Çok yakıştı translate Russian
350 parallel translation
Çok şık olduk! Çok yakıştı!
Не только скромная но ещё и бравая!
Herkes çok yakıştığını söylemişti.
Все сказали, что она мне идёт.
- Nanni, sana çok yakıştı. - Hayır.
Нанни, он смотрится хорошо на тебе.
Ayrıca sana da çok yakıştı.
А она тебе очень идёт.
Sana çok yakıştı.
По-моему, в самый раз!
Tatlım, bu sana çok yakıştı!
. - Милая, оно сшито на вас.
Bu benim terzimin çok yakıştığını söylemek istediğim Bermuda şort için yazdığı bir fatura.
Эта бумага - счет от моего портного за шорты-бермуды, они мне очень идут.
Çok yakıştı.
- Превосходно.
Berberi ipeklilerimiz Hristiyan zırhınıza çok yakıştı.
Мавританский шелк прекрасно гармонирует с христианскими доспехами.
Size çok yakıştı.
Вам очень идет.
Sana çok yakıştı.
Вам oчень идет. Дoрoгoй царь, нам пoра.
Çok yakıştı değil mi?
Красиво, не правда ли?
Albay Solo oraya çok yakıştı.
Мне нравится держать капитана Соло там, где он сейчас.
Bence çok yakıştı.
А, по-моему, эта к лицу.
Hem sana da çok yakıştı.
Целый базильон.
Çok yakıştı ve o da ben de kalabileceğini söyledi. Tamam, tamam.
Он был как раз впору, и мне разрешили его забрать.
- Sence bu iyi oldu mu? - Çok yakıştı!
- Как мне эта рубашка?
Sana çok yakıştı.Mavi doğal bir renktir.
Модненько. Но синий - явно не твой цвет.
Evet, ama bu kıyafetin bana daha çok yakıştığını düşünüyorum, General.
А, да... Ну просто мне так больше нравится, генерал.
Bu bana daha çok yakıştı.
Это красивее.
Gözlükler sana çok yakıştı.
Они тебе так идут.
Bu ruj sana çok yakıştı.
Эта помада отлично смотрится на тебе
Bilezik sana çok yakıştı!
Тебе так идёт этот браслет!
- Bana çok yakıştı ha?
- Эй, это выглядит здорово на меня тоже.
Elbise ona çok yakıştı.
Это хорошее снаряжение на нее.
Çok yakıştı, Rudi!
И этот хорошо.
- Bu elbise sana çok yakıştı.
- Для свидания как-то слишком консервативно.
Sana daha çok yakıştı.
На тебе он лучше смотрится.
İnsanlar hardalın kravatıma çok yakıştığını bile söylerler.
Люди даже говорят, что и горчица отлично смотрится на моем галстуке.
Metroda tanıştım. Çok yakışıklı biri.
Он взял меня под руку, сначала извинился, конечно.
Almanları, çok sevdikleri Paris'e yakıştıramayanlardan mısınız?
Вы один их тех, кто не может представить немцев... в своем любимом Париже?
- Çalıştığım yer size çok yakındı.
Да, но работал на улице Дуэ.
Bizim köyün yakınlarına bir çok alay konuşlanmıştı.
У нас много полков стояло
Ben Derviş Mustafa, benden çok üstün arkadaşıma yakıştıramam bu hareketi.
Я - дервиш Мустафа, не могу одобрить такое поведение друга.
Çok yakında şu üzerinde çalıştığım işi tamamlayacağım.
Но сначала я должен завершить свою работу.
Mavi olanı eminim size çok yakışmıştır.
выглядел симпатично в синем.
Çok yakıştı.
Мне очень нравится.
Çimenler çok hoştu, gürdü, yumuşaktı. Güneş sırtımı yakıyordu, böcekler vızıldıyordu ve sanki her şey beni mayıştırıyordu.
И трава была душистой, высокой и мягкой, и солнце пригревало мою спину, и насекомые жужжали, и всё навевало дремоту.
Sana çok yakıştılar, Taya.
Слишком образованные вы. В нашем деле без образования нельзя.
Fourier, bir çok bilim insanı gibi,... yakın zamanda Napolyon'un Ortadoğu seferine katılmıştı.
Фурье, вместе со многими другими учеными, был участником экспедиции Наполеона на Ближний Восток.
Çok karanlık bir geceydi, ateş de yakılmamıştı.
Ночью было темно. Костров не жгли.
St. James der ki, "Şimdi zenginsin, lâkin çok yakında gözyaşı ve feryat geldiğinde servetin yağmalanacak, giysilerin kurtlarca yenilecek."
И слова Святого Жака : " А теперь, богатые, плачьте, кричите о несчастьях, которые скоро обрушатся на вас.
- Az kalmıştı. Çok yakındım.
Eще бы чуть-чуть.
Neyse, çok yakında başarılı bir avcı olacağımı kanıtlamak için... Aylarca geyik sürülerine sessizce yanaşmaya çalıştım durdum.
Я провёл много месяцев, следуя за людьми племени Элан, пытаясь доказать, что я стану хорошим охотником.
Önceki gün barda tanıştığın o çok yakışıklı çocuk.
Помнишь смешного парня, который был в баре?
O gözlük sana çok yakıştı.
- Вам идут эти очки.
Sancağa çevirdim, motorları tam yol geri çalıştırdım, ama çok yakındaydı.
Мы пытались остановить судно И я приказал запустить двигатели на полный назад. Но было слишком поздно.
Barış artık çok yakınımızdadır. Nükleer terörizm tehlikesi atlatılmıştır.
Угроза ядерного терроризма подавлена.
Yeni tanıştığım o yakışıklı adam yanıma geldi ve bana : "çok güzel bir kadınsın" dedi. "biliyorum bu soru olacak, ama seni öpmemin... bir sakıncası var mı?" diye sordu.
Тот приятный мужчина, которого я едва знала, просто сказал : "Ты очень красивая женщина. Я знаю, что это нелепый вопрос... но ты не возражаешь, если я поцелую тебя?"
Çok yakındık ama hiç tanıştırılmadık.
- Мы знакомы, но нас не представили.
Gerçekten canını yak demiyorum, ama birkaç tane yapıştırmak, kendini çok daha iyi hissetmeni sağlayacaktır.
Не причиняя ей боли, вы могли бы отшлепать ее, что заставило бы вас чувствовать себя лучше. Разве так поступают взрослые?
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yaşlı 53
çok yakın 78