Sanırım yok translate Russian
1,242 parallel translation
Sanırım yok.
Наверное, нельзя...
Sanırım yok olmuş.
Кажется, он уничтожен?
- Sanırım yok.
Может быть, и нет.
Sanırım yok. Şakaydı.
Вряд ли.
Hayır, sanırım yok.
- Нет, думаю, нет.
Um... Sanırım yok.
Знаешь, думаю, она ушла.
Tüm bu gerilimi nasıl yok edeceğimizi buldum sanırım.
Кажется, я знаю способ сбросить все это напряжение.
Seni durdurmaya çalışmanın bir faydası yok sanırım.
Полагаю, отговаривать тебя бессмысленно.
Ama sanırım bunları bilmene gerek yok..
Но тебе это, наверное, не интересно.
Sanırım başka şansım yok.
Ну что с тобой поделаешь...
Bunu yazmanıza gerek yok sanırım.
Вам не нужно это записывать
Sanırım ayarlamak için zamanın yok.
Я думаю, у тебя не было времени, чтобы уже привыкнуть.
Çakılma izi yok, sanırım açıklara götürülüp orada atılmış.
Следов удара от падения нет, сбросили в открытом море.
Sanırım, çevirmeme gerek yok, öyle değil mi?
Я догадываюсь, что мне не придется переводить?
Sanırım şansın yok.
Сочувствия не дождёшься.
Sanırım burada ayrıcalıklara sahip olduğun gibi parlak bir fikrin yok.
Я думаю, ты не отдаёшь себе никакого отчёта в том какими ты здесь пользуешься привилегиями.
Sanırım burada ne tür ayrıcalıklara sahip olduğun konusunda en küçük bir fikrin yok.
Знаешь, как много бы я дал, чтобы учиться в такой школе?
O halde sanırım korkacak bir şeyin yok.
Раз так, тебе нечего бояться.
- Hiç de öyle hissetmiyorum. O halde ne hissettiğine dair gerçekten fikrim yok sanırım.
Ладно, я понятия не имею, что тебе кажется.
Sanırım artık buna gerek yok.
Ну, похоже в этом теперь нет нужды.
Sanırım o hergelelerle iş yapmanızda bir sorun yok.
Я думаю нет ничего страшного, если вы будете торговать с этими хуесосами.
Sanırım kıyafet mecburiyeti yok.
Я, мм... полагаю, форма одежды свободная.
Sanırım onu yok etmişsindir.
Полагаю, ты её уже уничтожила.
Sanırım Esther Blodgett'den bahsetmemin anlamı yok.
Полагаю, нет никакого смысла даже и упоминать Эстер Блоджетт.
Sanırım seçim şansım yok.
Я полагаю, у меня нет другого выбора.
Sanırım senin öyle bir sorunun yok.
- Но, старик, полагаю, что у тебя нет такой проблемы.
Sanırım benim ne istediğimin önemi yok.
Но, похоже, чего хочу я, не имеет значения.
Farkında bile olmadan, sanırım Pete'i yok saymışım.
Не осознавая этого, я сам подтолкнул к ним Пита.
Sanırım yükselmeye başlamaktan başka şansımız yok.
Думаю, у нас нет выбора, как начать наш подъем немедленно.
Sizin askeriyeden olmadığınızı ve askeri mahkemeye çıkarılmayacağınızı göz önüne alarak, sizden emirleri uygulamanız gerektiğini hatırlatmama gerek yok sanırım.
Пока Вы не официальный член наших военных и не имеете право на военный трибунал, Мне не придется напоминать Вам, что Вы, как ожидается, будете следовать приказам сверху.
Sanırım daha yeni yarısına geldik... ama bilmenin yolu yok.
Думаю, мы едва пережили половину, но наверняка сказать нельзя.
Kesinlikle yok öyle bir şey. Ayrılmak iyi olacak o zaman. Aslında, sanırım...
Потом еще нужно будет обсудить нашу помолвку.
Eğer bir işe yaramayacaksa, bu tuzakların da bir anlamı yok sanırım.
Не умеешь, так закрой варежку.
- Bütün oyların size verildiğini söylememe gerek yok sanırım.
За вас все проголосовали единогласно.
Sanırım benim için sakıncası yok.
Я не возражаю.
- Sanırım benimle ilgisi yok bunun.
- Думаю что со мной это не связано.
Sanırım daha uzak yer yok. - Görüşmeler sona erdiğinde...
Дальше кажется некуда.
Sanırım dünya yok olduğunda senin benim gibilerin cehenneme gidecek olması.
Наверное, это когда наступит конец света... и такие типы, как мы с тобой, отправятся в ад.
Sanırım yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Сомневаюсь, что мы можем что-то сделать.
Chaz, sanırım gerek yok. Buraya gelmeden önce...
Чез, не надо,..
Hayır, sanırım bu seferlik size ihtiyacım yok.
Нет, не в этот раз. Кажется, вы мне больше не нужны.
Biliyorsunuz İsa sihirliydi çünkü suyu şaraba çevirmişti ve... Sanırım Özgürlük Heykelini de yok etmişti.
потому что он превращал воду в вино... он заставил Статую Свободы исчезнуть.
Sanırım benim için doldurulmuş bir hayvanın yok.
Наверное, у тебя нет плюшевого зверька для меня.
Şey, sanırım başka seçeneğim yok.
Ладно, полагаю, у меня нет теперь выбора.
- Sanırım bu, öpüşme yok demek?
- Полагаю, поцелуя не будет?
Artık Sofie'nin seninle çalışmasını dert etmene gerek yok. Sanırım istediğin de buydu, değil mi?
- Софи с тобой не работает, беспокоиться не о чем - ты ведь этого хотел?
Sanırım nerede bulduğum hakkında bir fikriniz yok?
Полагаю, ты не знаешь, где я его нашла?
- Sanırım bir şeyi yok.
- Думаю, с ней все в порядке.
Sanırım bunun harika bir fikir üreterek diğerlerinin arasından sıyrılmanız için kusursuz bir fırsat olduğunu söylememe gerek yok.
Я полагаю, что мне не надо указывать, что сейчас самое лучшее время, чтобы одному из вас отличиться с помощью выдающейся идеи.
Sanırım "en iyi ihtimalle minimal" İngiliz aksanıyla "hiç şansı yok" anlamına geliyor.
Я так полагаю, что "в лучшем случае минимальные" это твой британский высокопарный способ сказать "никаких шансов".
Sanırım iyi bir yolu yok.
Полагаю, здесь нет хороших выходов.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65