To the bridge traducir turco
2,672 traducción paralela
We get into my car, we drive to the bridge and sit under it until 20.33.
Arabaya biner köprüye gider ve 20.33'e kadar orada otururuz.
- You were called to the bridge?
- Köprüye mi çağırıldınız?
I want to draw those tanks out onto the bridge.
Şu tankları köprünün üstüne çekmenizi istiyorum.
Everybody report to the bridge asap.
Herkes olabildiğince çabuk köprüye rapor versin.
Divert the Quantonium to the bridge, and prepare my escape capsule!
Quantonium'u köprüye yönlendir ve kaçış kapsülümü hazırla!
Quantonium has been successfully diverted to the bridge.
Quantonium başarıyla köprüye yönlendirildi.
Everyone else goes to the bridge.
Kalan herkes o köprüye gidiyor.
I carried the remains with me to the bridge and just as I was leaving the city...
Şehre terk etmek üzereydim. Sen babamı öldürdün!
Up to the bridge!
Yukarı çıkalım!
Get back to the bridge.
Köprüye dönün.
- I just need to cross the bridge
- Sadece köprüyü geçmem lazım.
Raben appears to have crossed the bridge.
Raben köprüyü geçmiş gibi görünüyor.
The train Harry Phelps intends to take does pass over the bridge, albeit three quarters of an hour after the possible explosion, but the most vital piece of information - there is no train scheduled to be on that bridge at 20.33.
Harry Phelps'in binmeyi düşündüğü tren köprüden geçiyor, ama muhtemel patlamadan 45 dakika sonra, ama en önemli bilgi - 20.33'te köprüde olacak tren yok.
No bloody train is due to be on the bridge at 20.33.
20.33'te hiç tren olmayacak.
I need to see the bridge for myself.
Köprüyü kendim görmem lazım.
Aviation, K-9, all available units, to the 59th Street Bridge.
havacılık, K-9, tüm müsait birimler, 59. cadde köprüsüne.
With respect to the handwritten notes- - The one that was found on the bridge is a match to the first two.
elle yazılmış notlara bakarsak... köprünün üzerindekiyle... ilk ikisi birbirini tutuyor.
It really looks like he's just trying to destroy the bridge.
Körüyü yoketmeye çalışıyor gibi görünüyor.
To the bridge!
Köprüye!
Now, does Qwali have to be out by this bridge in front of my building, all these people all over the place, where everybody can see us?
Qwali'nin tam benim işyerimin önündeki bu kalabalık köprünün yanında olması şart mıydı? Herkes bizi görecek.
His Holiness thought that the discovery could actually scientifically prove the existence of a divine power. And begin to bridge the gap between science and religion.
Ekselansları, bu keşif sayesinde ilahi bir gücün varlığının bilimsel yollardan kanıtlanabileceğini ve bilim ile din arasındaki uçurumun kapanacağını düşünüyordu.
We have to get off the bridge before...
Önce köprüden çıkmamız gerekiyor...
Sometimes the hardest thing is to know which bridge to cross and which to burn.
Bazen hayattaki en zor şey hangi köprüyü geçip hangisini yakacağını bilmektir.
And though they were flying high for a while, in the end, what they didn't realize is that they were flying off the bridge to nowhere.
Doğrusu bir süre yükseklerden uçtular. Nihayetinde sonu olmayan bir köprüden aşağı uçtuklarını farketmediler.
Who talked continuously 70 hours from park to pad to bar to Bellevue to museum to the Brooklyn Bridge,
Yetmiş saat durmaksızın konuşarak... Parktan mekana, mekandan bara Bar'dan Bellevue'ye... oradan müzeye, müzeden Brooklyn Köprüsüne,
who sat in boxes breathing in the darkness under the bridge, and rose up to build harpsichords in their lofts,
bir köşede oturup köprü altının karanlığında nefes alanlar, tavanaralarında klavsenle orgazm olanlar,
But that's water under the bridge. I think we need to have a conversation.
Konuşmamız gerektiğini düşünüyorum.
I've been invited, along with a Brazilian engineer, to evaluate the construction of a new bridge over the Tagus.
Tagus nehrinin üzerine yapılacak olan yeni köprünün planlamasını yapmam için, beni ve brezilyalı bir mühendisi görevlendirdiler.
