Yukarı bak translate Russian
521 parallel translation
O halde yukarı bak.
Смотрите вверх!
- Yukarı bakıyorum.
- Смотрю вверх.
Yukarı bak.
Полюбуйся.
Yukarı bak, evet böyle.
Смотри сюда, вот так.
Yukarı bak!
Подними глаза!
Yukarı bak.
Взгляд вверх.
Yukarı bak küçük dostum
Взгляни сюда, мой милый друг,
Jane, yukarı bak. Jane!
Эй, Джейн, мы здесь, наверху!
Yukarı bak. Aşağı.
Посмотри вверх.
Yukarı bak.
Посмотри вверх.
Yukarı bak Danny yavrum.
Смотри сюда, Денни.
Neden her gece yukarıya bakıyorsun?
Почему ты глядишь на это место каждую ночь?
Yarın saat 2'de Varşova'ya, tepeden bakıyor olacağım. Beni yerden 3000 metre yukarıya çıkartacak.
Завтра он покажет мне Варшаву с высоты 10 тысяч футов.
Yukarıdaki bayanı ve onun bana bakışını düşünüyordum...
Я думал только об этой женщине наверху.
Tam, yatakları hazırlamak için yukarı çıkmıştım ki orada, atölye kapısının yanında durmuş bana bakıyordu.
Я просто шла наверх, убрать кровати,... и оно было там, возле двери в студию, и смотрело на меня. - Это была женщина.
Kabul edildi. Yukarı çıkıp Zuzu'nun bir şey isteyip istemediğine bak. Zuzu mu?
Мы тебя прощаем, а теперь сходи проведай Зузу.
Yine de yukarıya her bakışında manzara hep aynıdır.
И каждый раз всё остается по-прежнему.
Sen nehrin karşı tarafına bak, ben de ırmağın yukarısına.
Ты проверь вокруг реки. А я пройду по течению.
Bak, yukarı çıkıp şu üzerindeki hemşire formasını değiştirdikten sonra, dışarı çıkar güzel bir yerde birşeyler içeriz.
Слушай, почему бы тебе не переодеться и мы сходим куда-нибудь выпить.
Servoz benim altımda ipe asılı ileri geri sallanıp yukarıya bana bakıyordu.
Сервоз висел подо мной, раскачиваясь и смотрел вверх.
Bak, Zachary. Hayatın boyunca hep dağlara tırmandın durdun. Bir aşağı bir yukarı, deli gibi, kemiklerini kırmak pahasına.
- Послушай, Захари, всю свою жизнь ты взбирался на эту гору, вверх и вниз, как ненормальный, переломал себе кости.
Yukarıya bak.
Посмотри сюда. Видишь?
Şimdi yukarıya bakıyorum, aşağıya bakıyorum.
Теперь я смотрю вверх, смотрю вниз.
Yukarıya bakıyorum, aşağıya bakıyorum.
Я смотрю вверх, смотрю вниз.
Yukarıya bakıyorum, aşağıya bakıyorum.
Смотрю вверх, смотрю вниз.
Bak, yukarı kayıyor.
Смотрите, смотрите, оно выдвигается.
Şu yukarıda ilerideki duvarlara bakın.
Смотрите, что это наверху?
Görünüşe bakılırsa yukarıdan gelen emirlere göre bunlar yok edilmemiş.
Разумеется, по приказу сверху их не удаляли.
İtfaiye şefi yukarıya bakıyor.
Главный пожарный смотрит вверх.
Bak, şurada, yukarıdaki işte.
Видишь, это он!
Hadi gelin laboratuara Bakın, ne varmış yukarıda
Поднимайтесь наверх, в производственный цех.
- Yukarı mı bakayım? - Yukarı bak. Bunun yararı olur...
Что ж, вам нужно так менять позицию, чтобы в это время продолжать демонстрировать свое тело, так ведь?
Yukarı bakıp germe onu.
Просто приложи свое лицо, просто обними его, посексуальнее.
Yukarı bir anda bir bakış fırlattığında...
Когда их приподнимешь вдруг,
Öğrenci arkadaşlar, yukarıya bakın.
Господа студенты, я здесь наверху, но если я выброшу это кошку из окна,
Şey, her an ölebilir, ama iyi bakılsa, aşağı yukarı bir yıl daha yaşayabilirdi.
Это может произойти в любой момент. Но если за ним ухаживать, около года.
Dönemin şair ve diplomatı Constantin Huygens bu şehir sarayındaki ihtişamın "kibirli, gotik bir yukarıdan bakış" olduğunu söylemiş.
Константин Гюйгенс, поэт и дипломат того времени, сказал, что эта ратуша развеяла "отчуждение и мрачность готики".
Ancak yukarıda, kozmosta kaçınılmaz bir bakış açısı bizi bekliyor.
Но там, во вселенной нас ждет неизбежное будущее.
Yukarıda uyuyorduk Bir ses duydum, bakındım Amaya'yı gördüm.
Я уже собирался спать,... как услышал треск и увидел Амая.
Böcekler öfkeli. Yukarıya bak.
Посмотри вверх.
Bak. Kumlarla yukarıdan aşağıya düştük.
Вон оттуда провалились, вместе с песком.
Yukarıya bakın!
Взгляни наверх!
Yukarı bak!
Схожу за желонкой!
yukarıdan bize bakıp iğreniyordur. Küstah, kendini bilmez maymunlardan başka bir şey değiliz.
И если есть на свете Бог, он сейчас смотрит с отвращением и брезгливостью на зарвавшихся обезьян.
Pazu - yukarı bak.
Пазу, смотри!
Baş yukarıda ve karşıya bakılacak.
Поднять голову и смотреть вперёд.
Gökyüzü, en şahane kubbe. Bir bak, bu yukarıda duran cesur gökyüzüne. Bu haşmetli çatı, altın alevlerle süslü.
этот несравненнейший полог, воздух, видите ли, эта великолепно раскинутая твердь, эта величественная кровля, выложенная золотым огнем, - все это кажется мне не чем иным, как мутным и чумным скоплением паров.
Ne yapıyordun yukarıda neye bakıyordun, Hans?
Что вы там черт возьми делали? Что ты там делал наверху, Ганс?
Hayat, sanat ve diğerleri için... Bunlar için oraya bak, sadece oraya. Sağa, sola ; yukarı, aşağı ;
Ибо искусство и жизнь, и все, что превыше... там, наверху, просто посмотри туда... справа и слева, вверху и внизу, в будущем и грядущем... есть только мы и наши страхи.
Bakın biraz önce duyduğumuza göre yukarıda yaklaşık 50 ceset varmış.
Клянусь, там может быть ещё с полсотни трупов.
Sağ üst köşeye bakarsan... Yukarı çıkıp bak.
Поднимитесь по лестнице и посмотрите, и это...
yukarı bakın 19
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakan 73
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakan 73
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40