Önemli olan şey translate Portuguese
1,437 parallel translation
Önemli olan şey senin iyi olman.
A coisa mais importante é que tu estás bem.
Peki, bekleyemeyecek kadar önemli olan şey ne?
O que era tão importante que não podia esperar?
Önemli olan şey, işimize dönmemiz ve normal davranmamız.
O importante é fazermos o nosso trabalho habitual e agirmos normalmente.
Önemli olan şey, bunun bir kuralı ya da denkleminin olmadığı.
O importante é que, não existe nenhuma lei ou equação.
Ama zihninden daha önemli olan şey insanlara dokunan ruhundur.
Mas mais importante do que a tua mente, é a tua alma que toca as pessoas.
Önemli olan şey, millet soru sormaya başlamadan önce gözden kaybolmaktır.
"O importante é desaparecer" "Antes que as pessoas possam fazer perguntas"
Ama benim için önemli olan şey, çıkacağım insanın önce benim arkadaşım olması gerek. Sonra sevgili oluruz, anladın mı?
O problema é que a pessoa com quem ando tem de ser um amigo, e só depois um amante.
Şu anda görmeye ihtiyacım olacak kadar önemli olan şey nedir?
O que é tão importante que tenha de ver agora?
Bu dünyada önemli olan şey, bayanlar, güçtür.
A única coisa que importa neste Mundo, meninas, é a força.
Evlilikte önemli olan şey mutluluk değil fakat istikrardır.
O mais importante no casamento não é a felicidade, mas a estabilidade.
Şu anda en önemli olan şey, senin iyi olman.
O mais importante é que estás bem.
Önemli olan şey bunu bitirmiş olmamız.
Bem o que importa agora é acabarmos com isto.
Asıl önemli olan şey her şeyi bir kenara bırakmak istemediğimi fark ettim. Özellikle de seni, özellikle seni.
O mais importante é, que me apercebi que não queria deitar tudo fora, especialmente tu, especialmente tu.
Demek istediğim, bilirsin, önemli olan şey sevdiğin birşeye sahip olman.
O que é importante é que tenhas recebido algo que gostas.
Gerçekten önemli olan tek şey onu mutlu etmeniz, babam yapamadı ve... -... ben de yapamadım, o yüzden...
O que realmente importa é que a fizeste feliz, e o meu pai não pôde, e eu tão pouco, assim que...
Ama söz konusu olan insan kimyası olunca, önemli olan tek bir şey vardır ya sahipsinizdir ya da değilsiniz.
Mas quando falas de química humana, apenas uma coisa importa... ou existe... ou não.
Şu anda senin için önemli olan hiçbir şey söylememen ne olduğunu unutacaksın, tamam mı?
Ouve, o importante agora, é ficares de bico calado. Esquece que isto aconteceu, entendeste?
Önemli olan tek şey onun bende olması.
O que importa é que eu o tenho e você não.
Şşt! Onu gördüm. Önemli olan tek şey bu.
Eu vi-o, é só isso que importa.
Bu senin başına gelebilecek olan en önemli şey ya da dünyadaki herhangi birinin.
Este é um daqueles momentos mais importantes que te poderá marcar para sempre ou para qualquer um de nós neste mundo inteiro.
Bak, Alex'le aramın her zaman iyi olmadığını biliyorum. Ama o hayatta ve benim oğlum, önemli olan tek şey bu.
Sei que as coisas nem sempre foram boas entre mim e o Alex, mas ele está vivo e é meu filho e é só isso que importa.
Senin için önemli olan bir şey.
Alguma coisa importante para ti.
Bu aslında önemli bir şey çünkü burada lakabı "Melek" olan bir sürü adam var.
O que significa muito porque há muitos tipos chamados "Anjo" aqui.
Sizin için önemli olan sorun ise, hem onları yakalamak,... hem de işe yarayacak küçük bir bilgi bulmaktır. Her şey kül yığıntısına dönmeden. 89.1
E tu questionas-te se conseguirás encontrá-los, antes que toda a informação útil se transforme em lixo queimado.
Pekala, burada Virgil için önemli olan bir şey var.
Eis um pequeno incentivo para o Virgil.
Yani, aşk neden bu kadar önemli ki? Önemli olan başka bir şey daha var.
Trocando em miúdos, na ordem de trocar o amor por alguma coisa magnifica, existe uma coisa mais importante.
