Of the time traducir turco
43,511 traducción paralela
It is all happening, all of the time.
Hepsi, her zaman oluyor.
It was the brightest time of the day.
Günün en görkemli zamanıydı.
From time to time, I meddle... with the lives of mortals by enchanting them.
Zaman zaman onları büyüleyerek ölümlülerin hayatlarına müdahil olurum.
They talk. I knew it was but a matter of time before the amulet called to us.
Tılsımın bizi çağırmasının an meselesi olduğunu biliyordum.
Blinkous and my son have trained you well in the art of single combat, but rarely will your enemies do the courtesy of striking one at a time.
Blinkous ve oğlum seni, teke tek dövüşme sanatında çok iyi eğitti. Ama düşmanların, teker teker saldırmak nezaketini nadiren gösterir.
For the last 200 years, trolls have used the vast network of subterranean sewers to get to any part of the world in record time!
Geçtiğimiz 200 yıl boyunca Troller yeraltındaki geniş kanalizasyon ağını dünyanın herhangi bir yerine rekor zamanda ulaşmak için kullandı.
Mostly because if they see past our little charade, the time of our lives will end.
Muhtemelen çünkü küçük maskaralığımızı fark ederlerse hayatımız son bulacaktır.
Now is the time of telling. Why returned have you?
Artık neden döndüğünüzü söylemenin zamanı.
The next time our paths cross, hunter, it will either be the end of Strickler or you.
Bir daha karşılaştığımızda, Avcı bu ya senin sonun olacak ya da Strickler'ın.
The Kairosect enables its bearer to step outside of time, affording the opportunity to do this.
Kairosect taşıyıcısına zamanın dışına çıkma olanağı sağlar. Bunu yapma fırsatı verir...
According to the inscription, if my Salickacious is correct, the first is that only one person can step outside of time.
Salickacious bilgim beni yanıltmıyorsa yazıta göre birincisi, sadece bir kişi zamanın dışına çıkabilir.
If there's one thing I've learned in my time as a member of your species, Master Jim, it's that the human bond, your love for each other is your greatest strength.
Türünüzün bir üyesi olarak geçirdiğim zamanda öğrendiğim bir şey varsa, Usta Jim o da insani bağların, birbirinize duyduğunuz sevginin en büyük gücünüz olduğudur.
Anyway, please do take good care of my Cheong for the time being.
Lütfen bundan böyle Cheong'uma göz kulak ol.
To the ladies of Seocho-dong Council, Daechi-dong, Apgujeong Department Store and Culture Center there is no better gossiper, than a Gangnam broker - which I've hired this time.
Seocho-dong, Daechi-dong ve de Apgujeong Kültür Merkezi içinde kimse Gangnam'da bir tefeci kadar iyi laf taşıyamaz ki öyle birini tuttum.
There was a time we thought our place in the world was the will of the Divine.
Bir zamanlar, dünya üzerinde varoluşumuzun takdir-i ilahi olduğuna inanırdık.
It's my first time witnessing the coming to existence of Miscellaneous Ommitted People.
"Özel Durum" denilen şeye ilk defa şahit oluyorum.
So he poisoned all these people over a long period of time and made that child the king?
Bu uzun zaman zarfında herkesi zehirlediğini ve o çocuğu kral yaptığını mı söylüyorsun?
You know, at the time, I thought that was the end of the world.
O zamanlar dünyanın sonu geldi sanmıştım.
- The end of the road time.
- Yolun sonu zamanı.
It is time for a new leader of the Frostwolf clan.
Frostwolf Kabilesi için yeni bir liderin zamanı geldi.
The time of the Horde.
Horde'un zamanı.
I'm just tired of being cooped up in this house all the time.
Bu evde her zaman cooped sadece yorgun ı'm.
Time is of the essence, Daddy-o.
Aman yarabbi!
- Today, July 16th, 1950 perhaps the most important day in our lifetimes for only in a few hours'time, 11 of Brazil's graceful warriors will play right here in Rio de Janeiro at the newly-built maracana stadium.
Bugün 16 Haziran 1950. Bauru, Brezilya. 8 Yıl Önce.
So when we look into the distant night sky we are not just seeing the reaches of the universe, we are quite literally looking back in time itself.
Bu yüzden aslında gökyüzüne baktığımızda sadece evrenin bize ulaştırdıklarını görmüyorız,... gerçek anlamda geçmişe bakıyoruz.
The last time I went patriotic accused me of three counts.
En son vatansever olduğumda üç sayımla suçlandı.
I'm gonna be long gone, anyway, by the time they get you out of that fucking vault.
Onlar seni bu amına koyduğumun kasasından çıkarana kadar çoktan gitmiş olacağım zaten.
