Yorum yok translate Russian
2,164 parallel translation
Teşekkürler. Saygıdeğer liderden yorum yok mu?
Есть комментарии от нашего уважаемого правителя?
"... köpek kocasının yanında olarak... "... aptalların suçlamalarına korkak bir sesle yorum yok diyerek nasıl bir örnek oluyor? "
"Стоя с неподвижной улыбкой рядом со своим мужем-кобелем, реагируя на шеренгу презрительно усмехающихся шлюх, дрожащим малодушным" без комментариев "снова и снова...."
Yorum yok.Basın kurallarına uymak zorundasınız.
Без комментариев. Обращайтесь в пресс-службу.
Yorum yok.
Без комментариев.
Bir tane bile iyi yorum yok.
Ни одного положительного.
Sanırım bu "yorum yok" demekti.
Полагаю, это "без комментариев".
Onunla çalışıyorum ve seninle de çalışıyorum. Bu iş için beni kullandığını görmek için dahi olmaya gerek yok.
Я работаю то с ним, то с тобой, снова с ним - не нужно быть гением, чтобы понять, что вы соревнуетесь, и используете для этого меня.
Çok fazla para kazanıyorum ama harcayacak sevgilim yok.
Я зарабатываю очень много денег, но у меня нет подружки, на которую их можно потратить.
Michael, arkadaşın olduğunu anlıyorum ama... gözbebekleri tamamen açıldı. Beyindeki hasarı düzeltmenin bir yolu yok artık.
Повреждения мозга уже не обратить.
Evet, yapıyorum çünkü sende... -... doğuştan öldürme içgüdüsü yok.
Я так делаю, потому что у тебя нет врожденного бойцовского характера.
Seni tanımıyorum ve sana karşı bir garezim de yok.
Я не знаю тебя И ничего не имею против тебя.
Walter o kayıt defterini neden aldı hâlâ anlamıyorum. Bana da söylemedi. Bell yaşıyor saplantısından da vazgeçeceği yok.
Я по прежнему не знаю, зачем Уолтеру понадобился тот журнал с записями, он не желает мне сказать, и всё никак не утихомириться по поводу Бэлла.
Ve yalvarıyorum - - bir hafta sonu, bir fotoğraf çekilecek, kavga etmek yok.
И я умоляю тебя.. один уикенд, одно фото и никаких ссор.
Hapisten salınıyorum ve senin bunu durdurmak için yapabileceğin hiçbir şey yok.
Скоро я выйду... и ты ничего не сможешь с этим поделать.
- Ve inan hiç konuşasım yok şu an. - Peki, anlıyorum.
И я не хочу, чтобы это продолжалось.
Bir şarj aleti için bu kadar yol geldiğime hâlâ inanamıyorum. Aletten bahsettiğin de yok.
Всё ещё поверить не могу, что ты вызвал меня сюда из-за какой-то телефонной зарядки, и про которую даже и не вспомнил.
Özel hayatınızı özel tutmanızı saygıyla karşılıyorum ama şehir yanarken siz yok oldunuz.
Я уважаю ваше право на частную жизнь, но вы исчезли в то время, когда город был в огне.
Şimdi sınırları aşmıyorum onları... yok ediyorum.
Теперь я не пересекаю линии я заставляю их исчезнуть.
Bunun yaptığımız sözleşme ile hiçbir ilgisi yok. O yüzden yorum yapamayacağım.
Я не могу об этом говорить, поскольку это не имеет отношения к нашему контракту.
Ve bazen karanlıkta orada olduğunu hayal ediyorum ama sonra bir bakıyorum ellerimde soğuk gecenin esintisinden başka şey yok
А иногда во тьме я мечтаю, что ты здесь, но просыпаюсь, сжимая лишь xолодную ночную пустоту.
Bana rehberlik edecek güçlü bir kozum yok. O yüzden bazen pervasızca riske girmek zorunda kalıyorum.
Нет сильной руки направляющей меня поэтому я вынужден рисковать
Ama onu tanıyorum. Yemin ederim ki, eski ortağını öldürmüş olmasına imkân yok.
Ќо ты узнаЄшь человека поближе, и € кл € нусь, он не мог убить своего старого напарника.
Tapu kayıtlarına bakıyorum, şimdilik yok.
Я просматриваю документы - пока пусто.
Ben olayı kafamda tekrar tekrar canlandırıyorum ve görünüşe göre bunu yaptıkça, hafızam daha belirsiz hale geliyor ve hatırlıyor muyum yoksa hayal mi, ediyorum artık bilmiyorum, sanki arasında bir fark yok gibi.
Я всё время прокручиваю этот переулок в своей голове... и, гм... кажется, что чем больше я это делаю... тем больше меня подводит память, и... я не знаю, вспоминаю ли я, или... это игра моего воображения. и мне не отличить одно от другого.
