English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ E ] / Eat a lot

Eat a lot traducir turco

506 traducción paralela
You should eat a lot.
Bol bol yemelisin.
You have to eat a lot, don't you understand?
Beğenmesen bile yemek zorundasın. Anladın mı?
Eat a lot, you can eat all of it
Çok ye, hepsini yiyebilirsin.
I'm supposed to eat a lot, but I don't have much appetite.
Sanırım çok yedim ama çok iştahlı değilimdir.
They told me I have to look motherly and eat a lot of pasta.
Bana daha anaç bakmam ve daha çok makarna yemem söylendi.
We will eat a lot, sleep a lot and after a month we return and say to him :
Yiyelim, içelim yatalım. 1 ay sonra döner Aziz Francisco'ya şöyle deriz.
Man can eat a lot of dust back there, can't he?
Toz yutmak insanın boğazını kurutuyor.
Eat a lot to get stronger and you'll make a good son-in-law.
Güçlü olmak için çok yemelisin. İyi bir damat olacaksın.
"When the records are playing, people eat a lot of chicken..."
"When the records are playing, people eat a lot of chicken..."
Um, eat a lot and live a long time.
Um, Çok yiyin ve uzun yaşayın.
Feel free to eat a lot.
Yemek beleş, yumul.
You eat a lot.
Çok yiyorsun.
You can eat a lot.
Ne çok yiyorsun.
Ilya, will it do you any good to eat a lot now and go to bed with a belly like that?
Ilya, şimdi bu kadar şeyi yiyecek misin? Ve bu göbekle yatağa mı gideceksin?
Stay seated, son, you must eat a lot.
Otur oğlum, otur. Çok yemen lâzım.
You need to eat a lot.
Çok yemen lâzım.
They all eat a lot, bones and all.
Bütün her şeyi yerler, hem de kemiklerine kadar.
And you've got to eat a lot
Ve çok yemen gerek.
Well, you eat a lot of red meat.
Çok kırmızı et yiyorsun.
Did you eat a lot of acid, back in the hippie days?
Sen o zamanlar hippi dönemlerinde Acid kullandın mı?
Actually, Vasya, you do eat a lot of sugar.
Vasiliy, gerçekten de çok fazla şeker kullanıyorsun.
I eat a lot of hot dogs.
Bol bol sosisli yerim.
Country people eat a lot of rice,
Taşralılar pirinç yiyor,
Perhaps Russians eat a lot of salt.
Belki de Ruslar çok tuz tüketiyordur.
Eat a lot.
İyice doyurun karnınızı.
I WANT TO STAKE OUT SOME SON OF A BITCH IN A FARMHOUSE IN THE MIDDLE OF NOWHERE AND EAT A LOT OF TAKEOUT FOOD.
Issız bir yerde çiftlikte gizlenen hergeleleri belirlemek ve bunu yaparken yemek siparişi vermek istiyorum.
You need to eat a lot.
Çok yemen lazım.
Want to eat a lot?
Daha çok yemek ister misiniz?
Eat well and grow a lot, ok?
Benim biricik Eun chae'nim, iyi beslenip kocaman bir kız ol.
I have a lot of people who want to eat with me, too.
Benimle de yemek isteyen çok kişi var.
It's only because this is a big number ( of rotten ones ), If you look throughly, there are a lot of things you can eat.
Artık küflenmeye başlamış olsalar da iyice bakarsanız yiyecek çok şey çıkar.
And, baby, when you don't eat, you lose a lot of calories.
Yemek yemezsen kalori kaybedersin.
Australian mutton... and a lot of people who'd been buried for years... and got up just to eat that mutton.
Avustralya koyunu eti vardı. Bir de, sanki yıllarca mezarda yattıktan sonra... kalkıp o davete gelmiş gibi duran tipler vardı.
Don't any of you think I'm going to eat with a lot of dried-up mummies every night.
Hiç biriniz, her akşam yemeğimi bu kurutulmuş mumyalarla yiyeceğimi düşünmesin.
I made a lot so eat all you want
Bir sürü sevdiğiniz yemeklerden yaptım.
Because birds really eat a tremendous lot.
Çünkü kuşlar çok fazla yerler.
Stay and have something to eat before you start back. I'd feel a lot better.
Kal ve ayrılmadan birşeyler ye kendimi daha iyi hissedeceğim.
There's a lot of grass growing around here. You can eat the roots!
Etrafta bitki örtüsü var, en azından köklerini yiyerek beslenebiliriz.
You can eat the roots of a lot of plants!
Bitkilerin kökleriyle beslenebiliriz.
I don't eat less'earty than he does and I drink a lot more.
Ondan daha iştahsız diilim, üstelik... daha fazla içiyom.
Girls don't eat a whole lot, but they're scary.
Kızlar çok yemezler, ancak ödlektirler.
Saturday night we got word over WVOS that a lot of kids in town didn't have anything to eat.
Cumartesi gecesi WVOS radyosunda konuşma fırsatı bulduk, pekçok genç yiyecek birşey bile bulamamışlar.
He wants me to sleep a lot... because you can't eat while you're sleeping. Sometimes I sleep around the clock.
Bazen her saat başı uyurum.
In the Burmese jungle, fortunately, there are many bamboo growths, and in Japan we all eat bamboo shoots, so there was a lot of natural food in the form of bamboo shoots all over the place.
Burma Ormanı'nda şükür ki çok sayıda bambu yetişiyordu ve Japonya'da herkes bambu filizleri yer. Bu sebeple her yerde bizim doğal yemeğimiz vardı.
My mama says you can tell a lot about someone by the way they eat.
Annem diyorki bize birilerinden bahset bu arada onlar yedi.
You know, 10 : 1 says you'll feel a lot better... if you eat something.
Bilirsin 10 : 1 derki birşeyler yersen... daha iyi hissedeceksin.
We dine well here in Camelot We eat ham and jam and Spam a lot
Akşam yemeğinde Camelot'tayız, domuz, reçel yer çok laflarız
So you eat out a lot?
Daha çok dışarıda mı yiyorsun?
We eat out a lot more than we have to.
Yediğimizden biraz daha fazlasını yiyebiliriz.
You must have had a lot to eat on the plane. Do I remember talking to you?
- Seninle konuştuğumu hatırlamıyorum.
What you mean is, I eat an awful lot for a junkie, don't I?
Bir eroinman için çok fazla yediğimi söylemeye çalışıyorsun değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]