English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / That is so sweet

That is so sweet traducir turco

508 traducción paralela
Oh, that is so sweet.
Evet, bu güzel.
That is so sweet!
Ne kadar tatlısın!
Oh, Herbert, that is so sweet and unselfish of you.
Ah, Herbert, O tatlı ve senden daha özverili.
That is so sweet.
Bu çok tatlı.
That is so sweet.
Çok tatlısın.
Daniel, that is so sweet.
Daniel, bu çok güzel.
That is so sweet of you to wanna correct the situation.
Durumu düzeltmek istemen çok güzel.
Oh, that is so sweet.
Ne kadar da hos.
- That is so sweet.
- Bu çok tatlı.
Oh, that is so sweet.
Oh, çok tatlısın.
That is so sweet, but I don't think- -
Bu çok hoş, ama sanırım...
That is so sweet, Lloyd.
Bu çok hoş, Lloyd.
That is so sweet, I think I'm going to barf.
Bu çok hoş, sanırım kusacağım.
That is so sweet.
Bu çok güzel.
Oh, that is so sweet!
Bu çok hoş.
That is so sweet, you guys.
Çok tatlısınız, çocuklar.
- That is so sweet.
- Bu çok güzel.
Ma, that is so sweet.
Anne, çok tatlısın.
Oh, that is so sweet.
Ne şekersin ya!
Oh, that is so sweet!
Ne kadar güzel!
Wow, Trucker's Choice. That is so sweet.
Vay! "Kamyoncuların Tercihi." Bu çok hoş.
- That is so sweet, Dad.
- Çok tatlı bu, baba.
Well, now, that is so sweet!
Çok naziksin!
That is so sweet.
Çok sevimli.
That is so sweet.
Çok tatlı.
That is so sweet!
Bu çok tatlı!
That is so sweet.
Bu çok şeker.
Oh, that is so sweet.
Bu çok güzel.
Oh, that is so sweet.
Oh, bu çok hoş.
- That is so sweet.
- Çok tatlı.
That is so sweet.
Çok şeker.
That scene was added, and I think that scene is so important to understand Allison's mind-set moving forward, because you see her as this, you know, this sort of sweet, naive girl, and then something massive happens. And then it's, you know...
Bu sahnenin önemli olacağını düşündüm çünkü çok büyük bir şey meydana geliyor ve bu da tatlı, saf bir kız olan Allison'ın düşüncelerinin değişmesine yol açıyor ve zaten sonrasında çok üzgün ve intikam almak istiyor.
There is something in this story so terrible and sweet at the same time that I haven't been able to forget it.
Bu hikâyede unutamadığım aynı anda çok güzel ve korkunç bir yan var.
Is the world so full of Luke Ockhams that were jugglers... who played on the same bill as Fabian and Sweet William... at the Grand in Chicago, that this might be another one?
Dünyada Chicago'daki Grand Tiyatrosu'ndaki Fabian and Sweet William oyununun aynısında jonglör olarak oynamış o kadar çok Luke Ockham var mı ki bu da onlardan biri olsun?
That little dog is so sweet.
Şu küçük köpek çok tatlı.
What is that I smell so sweet?
Burnuma gelen bu tatli koku ne?
Although, they tend to think that Dominique... is the truly disturbed one, I think they will find that Danielle, who is so sweet, so responsive, so normal, as opposed to her sister, can only be so because of her sister.
Her ne kadar, ruhsal açıdan dengesiz olanın Dominique olduğunu düşünseler de kardeşine oranla daha sevimli daha duyarlı, daha normal olan Danielle'in böyle olmasının sebebinin kız kardeşi olduğunu anlayacaklardır.
Although they believe that Dominique... is the one who is truly disturbed, I think that they will find that Danielle, who is so sweet, so responsive, so normal, as opposed to her sister, can only be so because of her sister.
Her ne kadar, ruhsal açıdan dengesiz olanın Dominique olduğunu düşünseler de kardeşine oranla daha sevimli daha duyarlı, daha normal olan Danielle'in böyle olmasının sebebinin kız kardeşi olduğunu anlayacaklardır.
Is it the champagne that makes you so sweet?
Seni bu kadar tatlı yapan şampanya mı yoksa?
That sure is a sweet sound to the ears wouldn't you say so, Mr. Wales?
Bu hava kulaga hep hos geliyor ne dersiniz, bay Wales?
Do not worry Jess, this is a sweet little gradiæ, and I'd bet that the same people and so kind.
Jess merak etme, burası sevimli küçük bir kasaba. Bahse girerim, aynı zamanda insanlarda çok samimidir.
Whoever goes is gonna have an opportunity at sweet-talking the guy, so we better send somebody that we all trust.
Kim giderse gitsin, tatlı diliyle adamı bağlayacaktır yani, hepimizin güvendiği birini yollamak daha mantıklı.
THAT'S SO SWEET - WHAT IS IT?
Çok tatlı, neymiş bu?
That's so sweet, Max, but I think it works quite well just the way it is.
Bu çok hoş Max, ama bence olduğu haliyle gayet işe yarıyor.
I'm silent because your voice is so sweet and calm that it's a pleasure to listen to you.
Sessizim çünkü sesin öyle tatlı ve sakin ki seni dinlemek bir zevk.
Oh, that is So sweet.
Bu çok şirin.
But so long as I think he is thinking of me - my sweet rose, my delicate flower, my lily of lilies - it is in prison that I shall test the power of love.
Ama uzun zamandır, o da benimle birlikte düşünüyor.. tatlı gülüm.. narin çiçeğim..
Oh, that is so sweet.
Bu çok hoş.
- That's so sweet! - Olly is so wonderful.
Olly harika biri.
The breath of the breeze was so soft to the face that it seemed to whisper to the petals of my heart, "Life is sweet".
Meltemin soluğu yüzümü okşuyordu hafifçe kalbimin yapraklarına fısıldar gibi "Hayat, narindir."
- That is so sweet.
- Bu çok hoş!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]