Bir anlamı yok translate Russian
1,129 parallel translation
Bunun sizin için bir anlamı yok mu?
Вас это не волнует?
Benim kalmamın bir anlamı yok.
Мне нет смысла оставаться.
? Güllerin romantik bir anlamı yok mu sence?
По-моему розы, это романтично, правда?
Kaçmanın bir anlamı yok, çünkü kim olduğumu ve nerede oturduğumu biliyorsunuz değil mi?
Убегать нет смысла, ведь вы знаете мое имя, верно?
Öylesine bir şeydi, bir anlamı yok.
Да им просто показалось. Ни чего особенного.
Bunun bir anlamı yok.
Нет никакого смысла будоражить это.
Bir anlamı yok.
Он никому не нужен.
Bir anlamı yok.
Это же ничего не значит.
- Bunun bir anlamı yok. - Biliyorum.
- Я не понимаю о чём ты.
Sanırım Norman'ın malum resmi geri çekmeye ikna etmek için sizi razı etmeye çalışmamın bir anlamı yok sanırım?
Роуз, полагаю, нет смысла просить вас использовать свое влияние на Нормана. Только для того, чтобы он убрал ту единственную картину.
O hayatta olsa bile, tek bir dosyayı elde etmek için bütün bilgisayar hafızasını temizlemesinin bir anlamı yok.
Даже если он и жив, какой смысл стирать всю память компьютера ради единственного файла?
Geriye yürümenin bir anlamı yok. Burada görebildiğim tek canlı, hipnotize olmuş tavşanlar. - Çoğu Iastiklerin arasına sıkışmış.
Идти назад нет смысла - за миллион миль я встречал лишь кроликов под гипнозом...
Bunun bir anlamı yok mu?
Как это объяснить?
Geriye bakmanın bir anlamı yok.
Но что сделано, то сделано.
Hayatın artık bir anlamı yok, değil mi?
Жизнь больше не имеет значения... не так ли?
Sanırım ilgimi kaybettim. İçerideyken fazla bir anlamı yok.
Здесь я не вижу в этом смысла.
Benim için bir anlamı yok.
Она для меня ничто.
Benim için bir anlamı yok. Yapabilirim.
Он для меня ничто.
Sensiz gideceğim hiçbir yerin, Benim için, Bir anlamı yok artık.
Я только знаю, что для меня всё лишается смысла Если буду один, без тебя.
Kendinizi suçlamanızın bir anlamı yok, Bay Chapman.
Ни к чему винить себя, мистер Чепмен.
- Açıkçası biriyle seks ilişkim yoksa, öpüşmenin bir anlamı yok.
- Ну, знаешь, откровенно говоря при отсутствии сексуальных отношений не вижу смысла этого делать.
Bana sorarsanız, aramızda yaşamalarının bir anlamı yok.
Если спросите меня, то не дело этим шавкам жить среди нас.
- Kesinlikle hiç bir anlamı yok.
- Значит ни-че-го это не значит.
Ayakkabılarımı giymemin bir anlamı yok bayım.
Нет ни малейшего смысла в ношении обуви. Сэр.
Belki yukarıda yatan o adamların... hayatlarının fazla bir anlamı yok.
Может, жизнь этих людей наверху бессмысленна.
Bence bir anlamı yok.
Зачем это делать?
Biliyorum şu anda pek bir anlamı yok ama... özür dilerim.
Я знаю, какой в этом прок теперь? Прости.
Artık saklamanın bir anlamı yok!
Больше нет необходимости скрывать это!
Zevkin hiç bir anlamı yok.
На вкус и цвет учета нет.
Bir anlamı yok ki, var mı?
Этo нe имeeт знaчeния.
Ortalıkta hasta hasta dolaşmanın bir anlamı yok Onu arınma sonrasına da saklayabiliriz.
- Я не собираюсь их употреблять. Сохраню, пока не попадем в центр реабилитации.
Bir anlamı yok bunun. "
Всё это без толку.
Daha fazla bilgi olmadan test etmenin bir anlamı yok.
так что тестирование на любом уровне становится бессмысленным... без дальнейшей информации, мистер Третьяк.
Benim için bir anlamı yok.
Этот праздник для меня ничего не значит.
Ben istiyorum! Gördüğünün bir anlamı yok.
Вы что, не понимаете?
İlişkimizin senin için bir anlamı yok mu?
Разве то, что у нас есть, ничего не значит для тебя?
Normal bir günde. Buradaki sözcüklerin hiçbir anlamı yok.
Слова здесь не имеют смысла.
Duygularımın senin için bir anlamı yok mu?
Тебе вообще плевать на мои чувства?
- Bunların bir anlamı yok.
- Это бессмысленно.
Benim için bir anlamı yok onun!
Мне всё равно!
Bunun da ilişkiye yüklediği bir anlam yok.
Ничего особенного, так что не жди от меня никаких обязательств!
Hiç bir şey söylemedim. Bunun anlamı yok.
Ничего я им не говорил!
Sondamızın ortadan yok olması ilk "sıfır uzay" örneğiyle... karşılaştığımız anlamına gelebilir. Şu ana kadar sadece teorik olarak var olan bir anomali.
Внезапное исчезновение нашего зонда дает нам право предположить, что мы, возможно, впервые столкнулись с физическим проявлением феномена, называемого "нуль-пространство", существование которого до настоящего времени было доказано лишь теоретически.
Bu hoş bir davranış ama özür dileyip durmanın anlamı da yok.
Жена с детьми уехала к матери. Дом так пуст, что я, наверное, не смог бы уснуть.
Bu hayatımın anlamı oldu. Ve beni yok edeceği gibi bir hisse kapılıyorum.
Это смысл моей жизни, и мне кажется, это разрушит меня.
Burada yok olmayıp, yaşayabileceğimizin farkına vardık. Ve hayatımızın bir anlamı olduğunu.
Мы доказали самим себе... что мы не можем быть списаны... что наши жизни что-то значат.
37. kadrandaki üssümüzün yok edildiğini söylediğin zaman bu boyutta saldırıyı sadece büyük bir gücün yapabileceğini anlamıştım.
Когда я услышал от тебя о нападении на базу в квадрате 37 я знал, что лишь недюжинная сила осмелится напасть на такую базу.
Anlamıyorum, Onun vücudu kan içinde, ama sizde bir damla kan bile yok.
Я одного не могу понять : он весь в крови, а на вас ни пятнышка.
Yani, savaşı kazanmadığımız sürece, bir ideolojinin olmasının anlamı yok.
— Совершенно верно. Итак, если мы не выиграем войну, нет смысла в идеологии.
Ama bunun bir anlamı yok.
Но в этом нет смысла.
Bunların hiç birinin bir anlamı yok.
Ни чего не имеет значения! Это пусто...
anlamı yok 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73