To the car traducir turco
13,526 traducción paralela
Richard, I just walked out to the car to get my phone.
Richard, telefonumu almaya arabaya gitmiştim.
I could go back to the car and see if there's any change in the cupholder.
Arabadaki bardak tutucuda bozuk var mıymış bir bakayım.
Is there damage to the car?
Arabada hasar var mı?
Your balls just went to the car.
Taşakların arabaya gitti.
I'll hold the door open for you so you can carry it back to the car.
Kapıyı senin için açık tutacağım, böylece geri arabaya taşıyabilirsin.
She just basically came right out and said, "Has anybody went to the car yard yet? You know, the Avery salvage yard."
Gelir gelmez, "Averylerin oto mezarlığına giden oldu mu?" diye sordu.
Listen, escort these lovely ladies to the car, please.
Dinleyin, bu güzel hanımlara arabaya kadar eşlik edin lütfen.
Let's roll it to the car.
Arabaya koyalım.
The 25 yards from the door to the car seemed eternal.
Kapıdan arabaya olan 25 metre, sonsuzluk gibiydi.
The car is supposed to drive itself.
Bu arabanın kendi kendine gitmesi gerekirdi.
What I said was, it was impossible for the car to be hacked without the hacker leaving a trace.
Benim söylediğim şey, bir hackerin ardında iz bırakmadan arabayı hacklemesinin imkansızlığı
When the warranty runs out, you have to get rid of the car.
Kyle'ın yapmaya çalıştığı şey beni alışkanlığımdan kurtarmaktı.
The guy swerved to avoid a car and hit the curb.
Adam, araçtan kaçınmak için hamle yapıp kaldırıma vurdu.
- Do you want to be? Or do you want to get in the car nice and easy?
Yoksa güzellikle arabaya binmek mi istersin?
We could hitch the trailer up to the back of my car.
Arabanın ardına bir karavan bağlardık.
The only time that I ever went to a seminar was how to escape the trunk of a car when your hands are tied behind your back.
Sadece bir kez seminere gittim orada da, ellerin arkadan bağlıyken bir arabanın bagajından kaçmayı öğretiyorlardı.
Jamal... the auto-complete offered to finish the sentence with "Jamal stole my car," or
Jamal... diye otomatik tamamlama cümleyi tamamlamak için, "Jamal arabamı çaldı" ya da...
He didn't have a car. He needed something to carry all the gear, plus whatever... whatever it was he was digging for.
Alet edevatı ve kazmasına yardım edecek ne varsa taşımak için bir şeye ihtiyacı vardı.
So I kicked the guy's ass, jumped into my car, and I got to the Civic right as Grand Funk was taking the stage.
Adamın kıçını tekmeledim, sonra da Civic'ime atlayıp Grand Fnuk sahneye çıkıyormuş gibi sahnenin tozunu attırdım.
And with 60 feet of cabling and the car battery from your SUV, we should be good to go.
20 metre kablo ve cipindeki aküyle girmeye hazır olmamız lazım.
It says that "he has been known to masturbate on the hood of the car as she's driving past." Do you see that? - Yes.
Diyor ki "kadın arabayla yanından geçerken arabanın kaputu üstünde kendisinin mastürbasyon yaptığı biliniyor." Gördünüz mü?
Once, we had a car up there in the back with the motor out and everything else and we had a bed back there and then we had a battery in it, so we could listen to the radio,
Eskiden bizim arka tarafta motoru ve diğer parçaları sökülmüş bir araba vardı. Yanına bir de yatak sermiştik. Aküsü de vardı.
They washed the car, they got something to eat, they went to the Shopko store.
Arabayı yıkattılar, yemek yediler, Shopko Mağazasına gittiler.
Can you get to the front of the car?
Aracın ön tarafına geçebilir misiniz?
- [Sturm ] Yeah, well- - - [ man] Stay on the outside of the car, go over to the front on the driver's side- -
Aracın dışında kalın, sürücü koltuğunun olduğu ön tarafa geçin...
Warren Boyd, I think the police car is wanting us to stop.
Warren Boyd, sanırım polis arabası peşimizde.
He's got... "That gal's coming to take a picture of the car."
O kız gelip arabanın fotoğrafını çekecek " demişti.
If you're a killer and you happen to run an auto salvage, you have a crusher, you can get rid of the victim's car. But he didn't.
Katilseniz, oto mezarlığı işletiyorsanız, elinizin altında öğütücü varsa maktulün aracından kolaylıkla kurtulabilirsiniz.
We have to show the world... that the blood that is in Teresa Halbach's car... did not come from this vial of blood.
