamanın doldu 28
zamanımız yok 144
zamanımız kalmadı 32
zamanını harcıyorsun 17
zamanı değil 16
zaman 286
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zaman geldi 92
zamanı değil 16
zaman 286
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zaman geldi 92