Başardın traducir inglés
9,063 traducción paralela
Yığınla şey başardın.
You've achieved plenty.
- Başardın.
- You did it.
Gene, sana ne kadar teşekkür etsem az ama nasıl başardın?
Gene, God bless you, but how did you pull this off?
Sümüklerini kavanozda biriktiren çocuğu korkutmayı başardın.
You managed to gross out a boy who keeps his boogers in a jar.
- Başardın da, kesinlikle korkuttun onu.
Well, you succeeded. You definitely scared her.
Sarayda kalmayı nasıl başardın?
How is it you managed to remain at court?
Başardın! Molly!
You did it! ( all cheering ) CROWD :
Gallo, biliyorum zor bir gündü ve ortalığın anasını ağlattık ama topu sayı çizgisine taşımayı başardın.
Gallo, I know today was rough and we went at it, but you got the ball into the end zone. I won't forget what you did.
" Yani çok iyi bir iş başardınız.
"Yeah, I mean, you did such a good job."
- Sen başardın.
- You did it.
- Michael, burada ne işin var? - Ben... - Üsse girmeyi nasıl başardın?
- Michael, what are you doing here?
-... ve başardınız da.
And succeeded.
Sen sefil olmayı başardın.
You're totally a success as a failure.
Başardın.
You succeeded.
Başardın, Splinter.
You did it, Splinter.
Davet almayı nasıl başardın?
How did you manage to wrangle an invitation?
İyi iş başardın, Rachel.
You did a good job, Rachel.
Chase'in arabasına kadar gelmeyi başardın.
You managed to get to Chase's car.
- Bir şey başardınız mı?
- Any success?
Gerçekten başardın.
You pulled it off.
Başardın. Düzelttin.
- You fixed it.
Başardın anne.
You did it, mom!
Sen başardın.
You did it.
- Başardın.
You did it.
Başardın.
You made it then!
Bunu söyletmeyi nasıl başardınız?
How did you get him to offer that up?
Tamam, başardın.
It's okay. [SHIVERS]
Gerçekten iyi iş başardın.
It really is an accomplishment.
Sadece başarmakla kalmadın, olabileceğinin en iyisi olmayı da başardın.
Not just to do it, but to become as good as you have become.
Ama siz hayattasınız, hayatta kalmayı başardınız.
But you're all alive, you've managed to survive.
Beni bile kandırmayı başardın fakat Kaptan her zaman gerçeği görmeyi başarıyor.
IRON MAN : You even had me fooled, but Cap's grounded enough to always see reality.
Toryum projesini ayakta tutmayı başardın.
You could save the project for the extraction of thorium -... The crazy conditions.
Peki, tamam, başardın.
Okay, well, you've done it.
Başardın, Homie!
You did it, Homie!
İkna etmeyi başardın mı?
You any closer to cracking his no-code?
- Kaçmayı nasıl başardın?
- How did you get free?
Başardığınız şeyin çoktan ülkemizin kadim tarihine yazıldığını düşünüyorum.
I believe that what you've done... already has a place in our country's history.
Başardığınız şey olağanüstüydü.
What you guys did was amazing!
- Şimdi, geçen sene çıldırtmayı başardığınız kurumlar :
Now, in the past year, you have managed to piss off the LAPD,
Başardığın iş kötü şeylere karşı hazır olduğun anlamına gelir.
Because of the work you did, it means you were prepared for the bad things.
1. sınıf hipovolemik şokta. Değerleri az da olsa kontrol altına almayı başardım.
He's in class 1 hypovolemic shock, but I've managed to stabilize him for a bit.
Anlamak istediğim şey şu, dokunulmaz anılarla nasıl fiziksel temas kurabildiğin ve bilgisayarların devrelerini yakmayı başardığın.
What I need to be able to understand is how you were able to make physical contact with an intangible memory object and why it put our computers'panties in a twist.
Burası, Cersei'nin Kralın Şehri'nde geçirdiği zaman boyunca görmezden gelmeyi başardığı sefaletin doruğa ulaştığı şok edici bir yer olmak durumunda..
And it's supposed to be a really shocking place where Cersei encounters the poverty that she has managed to ignore for most of her time living in King's Landing.
Neden başardığın görevin takdirini toplamak istemiyorsun?
Why not take credit for what you've accomplished?
Cassandra, iyonosferin üstünde bulunduğu için ley hatlarının etkisinde olmayan bazı uydularla bağlantı kurmayı başardı.
Cassandra's managed to link into some satellites that are above the ionosphere, so out of the effect of the ley lines.
Bunca şeyi nasıl başardığını, bu belki benim ileriye gitmem de yardımcı olabilir.
You know, how she achieved what she did, So maybe that could help me move forward.
Evet, bilgisayarın sabit diskinin bir bölümünü kurtarmayı başardık.
Yep. Finally broke into a partition on Spears'laptop hard drive.
Geçtiğimiz dört ay boyunca pestilimi çıkardı. Beynindeki her bir bilgi kırıntısını ve deneyimi benim beynime aktarmaya çalıştı ve başardı.
Over the past four months, that woman beat the hell out of me, trying to shove every piece of knowledge and experience into my head, and she did.
Isaac'in dünyayı iki kez dolaşan şifreli mesajlarını çözmeyi başardık.
We've unraveled Isaac's encrypted, relayed messages twice around the world.
Çiviyi çıkarmayı başardık. Siz mi çıkardınız?
- We got the nail out.
Geçen yıl başardığın her şeyi yok etmek istiyorsun, sen bilirsin ama Theo senin peşinde, ve bu da çevrendeki herkesi tehlikeye atıyor. Bak. Sarhoş olduğun için Max veya Gwen öldürülse nasıl yaşayacaksın bununla?
You really think you'd be able to live with yourself if Max or Gwen got killed because you were half in the bag?
başardınız 52
başarısız 35
başarılar 28
başarılı 32
başarı 43
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başaracaksın 136
başarısız 35
başarılar 28
başarılı 32
başarı 43
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başaracaksın 136
başaramadım 52
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadın 18
başaramadık 18
başaramayacaksın 18
başarısız oldum 33
başaracak 37
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadın 18
başaramadık 18
başaramayacaksın 18
başarısız oldum 33
başaracak 37