That is good news traducir turco
840 traducción paralela
I'm perfect. That is good news.
- Bu iyi haber işte.
- Oh, well, that is good news.
- Bu çok iyi bir haber.
That is good news, milady.
- İyi haberler efendim
Goddamn, that is good news.
Vay be, bu çok iyi bir haber.
Well, that is good news, isn't it?
İşte bu iyi bir haber, değil mi?
That is good news.
İyi haber diye buna denir.
Oh, fuck, Scotty, that is good news.
Scotty iyi haber bunlar.
- That is good news, sir.
- Bu çok iyi bir haber efendim.
"Reports yesterday indicated that Frank James had made good his escape, but of Jesse James there is no news at all."
"Dünkü haberlere göre, Frank James kaçtı, ama Jesse James'den hiç haber yok."
That certainly is good news to me.
Bu benim için muhteşem bir haber.
"The good news is that the job for Ahmed has been finalized"
"İyi haberlerim var, Ahmet'in işi halloldu."
Is that good news?
- Olumlu mu?
Indeed, that is good news.
Gerçekten iyi bir haber.
Is that good news or bad news?
Bu, iyi haber mi, yoksa kötü haber mi? Lütfen, iyi olduğunu söyle.
The good news is that it's safe.
İyi haber ; güvenilir.
Well, the good news is that some of my best friends are here.
Bazı arkadaşlarımın burada olması iyi haber.
The good news is that the victim is greatly improved and...
İyi haber ise mağdur oldukça iyileşti ve...
- Well, that's good news. That is. - Yeah.
Bu iyi haber.
From what you tell me... the only good news is that now... he drinks red wine.
Dediklerinin içinde sadece bir iyi nokta var, o da kırmızı şarap içmesi.
That is uncommon good news, you'll allow?
Bu olağandışı iyi bir haber, değil mi?
I have learned that Judge Phillips will be hearing your case... And that is very good news!
Öğrendiğime göre davaya Yargıç Philipps bakacakmış ve bu iyi haber.
Hey, Del, the good news is that he qualified for a group rate.
Del, iyi haber ; grup indirimi aldı.
Y And if we can all keep Calm and work together on this There is no reason that can prevent have good news tomorrow.
Ve - Hepimiz soğukkanlı olup, bütün gücümüzle çalışırsak sabaha güzel haberler alacağımıza eminim.
My good news is that I was chosen to be the fairy princess in my school play.
Vereceğim güzel haber, okulumdaki oyunda masal prensesi rolüne seçildim.
But the good news, Mr. Sullivan, is that now we've got the doll.
Ama asıl iyi haber, Bay Sullivan, oyuncak şu anda bizim elimizde.
No. The good news is that I know who's behind our little troubles of late.
Hayır. iyi haber sorunlarımızın arkasında kimin olduğunu bilmem.
The good news, however, is that this overreacting... tends to get proportionately less by generation.
Ama işin iyi tarafı, bu abartılı tepki verme işi her nesilde biraz azalır.
That's the bad news. The good news is I no longer have to carpool to work.
İyi haber ise artık işe gelip gitmem gerekmiyor.
The good news is that we were right about the computer's chronometer.
Kronometre konusunda haklıymışız.
The good news is that he's about to win the Civil War.
İyi haber ise, iç savaşı kazanmak üzere.
But the news that you've dedicated four new temples is almost as good as having you with us.
Ama açtığın dört tapınağın haberleri senin bizimle olman kadar iyi. - Ve beyaz insanlar...
The good news, however, is that the ceasefire is holding.
İyi haber şu ki, her nasılsa, ateşkes tutuyor gibi görünüyor.
The good news is we can catch it. The bad news is that in order to set up this backfire, - we have to be in front of it.
Onu yakalayabiliriz, ama geri tepme yaratmak için onun önünde olmak zorundayız.
How is that good news?
Bu nasıl iyi haber?
But the good news is all indications suggest that the terrible economy is going to get bedroom-
Ama iyi haberlerim de var. Bütün göstergeler berbat olan ekonominin daha yatak... Popo.
The good news is that your ligament looks fine.
İyi haber şu ki bağların iyi görünüyor.
The only good news is I finally have a lead that Brackett doesn't have.
Tek iyi haber, sonunda Brackett'in sahip olmadığı bir ipucum var.
The good news is that the head of marketing is my friend and protege.
İyi haber şu : Pazarlamanın başkanı arkadaşım ve himayem altında.
The good news is that I have no proof.
İyi haber, elimde kanıt olmaması.
The good news is that you're all here.
İyi haber, hepiniz buradasınız.
The good news is that I beat my own record.
İyi haber, kendi rekorumu kırdım.
The good news is, there's nothing in the autopsy... that proves he was attacked without cause.
İyi haber, sebepsiz yere saldırıldığını kanıtlayacak hiçbir delil yok.
- The good news is that we caught it which means we can treat it immediately.
- Bunu fark etmemiz iyi haber, yani hemen tedavi edebiliriz.
Well, that's good news, anyway but the question is, where?
- Bu iyi haber. Ama nerede?
The good news is that the problem is not our equipment.
Hayır. İyi haber, sorunu buldum.
Is the news good or bad? Answer to that.
Haber iyi mi, kötü mü?
The good news is that once you get a new liver the disease won't come back.
İyi haber, yeni bir karaciğerin olunca bir daha hastalanmayacaksın.
The good news is that your projection system doesn't seem to be affected.
İyi haber, projeksiyon sistemin etkilenmiş görünmüyor.
The good news is that Mr. Bennet underwent only very mild torture
İyi haber Bay Bennet orta ölçekli işkence gördü.
The good news is that the outlook for the rest of the week is much better, with the storms clearing to leave the weekend warm and sunny.
İyi haberse şu ki, haftanın geri kalanı çok daha iyi görünüyor. Fırtınalar dinecek ve hafta sonu sıcak ve güneşli olacak.
The good news is that we ´ ve found your half brother.
Üvey kardeşini bulduk.
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that is not fair 93
that is so sweet 227
that is all 319
that is weird 91
that is not true 434
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that is not fair 93
that is so sweet 227
that is all 319
that is weird 91
that is not true 434