Öyle olmadı translate Portuguese
2,527 parallel translation
Öyle olmadı mı? Hayır. Onu ben öldürdüm.
Não, eu o matei.
- Herkes öyle olmadığını biliyor.
Todos sabem que não o fizeste.
Geçmişte öyle olmadı ama.
A História diz o contrário.
Seni pısırık sanıyordum ama öyle olmadığını kanıtladın.
Eu pensei que fosses um choramingas e tu provaste que eu estava errado.
Öyle olmadığını mı sanıyorsun?
Não achas? Sim, tens razão.
Öyle olmadığımı düşünüyorsun ama ben iyi biriyim.
Sei que não concordas, mas sou boa pessoa.
Öyle olmadığının kanıtıyım ben.
Sou a prova viva de que não é.
Ama aslında öyle olmadı.
Só que não foi isso que aconteceu.
Hiç de öyle olmadı.
Não mesmo.
Tam olarak öyle olmadı.
Não desta maneira.
Sana öyle olmadığını izah etmiştim.
Já lhe contei claramente que não foi isso que aconteceu.
Öyle olmadı.
Não foi como aconteceu.
Öyle olmadığını bilmesem buraya gelmekten hoşlandığınızı düşünürdüm.
Até parece que vocês gostam de vir cá.
Ama aslında öyle olmadı.
Mas não foi isso que aconteceu.
Hiç de öyle olmadı.
Nem um pouco.
Ama aslında öyle olmadı.
No entanto não foi isso que aconteceu.
Hiç de öyle olmadı.
De forma alguma.
Öyle olmadığını düşünmenin sebebi nedir?
O que te leva a pensar que não?
Tam olarak öyle olmadı ama ne olmuş yani?
Não foi bem assim que aconteceu, mas...
- Megan, öyle olmadı mı?
- Megan, então não aconteceu?
Ama öyle olmadı, çünkü Laura aslında bir yazardı ve sen de ona hayatının hikâyesini vermiş oldun.
Mas não estava porque ela era escritora e você deu-lhe uma história incrível.
- Laura Cambridge için öyle olmadı.
Não para a Laura Cambridge.
Öyle olmadığını umuyorum han'fendi.
- Espero que não, senhora.
Natalie sevecenliğiyle bu çocuklarla iletişim kurmak için buraya gelmişti ve bu güzel bir düşünce ama öyle olmadı.
A Natalie chegou com um brilho nos olhos, a pensar que ia ligar-se a estas crianças, e é uma boa ideia, mas não funciona.
Ama öyle olmadı.
E não correu.
Kes şunu, hiç de öyle olmadı
Pára. Não foi isso que aconteceu!
- Öyle olmadı!
- Não foi isso que aconteceu!
Hayır, öyle olmadı.
Não, não disse! Pronto, disse, mas...
- Öyle olmadı bir kere.
- Não foi assim que aconteceu.
Benimle konuşacak vakti olmadığını sana söyleyecek vakti var ama bana söyleyecek vakti yok, öyle mi?
Ele teve tempo para lhe dizer o que me dizer, quando ausente, mas não o suficiente para me dizer pessoalmente?
Bir velinimetleri olmadığı müddetçe öyle leydim.
A menos que encontrar um patrono, minha senhora.
Hayır, öyle bir şey olmadı.
Não, nada assim.
- Öyle zaten. Corvis cinayetiyle ilgili olmadığı sürece tabii.
A menos que seja relevante à investigação do assassínio.
- Peter, güven bana. Olmadı öyle bir şey. - İyi, tamam.
Peter, acredita em mim, não vai acontecer.
- Hiç de öyle olmadı tamam mı?
- Não foi isso que aconteceu.
Hiç öyle biri olmadım.
Nunca fui esse tipo de gajo.
Herkes öyle diyor. Ama hiç sorunumuz olmadı.
Estão sempre a dizer isso, mas ainda não tivemos problemas.
Yok, polis olup olmadığınızı anlamak için öyle dedim.
Não, só queria ver se não eram da polícia.
İkimizde öyle olmadığını biliyoruz.
Sabemos que não é assim.
Hiç öyle bir niyetim olmadı. Sanırım senin oldu.
Nunca estabeleço a minha autoestima assim tão alto.
Hiç de öyle olmadı.
De maneira nenhuma.
- Hayır, öyle birşey olmadı.
Não, nada disso.
Kim Pan Ho'yla bir bağlantın olmadığını söylüyorsun öyle mi?
Então estás a dizer que não tens ligações com o Kim Pan-ho, certo?
Ki yok çünkü öyle bir konunun olmadığını biliyoruz.
Ambos sabemos que não é o caso.
Hiç de öyle olmadı.
Nem por sombras.
Onu kendime güvenim olmadığından öyle dedim. Ama kendime çabucak bir cesaret konuşması yaptım ve şimdi kendimi çok daha iyi hissediyorum.
- Isso foi só a minha falta de confiança a falar, mas dei um incentivo a mim mesma e agora sinto-me muito melhor.
Öyle bir şey olmadı.
Isso não aconteceu.
Unuttun mu, askeri bir deney yüzünden kasaba insanlarının yüz şekilleri bozulmuştu? - Öyle bir olay hiç olmadı.
Lembra-se daquela cidade que foi toda desfigurada por causa de uma experiência militar?
Tabiki, nasıl istersen öyle yap, konuyu tekrar mahkemeye götüremem. Kayıtlarda bir itiraf olmadığı sürece.
Sim, faz o que quiseres, mas não posso levar o caso a tribunal, ainda para mais temos uma confissão gravada.
İkimiz de hiç eski kot pantolon sahibi olmadığımıza göre öyle diyebiliriz.
Bem, só pudemos supor, já que nenhum de nós alguma vez teve um par.
Asla öyle bir şey olmadı.
Nunca aconteceu.
olmadı 215
olmadım 24
olmadığını biliyorum 19
olmadı mı 33
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
olmadım 24
olmadığını biliyorum 19
olmadı mı 33
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle görünüyor 500
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle görünüyor 500