That is to say traducir turco
6,253 traducción paralela
For me to hear you even say that is, like, "Whoa, OK."
Benim için bunu duymak bile "Oha, Tamam" demek.
I said that because that's what people say. Now, what you say is, " screw what Harvey asked me to do.
Şimdi, senin diyeceğin şey, " Harvey ne istiyorsa siktir et.
- When it comes to rage, that is not a good thing.
Konu öfke olunca bu pek iyi bir şey sayılmaz.
What Oliver is trying to say is that he had a lovely time working with you and getting to know each of you, and he can't wait to do it again soon.
Oliver'ın söylemeye çalıştığı şey sizinle tanışmanın ve çalışmanın büyük bir zevk olduğu ve bir dahaki seferi iple çektiği.
Yeah, on a cell call to his wife saying that the reactor software is failing to regulate the nuclear core temperatures, and he's too scared to say anything.
Evet telefonda karısına yazılımın çekirdek ısısını ayarlayamadığını ve konu hakkında bilgi vermeye korktuğunu söylüyor.
Maya, top of the morning... is a very dumb thing to say that I saw in an old move once.
Maya, sabah-ı şeriflerin hayırlı olsun eski bir filmde gördüğüm çok saçma bir kalıptı.
Is that what you were expecting me to say?
Guila.
It is. I have to say that.
Evet elma suyu Bunu demem gerekiyor..
Okay, what I'm about to say to you is a conversation that never happened.
Tamam, söyleyeceğim şey aslında söylenmedi.
But what all those forms actually say underneath the fine print is that I'm really lucky to have you in my life.
Ama tüm bu formların satır arasında söylenen asıl şey şu ki hayatımın bir parçası olduğun için çok şanslıyım.
It's individual endeavour that will make this country into a nation about which it is still possible to say, "This is a land fit for heroes."
Bu ülkeyi bir millete çevirecek bireysel çabalar ve muhtemelen bize "İşte kahramanlara göre bir toprak." dedirtecektir.
Uh, as head of H.R., I just have to say that any exercise that promotes interoffice relationships is probably a bad idea.
Uh, H.R.'nin başı olarak şunu söylemeliyim Bu teşvik herhangi bir egzersiz İşyerinden ilişkileri için muhtemelen kötü bir fikirdir.
Yet I know that there is nothing I can say to fix the damage I have done.
Sebep olduğum hasarı düzeltecek söyleyecek bir şeyim olmadığını biliyorum.
I want to see, with my own eyes, if what they say is the truth, that I'm seen as a fool of a king?
Söylediklerinin doğru olup olmadığını kendi gözlerimle görmek istiyorum. Aptal bir kral gibi mi gözüküyorum?
There is one person here that I can't really say good-bye to.
Asla "hoşça kal" diyemeyeceğim biri var burada.
What he is trying to say is that we believe that god will protect us.
Tanırının bizi kurtaracağına inanmamız gerektiğni söylemek istiyor.
and I'm like, "oh, - that is so kind of you to say."
Ben de "Bunu söylemeniz ne kadar nazikçe." derim.
And what he's gonna say is that he doesn't give a shit about Charles Forstman, just like he told me when I confessed to him.
Ve söyleyeceği şey de Charles Forstman'la ilgilenmediği olacak tıpkı ona itirafta bulunduğumda bana söylediği gibi.
You told me that you don't want to be anything like your dad, which is easy enough to say.
Baban gibi olmak istemediğini söyledin ki bunu söylemek oldukça kolay.
# There is nothing that you can say # To make me change my mind # Goodbye #
Kelimeleriniz yetmez fikrimi değiştirmeye.
"perception of yourself is not to say that dont baāvaidaiyaāragae Words that reminds me.." 1,216 01 : 26 : 10.290 - 01 : 26 : 11.743 "Collateral rotten kids Why is that?"
Sevdiğim bir şairin mısralarındaki gibi : Kalbim bunu hazmedemez!
I got to say, BoJack, that is a relief.
Söylemeliyim ki, BoJack, bu rahatlattı.
I say good riddance to Mr. Houseman or whatever that horse's name is.
Bay Houseman'a ya da o atın ismi her neyse ona artık güle güle.
So what Shakespeare's trying to say is that pure love cannot sustain in an imperfect world.
Yani burada Shakespeare'in anlatmaya çalıştığı şey kusursuz bir aşkın, kusurlu bir dünyada barınamayacağıdır.
Uh, what he's trying to say is there's an auio component to cloaking that inverts soun waves, too.
Söylemeye çalıştığı şey burada gizlenme için ses dalgalarını da tersine çeviren bir ses bileşeni olduğu.
Well, what you can say is that the cells have an abnormal ability to create
Şunu diyebilirsiniz. Hücrelerin eser miktarda likid nitrojen yaratma...
I said, "The only fear I have is that some day my mother's gonna wake me up" and say'It's time to go to school', that my life has been a dream. "
Ben de "Tek korkum bir gün annemin beni uyandırıp her şeyin, rüya olduğunu ve okula gitmem gerektiğini söylemesi." demiştim.
