English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Başaramayız

Başaramayız traducir inglés

292 traducción paralela
.İmkansızı başaramayız.
- We can't do the impossible.
- Bunu asla başaramayız, Peter!
- We'll never do it, Peter!
İsteri krizi geçiren üç kişiyle bunu başaramayız.
We can't have three hysterical people on our hands.
yürüyerek başaramayız.
Not by walking.
Yoksa başaramayız.
Otherwise we won't make it.
Başaramayız.
We can't make it.
Başaramayız...
We don't have...
Bu şekilde başaramayız.
We'll not make it this way.
Bence yürüyerek ya da at binerek başarabiliriz ama fikrimi sorarsanız, tahıl arabasıyla başaramayız.
I think we can make it on foot or on horseback but my opinion is, the grain wagon can't make it.
Burnunu kaldırmak gerek, yoksa başaramayız.
We've got to get her nose up or we'll be in trouble.
Eğer bu tanklar iç savunma hattımıza girerse tahliyeyi bile başaramayız.
If those tanks get in our inner defences, we shan't be able to evacuate.
- Asla başaramayız.
- We'll never make it.
İki yada üç samurayla bu işi başaramayız.
Two or three samurai could accomplish nothing
O şimdi ölmeli yoksa başaramayız.
She must die now or we fail.
Teğmen, asla başaramayız.
You'll never make it.
Uyumadan, başaramayız.
We can't make it without sleep.
- Asla başaramayız.
- We'd never make it.
Evet, Dediğiniz gibi belki de başaramayız. Önümüzdeki 3 gün öğle vakti göğe duman yükseltirseniz size minnettar kalırım
Well, I'm not as confident that we won't make it as you seem to be... but I would be grateful if you'd send up some smoke at midday for the next three days.
Tereddüt edersen başaramayız.
If you hesitate we fail.
Erken hareket edersen başaramayız.
If you move too soon, we fail.
Ay erken çıkarsa başaramayız.
If the moon comes out too soon, we fail.
- Başaramayız!
- We'll never make it!
Bu gece başaramayız.
We'll never make it tonight.
Bunu asla başaramayız.
We will never make it.
Ama yaya olarak asla başaramayız.
But we'll never make it on foot!
Ya barikatı bu gece geçeriz, ya da bunu asla başaramayız.
Skirt that roadblock tonight, or We'll never get through.
Dinle dostum, burada kalırsak asla başaramayız.
Listen my friend we won't succeed if we both stay here.
O varken başaramayız. Onu arkamızda bırakmalıyız.
We won't make it with her... we'll leave her behind.
Çünkü bu defa başaramazsak bir daha asla başaramayız.
'Cause if we don't make it this time we ain't never gonna make it.
Başaramayız.
We fail.
Modern bir savaşı başaramayız efendim.
We can't run a modern war, sir.
Eğer hızı arttırmazsak, başaramayız.
If we don't pick up speed, we won't get through.
Neyi başaramayız?
Through what?
Ne hakkında? Seni halkalara çarpmadan önce durdurmayı asla başaramayız.
We'll never be able to stop you before you hit the rings.
Başaramayız ki açı uygun değil.
is not going to work. EI angle is bad.
Başaramayız!
let's not prune!
Fakat başaramayız.
But we can't blow it.
Komutan, geri dönmeliyiz. Asla başaramayız.
Commander, we have to turn back.
Yemek talihsizliği yüzünden bunu asla başaramayız.
We will never make it because of the food disaster.
Sana söylüyorum, başaramayız.
- I'm telling you we can't make it.
- Sensiz başaramayız.
- We can't handle it without you.
Dönmezsek, asla başaramayız.
If we don't turn, we'll never make it.
Ama denemezsek başaramayız.
But we'll be doomed if we don't try.
Yoksa orada adamlarınızın başına gelen şey bizimkilerin de başına gelebilir ve hiçbir şey başaramayız.
Otherwise, the same thing that you let happen to your people up there could happen to ours, and we would accomplish nothing.
Başaramayız da ondan.
- We can't make it, that's why.
Beş oyuncuyla başaramayız.
With only five players, we can't afford to.
Başaramayız.
We wouldn't have a chance.
Eğitimi başaramayıp cezanızı çekmek için geri gelirsiniz savaşta çuvallarsınız... ´ ´... bu durumda beyninizi dağıtırım ya da denileni yaparsınız ve paçayı sıyırırsınız.
You can foul up in training and be sent back here for execution of sentence... or you can foul up in combat... in which case I'll blow your brains out... or you can do as you're told, in which case you might just get by.
Başaramayıp mal mal yürüyünce de utanmaya hakkımız var.
And a right to be embarrassed when it doesn't work, when we walk dopey.
Asla başaramayız.
Oh, Katia, do it for me, please.
Yuhua, gidelim yoksa başaramayız ama hayatımızı kurtardı onu öylece bırakamayız şansımız varken... orkideyi çalalım yoksa usta bizi fena yapar
Yuhua, let's go If not, we won't make it He saved us

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]