To the death traducir turco
10,972 traducción paralela
- First blood or to the death?
- İlk kan dökülünceye kadar mı yoksa biri ölünceye kadar mı?
First blood or to the death?
İlk kan dökülünceye kadar mı yoksa biri ölünceye kadar mı?
To the death!
Ölümüne!
My plea is for a fight to the death, Lord... me against the arseling.
Mankafaya karşı ölümüne dövüşmek istiyorum Lordum.
And if he should win this fight to the death, - what then?
- Ölümüne yapılan bu dövüşü o kazanırsa ne olacak?
You will fight tomorrow... to the death... swords and shields.
Yarın kılıç ve kalkanla ölümüne dövüşeceksiniz.
They were fighting to the death.
Ölümüne savaştılar.
People were fighting to the death.
Ölümüne savaşıyorlardı.
To the death.
Canım pahasına.
The name is a work in progress, but we wanted to work "death" into the title for liability reasons.
Adını tam oturtamadık ama "ölüm" kısmını yasal nedenlerle koymak istedik.
I mean, she's desperate to catch the person who's responsible for Larkin's death, and she deserves the chance to help us.
Yani, Larkin'in ölümünden sorumlu olan kişiyi yakalamak konusunda çok umutsuz ve bize yardım etme şansını hak ediyor.
Saul provides a name, I provide proof of death, return to the drop, get another name.
Saul bana bir isim veriyor, onu öldürdüğümü kanıtlıyorum kutuya gidip sonraki ismi öğreniyorum.
You have been adjudged by the laws of this country unworthy any longer to live, and that no further good to mankind can be expected from you, only the example of your death.
Bu ülkenin kanunları tarafından daha fazla yaşamanızın adil olmadığına karar verildi. Ve sizden dünyaya ölümünüzle örnek olmaktan başka yararınız olmayacağı kanısına varıldı.
I am responsible for Sara's death, yet I have the means to make it right, or at least try to.
Sara'nın ölümünden sorumluyum, ama bunu düzeltmenin bir anlamı olmalı, en azından denememin.
I think I know who is selling the names and addresses of the Sunni judges to the Shia death squads.
Ben isimleri satan kim biliyorum Ve Sünni yargıçların adresleri Şii ölüm mangaları için.
Like the ones you're condemning to death here.
Burada ölmeye mahkum edeceğiniz insanlar gibi.
He's gone by many names, but I know him as Vandal Savage, and he will be the death of the world. But I believe there is a way to stop him.
Birçok isimle bilinir ama ben onu Vandal Savage ismiyle biliyorum ve bu dünyanın sonunu getiren kişi olacak ama durdurmanın bir yolu olduğuna inanıyorum.
You've brought a knife to a gunfight, and it's gonna be the death of you.
Silahlı bir savaşa bıçakla geldin ve bu senin ölümün olacak.
I lost you the first time when father sent you away with consumption, and then we brought you back from this prison world, and then I lost you again to your other family, and now I'm losing you to death.
Seni ilk babam karantinaya yolladığında kaybettim sonra seni hapis dünyasından geri getirdik sonra seni tekrar diğer ailene kaybettim ve şimdi de ölüme kaybediyorum.
The human who becomes the owner of the Death Note can, in exchange for half of his / her remaining life, get the eyes of the god of death which will enable him / her to see a human's name
Ölüm Defteri'nin sahibi olan kişi kalan ömrünün yarısı ile insanların isim ve öleceği günü görebilen Ölüm Meleği'nin gözleri takas yapılabilir.
The matter at hand is the imposition of sentencing pursuant to the defendant's decision to plead guilty to all counts of the indictment, the government's finding of special circumstances, and a recommendation of the death penalty.
Ele alınan konu sanığın bütün suçlamaları kabul etmek istemesi savcılığın istisnai durum tespitine dayanarak idam cezası talebidir.
I have considered the influence Mr. Rentman had in planning these crimes, as well as your expression of remorse for what you did. According to the state penal code, the aggravating factors in this case meet the guidelines for the imposition of a sentence of death.
Bay Rentman'ın işlenen suçların planlanmasındaki etkisini ve pişmanlığınızı dile getirmenizi de göz önüne alırsak eyalet ceza kanununa göre bu davadaki ağırlatıcı nedenler idam cezasını gerektiren hallerle örtüşmektedir.
Therefore... it is my judgment that the defendant, Dustin Maker, is sentenced to death.
Tüm bunların ışığında sanık Dustin Maker'ın idam cezasına çarptırılmasına karar verilmiştir.
To get the death penalty in a liberal stronghold like this... stunning.
Liberallerin kalesinde idam cezası alabilmek inanılmazdı.
You just put Dustin Maker to death, and this guy gets a slap on the wrist?
Dustin Maker'ı ölüme gönderiyorsun ama bu herif neredeyse serbest kalacak.
- What we needed to do was to ride south to the Chieftain Ubba and tell the story of Ragnar's death.
- Yapmamız gereken güneye doğru sürüp Şef Ubba'ya Ragnar'ın ölüm hikâyesini anlatmaktı.
Cause of death was blunt force trauma to the head.
Ölüm sebebi başına aldığı darbe.
The man was found frozen to death in his own home...
Evinde soğuktan donarak öldüğü belirlendi.
We don't have death sentences here in Norway, so we kind of said, "That mass murderer, he's going to have the same kind of treatment as everybody else."