Hollywood marriages bust up all the time because of the nanny.
Hollywood evlilikleri hep dadılar yüzünden sona eriyor.
So the next time I was in New York, I went out of my way, skipped a blind date my aunt tried to set me up on...
O yüzden, New York'a tekrar gittiğimde bütün planlarımı bozup teyzemin uzun zamandır ayarlamaya çalıştığı bir randevuyu ekip...
We shout at each other in front of strangers all the time.
Biz her zaman yabancılar önünde bağrışıyoruz.
It's the busiest time of the year.
Yılın en yoğun zamanı.
By this time tomorrow, the expansion of the Huntley will be official.
Yarın bu saatlerde, Huntley'in genişlemesi resmi olacak.
I think it's time for us to review the progress of your work, to discuss any changes in Jakob's behavior.
Sanırım işini gözden geçirmenin zamanı geldi, ve Jakob'ın davranış değişikliklerini konuşmalıyız.
You're the one who talks shit about both of them all the time.
Sürekli ikisi hakkında mal mal konuşan sensin.
Horology is the study of time.
Oroloji zaman bilimidir.
Everyone in the industry, including the highest-ranking officials at the SEC, believed that my brother was one of the most honorable and successful traders of our time.
Sektördeki herkes, SEC'de en üst düzey yetkililer de dahil olmak üzere, Kardeşimin
- You were one of the bad kids. I was as a matter of fact, but that's a long time ago.
Çok kere yapmıştım, ama uzun zaman önceydi.
You missed things that were right in front of you and put yourself in the wrong place at the wrong time and almost got yourself killed.
Gözünün önündeki şeyleri göremedin ve yanlış zamanda yanlış yerde bulundun ve neredeyse kendini öldürtüyordun.
I'm sick of him treating me like a kid all the time.
Bana sürekli çocuk muamelesi yapması bıkkınlık verdi.
Don't you know that you're the one that I've been waiting for all of this time?
Bunca zamandır beklediğim kişinin sen olduğunu bilmiyor musun?
Forgive the state of things. We had very little time to prepare for our guest.
Dağinikliğin kusuruna bakmayin, misafire hazirlik yapmak vaktimiz olmadi.
I recommend spending more time on the streets instead of flying over them.
Suçluların üzerinde uçmak yerine yanlarında daha fazla vakit geçirmenizi tavsiye ederim.
Once more with words of metered rhyme comes Etrigan the Slayer just in time.
Ne zaman duysa böyle kafiyeli sözler tam zamanında gelir katil Etrigan.
Now, we are required to disclose that possibility at the time of the refi.
Borcun yeniden finanse edilmesi hâlinde bu ihtimali açıklamamız gerekir.
Now, at the time of our merger, Semtech had no intentions of shuttering U.S. operations.
Şirket birleşmesi esnasında Semtech'in Amerika içi faaliyetlere kepenk indirtme niyeti yoktu.
It serves as a reminder, of a time long ago, when the world was very different.
Bir hatırlatma görevini görür, Çok zaman önce, ne zaman Dünya çok farklıydı.
See, a long time ago, in 1119, just after the end of the first crusade...
Bak, uzun zaman önce, 1119'da, İlk haçlı seferi bittikten hemen sonra...
You're the kid genius and all, but the director feels we went way out of our comfort zone for you last time.
Sen çocuk dahasısın ve herkesi. Ama yönetmen gittiklerini hissediyor Konfor bölgesi dışına çıkmak Son kez senin için.
At the time of his death, Martin was having his own legal difficulties with the IRS.
Ölümünden önceki dönemlerinde Martin IRS ile yasal anlaşmazlıklar yaşıyordu..
The sectarian songs have been banned, but they still gather and remain loyal to the victory of 1690, and to a simpler, less tolerant time.
Mezhepçi şarkılar yasaklanmış. Şimdi hala 1690 zaferinin, daha basit ve daha hoşgörüsüz devrin anısına bir araya gelirler.
Or at least he had a lot of money at the time, anyway.
Ya da en azından o zamanlar çok parası vardı.
of the 218
of them 508
of these 67
of the world 21
of the population 29
of the penal code 23
of the vote 33
the times 79
the time has come 121
the time is now 61
of them 508
of these 67
of the world 21
of the population 29
of the penal code 23
of the vote 33
the times 79
the time has come 121
the time is now 61
the time will come 16
the time 110
the time masters 23
the time is 69
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
the time 110
the time masters 23
the time is 69
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
time's up 595
time to eat 55
times are tough 45
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times a week 28
time for bed 134
times in a row 26
times change 49
time to eat 55
times are tough 45
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times a week 28
time for bed 134
times in a row 26
times change 49