Even though Hyung is like that now, when he comes out, I want to say that I have hopes that my family can become happy.
Abim şu an için böyle olsa da tahliye olduğunda ailemin mutlu olacağını umut ettiğimi de söylemek istiyorum.
I don't have children, so you may think it's horrible for me to say that, and maybe it is, but it's also a fact that of all the millions of Americans who will be watching and listening to
Çocuğum yok Bu yüzden bunları söylemem size korkunç gelebilir Belki de öyle ama bu gerçek milyonlarca Amerikalı
That is what I came here to say.
Söylemek için geldiğim şey bu.
That's all there is to say.
- Tüm söyleyeceğim bu.
They say you're a rising political star, that the New York U.S. Attorney's office is traditionally a stepping stone, and you're a shoo-in to run for congress next cycle.
Savcının ofisi sadece bir basamak ve gelecek dönem meclise gireceksiniz.
( Whispers ) Is it too early to say that I love her?
Onu sevdiğimi söylemek için daha çok erken, di mi?
Uh, what... what Nurse Jackson is trying to say is that we...
Hemşire Jackson'ın söylemeye çalıştığı şey...
I focused on the wronging of the American people, but believe me when I say that the surveillance we live under is the highest privilege compared to how we treat the rest of the world.
Ama maruz kaldığımız takibin dünyanın geri kalanına karşı tutunduğumuz tavrı düşününce devede kulak kaldığını söylemem yalan olmayacaktır.
No, Your Honor, um, but it is a question of this court's discretion whether to reach that issue.
Hayır, sayın yargıç, bu mahkemenin konu üzerinde takdir yetkisini sorguluyoruz.
There may be some technical basis on which they can say that we are not actively collaborating or they don't have what we consider in our own definition to be direct access to our servers but what I do know is that I've talked to more than one person
Teknik anlamda, "aktif bir işbirliğimiz yok" veya "Tanımımızda sunucularımıza doğrudan erişimleri olmadığını söyleyebiliriz" gibi bir şey diyebilirler.
But I can say that it is wise to keep inner strength when when in the presence of temptation through the death and resurrection of our God.
Ancak şunu söyleyebilirim... İçindeki gücü, günahın cazibesiyle karşı karşıya kaldığında kıyamet için saklamak akıllıca olur.
I mean, this is all this guy's got to say after everything that happened? "I wish you were here"?
Yani, onca şeyden sonra adamın söyleyeceği tek şey "Keşke Burada olsaydın" mı olacaktı?
I can't tell you about Caroline except to say that she reminds me of someone. Is there something you're not telling me?
Bana söylemediğin bir şey mi var?
No, um, I came here to say something and that is...
Hayır, buraya bir şey söylemek için geldim ve bu...
To say that a machine is benevolent doesn't make it so.
Bir makinenin iyimser olduğunu söylemek onu iyimser yapmaz.
That is such a big boy thing to say, sweetie, and thank you, but we promise we'll get there one day.
Bunu söylemen ne büyük bir şey canım teşekkür ederiz ama söz veriyoruz, bir gün oraya gideceğiz.
All I can say is... underpriced waterfront property that's guaranteed to appreciate in value.
Sana tek söyleyebileceğim ; elimizde denize yakın değerini arttırma garantisi olan bir konut var.
But Colonel, I just wanted to say that what we make with our own hands is of a poor quality.
Ama Albay, sadece söylemek istedim Kendi ellerimizle yaptıklarımız kalitesizdir.
You can't say that you're sorry or that losing me ruined your life and then kidnap me and say that my destiny is to be locked up with you and team Hydra.
Bana üzgün olduğunu ya da beni kaybetmenin hayatını mahvettiğini ve sonra beni kaçırıp Hydra ve seninle beraber burada kilit altında kaldığımı söyleyemezsin.
This is my hometown, and I hate to say it, but there's no use risking all our lives to fight that giant thing.
Burası benim memleketim, söylemek hiç hoşuma gitmiyor ama bu devasa şeyle savaşmak için hayatlarımızı tehlikeye atmanın alemi yok.
I just wanted to say that because of what you did for me, today is the day that I get to see Elena.
Söylemek istediğim benim için yaptıklarından sonra bugün artık Elena'yı görebiliyorum.
The idea that we should act for the greater good outside of our own issues in our community inspired me and a number of other people to say, " This is Revolution Summer.
Kendi toplumumuzun dışında kalan sorunların çözümü için harekete geçmemiz fikri beni ve başka birkaç kişiyi daha " Yaz devrimindeyiz.
Arturo, I'm afraid to say that mr. Cavendish is dead - -
- Arturo maalesef Bay Cavendish öldü.
Why did you lie to your workmate and say that you never worked for Bishop?
Neden iş arkadaşınıza yalan söylediniz ve Bishop için çalışmadığınızı söylediniz?
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that is not fair 93
that is so sweet 227
that is all 319
that is weird 91
that is not true 434
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that is not fair 93
that is so sweet 227
that is all 319
that is weird 91
that is not true 434