Norveç'te idam cezası yok. Biz de şöyle dedik, "O toplu katliamcı... "... herkes nasıl muamele görüyorsa aynı muameleyi görecek.
And it was our state, Michigan, that became the first English-speaking government in the world to eliminate the death penalty.
Ve bizim eyaletimiz, Michigan dünyada İngilizce konuşulan devletler arasında idam cezasını kaldıran ilk eyaletti.
To kill the man responsible for my son's death.
- Oğlumun ölümünde sorumlu adamı öldürmek.
Amanda, if you want us to find the person responsible for your son's death, then you need to talk to us.
Amanda eğer oğlunun ölümünde sorumlu kişiyi bulmamızı istiyorsan bizimle konuşmalısın.
But what's weird here is, the quest doesn't normally end with the participant's death, not to say that procuring a dragon's tooth didn't have an abnormally high casualty rate, but still.
Ama burada garip olan görev genelde katılımcıların ölümleriyle son bulmaz. Ejderha dişi almanın yüksek derecede sağ kalma garantisi yoktur ama, yine de...
They will use her death as an excuse to bring the power of their army to bear on North America and to this town.
Kuzey Amerika ve bu şehre eziyet etmek amacıyla ordularına güç sağlamak için Silora'nın ölümünü bahane olarak kullanacaklar.
Garcia : The coroner has the bodies right now Amd it looks like the cause of death to each
Cesetler adli tabipte ve görünen o ki hepsinin de ölüm sebebi başlarından vurulmaları.
All Hallow's Eve is a religious festival that employs humor and ridicule to... confront the power of death.
Her Cadılar Bayramı arifesi ölümün gücüyle yüzleşmek için mizah ve alay kullanılan dinsel bir festivaldir.
Perhaps the untimely death of her sister compelled Miss Lippmann to seek out the hereafter.
Belki de kardeşinin zamansız ölümü Bayan Lippmann'ı öbür dünyayı araştırmaya itmiştir.
It's nothing but a fiction we created to fight the biological inevitability of death.
Bizim biyolojik ölümün yasına karşı uydurduğumuz bir şey sadece.
The one thing I hold on to... Death isn't the answer to anything.
Beni hayata bağlayan tek şey ölüm hiçbir şeyin cevabı değildir.
He's going to pay for the death of my son.
O ödemek için gidiyor Oğlumun ölümü.
By law I have to fess up to any death in the house.
Kanun gereği evdeki ölümleri söylemem gerekiyor.
There's a point where, intuitively, you really do hit the red line on where you're getting to the point of taking serious risk, and that is injury or death or whatever it is.
Sezgisel olarak kırmızı bölgeye girdiğiniz bir an vardır, orada ciddi risk alma noktasına gelirsiniz ve bu da yaralanma olur, ölüm olur, artık ne olursa.
Well, cause of death appears to be a gunshot to the chest.
Ölüm nedeni göğsündeki kurşun gibi görünüyor.
You lead us to Booth, and we won't press for the death penalty.
Bizi Booth'a götür, biz de ölüm cezası isteminde bulunmayalım.
Add these to the photos from Griggs'storage unit, place them in sequential order, and it seems that the weeks leading up to his death, he was mostly focused on that field, just outside of Lakeview.
Bunları da Griggs'in deposundaki fotoğraflara ekle. Ardarda sırala ve görünüyor ki ölümüne uzanan haftalarda genellikle o alana odaklanmış. Lakeview'ün hemen dibi.
Initially, we thought she'd been beaten to death, because all her injuries were to the upper body.
En başta öldüresiye dövüldüğünü düşündük. Çünkü bütün yaraları vücudunun üst kısmındaydı.
Your mother signed the death warrants of our entire race and she used you to do it.
Annen, tüm insanlarımızın ölümüne imzasını attı. Seni de buna alet etti.
You said on the phone you thought she was choked to death?
Telefonda boğularak öldürüldüğünü söylemiştin.
GPS pins you to Ballston Beach, on the Cape, at the exact time of Alison's death.
GPS sizi Cape'de Ballston Sahilinde etiketlemiş tam da Alison'un öldüğü zamanda.
He who plays chess with danger, with risk, with death, is always a person with the capacity to endure injuries.
Tehlikeyle satranç oynayan insanlar, ölümle oynayanlar her zaman büyük sakatlıklar geçirme riskine sahiptir.
It stands to reason we've also uncovered the motive of the individual who shot him to death.
Biz de ortaya ettik nedenle duran Ölüm onu vurdu bireyin güdüsü.
to them 177
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the top 23
to the north 16
to the sea 38
to the point 24
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the top 23
to the north 16
to the sea 38
to the point 24
to the left 221
to the hotel 25
to the kitchen 20
to the right 265
to the police 36
to the tune of 23
to the car 26
to the hospital 50
to the contrary 33
to the bridge 17
to the hotel 25
to the kitchen 20
to the right 265
to the police 36
to the tune of 23
to the car 26
to the hospital 50
to the contrary 33
to the bridge 17
to the house 19
to the station 29
to the wall 16
to the king 27
to the bathroom 47
to the outside world 64
to the 197
to the side 32
to the door 21
to the front 27
to the station 29
to the wall 16
to the king 27
to the bathroom 47
to the outside world 64
to the 197
to the side 32
to the door 21
to the front 27