Biliyorum. O bir televizyon yıldızı. Kafasının üstünde olan şey, içinde olandan daha önemli.
É uma estrela da televisão, o que tem sobre a cabeça é mais importante do que o conteúdo.
Bizim için en önemli şey şimdilik bu bir de kalbin çevresinde toplanmakta olan sıvı.
Essa é a nossa maior preocupação neste momento... Isso e a acumulação de fluido em volta do coração.
Sizin için en önemli şey olan fedakârlık için yapmış olduğunuz çabalar toplumumuzdaki yerinizi almanız için sizi doğal bir aday yapar. Eden Log size bu geçiş iznini sunuyor.
Sacrificando o que é mais importante para si, os seus esforços voluntários, fazem de si um candidato natural para a cidadania na nossa sociedade.
Önemli olan tek şey Foreman iyi bir doktor.
A única coisa relevante é que o Foreman é um bom médico.
Ve önemli olan tek şey bu.
E isso era tudo o que interessava.
Önemli olan tek şey o patlayıcıları takip etmemiz.
Encontrar esses explosivos é que importa.
Bunun önemli olan tek şey olduğunu biliyorsun.
E tu sabes que é só isso que interessa.
Önemli olan tek şey sonuçlar -
Os resultados são a única coisa...
Bana göre hiçbir şey gezegenimizin tarihi için, içinde sıkışmış olan sıcaklıktan daha önemli değildir.
Para mim, nada foi mais importante para a história do nosso planeta do que o calor preso dentro dele.
Ancak önemli olan tek şey Dünya'nın Güneş'e yakınlığı değil.
Mas não é apenas a proximidade do sol que conta.
Bütün sırlara rağmen bütün yalanlara ve kayıplara rağmen artık önemli olan tek bir şey var.
Mas apesar de todos os segredos, apesar de todas as mentiras e da... da terrível perda, só uma coisa realmente importa agora.
Şimdi, herkesin bildiği gibi, aslında önemli olan bir tek şey var.
Mas toda a rata sabe que apenas uma coisa importa.
Onun için önemli olan tek şey para.
Ele só se preocupa com o dinheiro.
"Önemli olan tek şey şu..."
A única coisa que realmente importa é
Önemli olan şey sayı.
É o número!
Ve sonunda anladım ki önemli olan tek şey, tüm soruların cevabı ve doğadaki en büyük kuvvet aşk.
E compreendi finalmente que a única coisa que importa, a resposta a cada pergunta e a força a mais poderosa de toda a natureza, é o amor.
Sana bir şey söylemeye çalışıyorum önemli olan bir şey sense bilgelik taslamayı seçiyorsun.
Estou a tentar dizer-te uma coisa, uma coisa importante, e tu preferes dar uma de perspicaz.
Tecavüze uğradığın sürece önemli olan tek şey bu.
Isso é o que importa.
Kimi etkilediğini düşünüyorsan, belki özür gibi bir şey olur... ya da herhangi birine, ama önemli olan içini rahatlatman... böylece stresten kurtulabilirsin.
A jornal ou coisa assim ou talvez a mais alguém como uma pessoa separada, mas o necessário é tirar isso do peito e acabares com o stress.
Önemli olan şu ki... hiçbir şey yarını yoldan çıkaramaz.
O importante..... é que nada perturbe o dia de amanhã.
Önemli olan tek şey alınan candır.
- A vida que é tirada é o que importa.
Önemli olan tek şey bu.
Isso é que é importante.
Benim için önemli olan şey sensin.
O que me importa és tu.
Önemli olan tek şey, hayatta olman.
O que importa é que estás viva.
Önemli olan biz değiliz, temsil ettiğimiz şey.
Não somos nós. É o que representamos.
önemli olan bu 110
önemli olan 207
önemli olan da bu 101
önemli olan bu değil 23
şeytani 22
seymour 151
şeyi 45
şeyler 33
şeytan 474
seyahat 26
önemli olan 207
önemli olan da bu 101
önemli olan bu değil 23
şeytani 22
seymour 151
şeyi 45
şeyler 33
şeytan 474
seyahat 26
seyredin 30
şeytan mı 26
şey için 42
şey gibi 140
şeyy 181
şey ben 70
şeye benziyor 18
şey mi 23
şey efendim 19
seyir subayı 22
şeytan mı 26
şey için 42
şey gibi 140
şeyy 181
şey ben 70
şeye benziyor 18
şey mi 23
şey efendim 19
seyir subayı 22