Bütün dünyaya Teresa Halbach'in arabasındaki kanın bu tüpten gelmediğini göstermeliyiz.
So up on the top, there's a little car path and you can see there's some vehicles here and I thought, " I have to search up there.
Yukarısında ufak bir araba yolu var. Şuradaki birkaç aracı görüyorsunuz. Ben de "Orayı aramalıyım" diye düşündüm.
[Strang] One of the things road patrol officers frequently do is call in to dispatch and give the dispatcher the license plate number of a car they've stopped or a car that looks out of place for some reason.
Trafik devriye polislerinin sıklıkla yaptıkları işlerden biri merkezi telsizle aramak ve oradaki memura, durdurdukları veya bir sebepten ötürü şüphelendikleri bir aracın plakasını vermektir.
I don't want to brag, sir, but since I took over the department, I already found that stair car
Böbürlenmek istemiyorum efendim, ama depertmanı devraldığımda geçen sonbahardan beri kayıp olan...
[car door slams shut] I gotta get to the stupid library before it closes.
Kapanmadan önce şu aptal kütüphaneye ulaşmalıyım.
Because he left the car that allows us to backtrack his route.
Rotasını geri izleyebileceğimiz arabayı bıraktı çünkü.
The most urgent thing right now is to figure out how that car got there.
En önemli mesele Joo Ma Ri'nin cesedinin bulunduğu arabanın o noktaya nasıl geldiğini çözmek.
I'll try to find fingerprints, footprints, and hair left inside of the car... to find the driver.
Arabanın içinde parmak izi, ayak izi ve saç teli arayarak sürücünün kimliğini bulmaya çalışacağım.
On my way back to the store, I saw the car parked right here.
Dükkâna geri dönüyordum ki park edilmiş arabayı gördüm.
- Lou, you have to pull the fucking car over.
- Lou, arabayı kenara çekmelisin.
We can... We can go up to the roof and put banners up there letting every car that comes by know that we're in here.
Çatıya çıkıp afişleri kaldırarak gelen tüm araçların burada olduğumuzu bilmelerini sağlayabiliriz.
I'm sorry about the way that I spoke to you in the car.
Arabada seninle öyle konuştuğum için özür dilerim. - Yok, yok.
Took me a while'cause the car's registered to a company with an address on a vacant lot.
Biraz zaman aldı ; çünkü araç şehirdeki boş arazinin adres gösterildiği şirket adına kayıtlıydı.
Listen, get connelly to come up with a pic, put it on the home page in 31 seconds, or I'm gonna tell your wife that the stain in the backseat of your car is hooker blood.
Dinle, Connelly bir resim bulsun, 31 saniye içinde ana sayfaya koy yoksa karına arabandaki lekenin bir fahişenin kanı olduğunu söylerim.
Sir, there's a car waiting on the tarmac to take you and Mrs. Kennedy to Bethesda.
Efendim. Siz ve Bayan Kennedy'yi Bethesda'ya götürmek üzere, pistte araç hazır olacak.
They show the car in which Vinny Pazienza was riding as well as the other car here at Kent County Hospital as friends and family are gathering to see what actually happened in the accident.
Vinny Pazienza'nın içinde olduğu araba bir taraftayken, diğer araba da... Yakınları ne olduğunu öğrenmek için Kent County Hastanesi'nde toplanıyor.
I didn't want to go all the way home and then come back, so I just sat in my car and worked.
Eve kadar gitmek istemedim Ve sonra geri gel, o yüzden arabamda oturup çalıştım.
Is now a good time to exchange insurance information for the car stuff?
Sigorta bilgisini değiştirmek için şimdi iyi bir zaman mı Araba malzemeleri için mi?
" One day, the czar's gardener came to report
"Bir gün çarın bahçıvanı gelip..."
"Determined to catch the thief... "... the czar ordered his three sons
"Hırsızı yakalamak için çar üç oğluna..."
A car will come to meet you off the Eurostar at St Pancras and take you home.
Araba sizi St. Pancras'da hızlı trenden inince alacak ve eve götürecek.
Luke, get the car to the side entrance.
Luke arabaya yan girişe getir.
And to pick up my car from the party.
Ve arabamı partiden kaldırmak için.
to them 177
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the sea 38
to the north 16
to the top 23
to the point 24
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the sea 38
to the north 16
to the top 23
to the point 24
to the left 221
to the hotel 25
to the kitchen 20
to the right 265
to the tune of 23
to the police 36
to the hospital 50
to the bridge 17
to the house 19
to the death 78
to the hotel 25
to the kitchen 20
to the right 265
to the tune of 23
to the police 36
to the hospital 50
to the bridge 17
to the house 19
to the death 78