Yok, Bay Shaw'ı tanımıyorum. Sadece arkadaşımla kafa buluyorum.
А, нет, я его не знаю, просто над другом прикалываюсь.
Burada ne dediklerimin pek bir önemi yok çünkü göz temasıyla onu zapt ediyorum. Elini sıkıca tutuyorum ve vücuduma yaslıyorum. Kendini geri çekmek istese de gitmesine izin vermiyorum.
И не важно, что именно говорю, потому что смотрю ей прямо в глаза, крепко держу за руку и всем своим видом показываю, что не отпущу, даже если она попытается вырваться.
Ama o kimseyi öldüremez. Bu çocuğun dünyayı göz kırpmadan yok edecek Göç yüreğine sahip olduğuna inanmıyorum. Takigawa Yoshino durumu karıştırdı ve bir şekilde prensesin Yaratılış Ağacından şüphelenmesini sağladı.
Ты не можешь победить меня. у тебя нет ни единого шанса. я никогда...
Onları geldikleri yere geri göndermek için, bir yol buluncaya kadar yok edilmemeleri çok önemli. Sanıyorum ki onlarla tıkılı kaldık.
Они слишком важны, чтобы их уничтожать, и пока у нас есть надежда вернуть их в их мир, полагаю, мы с ними повязаны.
Gidip bakıyorum ama kimse yok.
Когда я выхожу посмотреть, никого нет.
- Arıyorum ama yok.
Вот смотрю на тебя и не вижу.
Onunla iletişim kurmaya çalışıyorum... Duvardan başka bir şey yok.
Если честно, каждый раз, как я с ней, ничего, лишь кирпичная стена.
Bak, kızgın olmaya hakkı yok demiyorum, anlıyorum. Ama bir noktaya gelince "Yeter, yeterli" oluyor insan.
Слушай, я знаю о том, что у него есть причина злится, я это понимаю, но как насчет "Ладно, проехали"?
Masadan yana sıkıntım yok konu açmaya çalışıyorum.
Наслаждаюсь нашим столиком.
Yok ya, şaka yapıyorum.
Не, я шучу.
Yok, onun yerini biliyorum ben, yalnızca ona ulaşamıyorum.
Нет, я знаю, где он. Я просто... не могу дозвониться до него.
Böyle şeylere vaktim yok zombileri saymıyorum bile.
У меня нет времени на обычное общество, не то что на зомби-сообщество.
Anlıyorum. Yok, ben sana çok yakındım.
Я же оказалась слишком близко.
Yok, paketleri açmıyorum.
Нет, я не распаковываюсь.
Bunun bana faydası yok tatlım, çünkü bakılmaktan hoşlanmıyorum.
Меня это тяготит, милый. Потому что я не люблю, когда меня опекают.
Iris'in anahtarları için izin bile çıkarttıramıyorum ama Dane'in kulübüne girmek için anahtara ihtiyacım yok.
Я даже не могу получить ордер на обыск, чтобы найти её ключи, но нет необходимости в нём, чтобы попасть в клуб Дейна.
... eskiden kendimle ilgilenirdim ama şimdi başaramıyorum. Yok artık!
"Раньше я был сосредоточен на себе, а теперь совсем нет" Это не так.
Aslına bakarsan, hâlâ zaman nasıl geçiyor anlamıyorum bu yüzden koşmak yok.
И этот счет ещё ко мне не вернулся, на самом деле, так что, никакой пробежки.
O zamanlar bana güvendiklerine inanıyorum. herkesin yetenekleri parlamaya başladığı zaman... { }... bana duyulan ihtiyaç yok oldu.
что они доверяют мне. они теряли веру в меня.
Yorum yok.
Нет комментариев.
- Yok, bu dayanağına katılıyorum.
Нет. Нет. Я согласна с этим заявлением.
Yok, şu an bir kriz yaşıyorum sadece.
Нет, нет. Я просто переживаю кризис.
Yani ona katılmıyorum ama ömür boyu cezalandırmanın da bir mantığı yok.
Я имею ввиду, я не согласна с ним, но это не повод осуждать его всю жизнь.
- 6 aydır bunu araştırıyorum ama şu ana kadar bir şey yok.
Потратил полгода на доказательства, но ничего не выяснил.
Arayıp "yaşıyorum" ya da "bir sorun yok" demiyor.
Он не говорит : "Я живой." Он не говорит : "Все хорошо."
Kendimi bulmaya çalışıyorum, ve bunda utanılacak bir şey yok.
Я рублю фишку, и это круто.
İnanıyorum ki yola düşmekten ve Charleston'a gitmekten başka çaremiz yok.
И я считаю, что у нас нет другого выбора, кроме как вернутся в дорогу и отправиться в Чарльстон.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65