So he sends Lasse from Gnesta to Cannes to play the World Cup in Bridge.
O da Gnestalı Lasseyi Cannes'a, Dünya Briç Şampiyonasına gönderir.
They want me to meet them under the Pulaski Bridge.
Pulakski Köprüsü'nün altında buluşmak istiyorlar.
Craig's taking the launch to Battersea Bridge.
Craig Battersea Köprüsünü indirip kaldırmadan sorumlu.
Eagle team to Alpha team. Unknown elements on the bridge.
Kartal takımından Alpha takımına, köprüde belirsiz unsurlar var.
Next thing you know, they are rolling across the bridge in their tanks and trucks, rounding up everyone, taking them all to the Showground.
Sonra bir baktık ki, tanklar ve kamyonlarla köprüden geçiyorlar. Herkesi toplayıp gösteri alanına götürdüler.
Couple of years ago me and some mates came up with the way to take this bridge down.
Birkaç yıl önce arkadaşlarla birlikte köprüyü yıkmanın bir yolunu düşünmüştük.
He came all the way from the terrible bridge just to see you.
Bütün bir yolu seni görmeye geldiler.
They've got to be near the F train stop by the Williamsburg Bridge.
Williamsburg Köprüsü yakınındaki F tren durağı civarında olmalılar.
Phil, I also need you to shut down all bridge and tunnel traffic into the city.
Phil, ayrıca şehirdeki bütün köprü ve tünelleri kapamanı istiyorum.
Look, I need you to shut down all bridge and tunnel traffic into the city.
Şehrin içindeki tüm köprü ve tünel ulaşımını kapatmanı istiyorum.
I'll go to the 1st bridge. scramble the black tigers.
Birinci köprüye gideceğim ve orada Siyah Kaplanlar'la sortiye katılacağım.
OK now, we have to grab the power cord and bridge it to the club doors.
Şimdi bir ara kablo bulup elektiriği kapıya aktarmalıyız.
I tried to jump from the bridge after you and the police left.. .. and fell down.
Polis gittikten sonra, köprüden atlamaya çalışırken düştüm.
These waterways are the only access to the river... before Havahava bridge.
Bu su kanalları, Havahava köprüsünden önce nehre ulaşan tek yol.
You two were the gunmen on the bridge that were trying to kill Whitey Doyle and Allyson.
Köprünün üzerinde Whitey Doyle ve Allyson'ı öldürmeye çalışanlar sizdiniz.
She says she had nothing to do with the bridge.
Köprüdeki olayla hiçbir ilgisi olmadığını söyledi.
Ching Yee South Bay Tunnel and across the bridge to the airport?
Ching Yee South Bay Tüneli and köprünün karşısındaki havaalanı mı?
- They're building a bridge there and the land your parents bought will be perfectly connected to the rest of this summer town.
- Oraya bir köprü inşa ediyorlar ailenin aldığı arazi, bu yaz kasabasının geri kalanıyla tamamen bağlanacak.
- Remember, he used to take us on walks across the brooklyn bridge?
Eskiden bizi Brooklyn Köprüsünün karşısına yürüyüşe götürmesini hatırlıyor musun?
You know, kinda like when they build a new bridge next to the old bridge, and you're like,
Bilirsiniz, eski köprünün yanına yeni bir köprü yapmak gibidir ve
You have to cross the bridge!
köprüyü geçmelisin!
He keeps ranting about needing to find his wife... He says that they went out to dinner in Southwick and on the way home... They got into an accident on the bridge...
karısını bulmaya ihtiyacı olduğunu söylüyordu... dediğine göre Southwick'de karısıyla akşam yemeğine gitmişler ve eve dönerken... köprüde kaza geçirmişler...
He said they was together on the bridge Before the buses came And took them to Saint Gabriel.
Otobüsler gelip onları Saint Gabriel'e götürmeden önce köprüde olduklarını söylüyor.
to them 177
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the sea 38
to the north 16
to the top 23
to the point 24
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the sea 38
to the north 16
to the top 23
to the point 24
to the left 221
to the hotel 25
to the kitchen 20
to the right 265
to the tune of 23
to the police 36
to the car 26
to the hospital 50
to the house 19
to the death 78
to the hotel 25
to the kitchen 20
to the right 265
to the tune of 23
to the police 36
to the car 26
to the hospital 50
to the house 19
to the death 78