Ben her zaman traducir inglés
5,103 traducción paralela
Ben her zaman bir şey düşünüyorum.
I always think of something.
Ben her zaman ülkede kaybolur.
I always disappear in the country.
Ama en azından ben her zaman sana karşı dürüst oldum.
But at least I've always been honest with you.
Ben her zaman kahrolası komik bir baba olmak istedim. Bunun hakkında düşündüğüm her seferinde.
You know, I always wanted to be a dad... which is fucking... ridiculous when I think about it.
Ben her zaman buradayım.
I am, I always have been.
Ben her zaman kötü çocuklara aşık olurum.
Um... I always fall for the bad boys.
- Ben her zaman kazanacağımı düşünmedim.
- I didn't always think of myself as a winner.
Pet ve ben her zaman önce sen ve Issie'nin yapacağınızı düşünürdük.
'Course, Pat and I always thought you and Issie would be the first.
Annem ve ben her zaman seyahat ediyoruz.
Mother and I were always traveling, you know?
Ben her zaman sağduyunu sorgulamışımdır.
I've always questioned your common sense.
Ama şunu bilmelisin ki, ben her zaman en doğru yoldan gittim.
But you should know that I have always taken the path that is most right.
Bunu sana veriyorum, çünkü ülkemizin gerçekleri öğrenmeye hakkı var ve ben her zaman ölümümden sonra Pulitzer kazanmak istemişimdir.
"I'm giving it to you because our country has the right to know " and because I've always wanted... " to win a posthumous pulitzer.
Ben her zaman bazı Valyrian çelik istedi.
I always wanted some Valyrian steel.
Ben her zaman senin, bunun altında yatan anlamı çıkartmanı umuyordum.
I was just always hoping that you'd Read between the lines.
Ben her zaman yuvayı yapanın dişi kuş olduğunu sanırdım.
Well, I always thought the cuckoo didn't need to build its own nest.
Ben her zaman kendimi sarayda hayal ettim.
- Mm-hm. I've always rather fancied myself in a palace.
Ben her zaman seni desteklerim.
I've always supported you.
Ben her zaman onun isteklerinden, çok daha fazlasını istedim.
I've always wanted more, more than she's wanted.
Mike ve ben her zaman Sasha'ya söylemiyoruz.
Mike and I don't always tell Sasha.
Ben her zaman kendimi...
I always feel like a...
Ve ben her zaman yerine getiririm.
And I always deliver.
Ben her zaman takım oyuncusu olmuşumdur.
I'm always a team player!
Şunu bilmeni isterim ki, ne olursa olsun ben sana her zaman minnettar kalacağım.
And I just want to let you know that, no matter what happens... I'm really grateful to you. Oh, no, no, no.
Ben de seni her zaman düşünüyorum.
I think of you all the time too.
Tüm ailem gibi ben de içmeyi her zaman sevmişimdir.
I drink like my family always has.
Her zaman yanında olamam ben, yakında Polonya'ya gitmek zorundayım.
I can't always look after you, I have to go to Poland soon.
Bu kıyafeti her zaman giymelisin. Ben alayım?
You should only wear this, like, ever.
Ben bir tıp adamıyım ve yeni gerçeklikler gün yüzüne çıkıyor, her zaman yeni keşifler yapılıyor, daha önce mümkün olabileceğini düşünmediğimiz şeyler
I'm a physician, and new facts come to light, new discoveries are made all the time. Things we never dreamed possible.
Beni duyabiliyor musun bilmiyorum. Her zaman da örnek gösterilecek bir hayat da sürmedim. Ben...
I don't know if you can hear me and I haven't always led an exemplary life.
... ve gerçekten beni görmek istemişse, ve bende gitmezsem.. .. o zaman ben O'nu ekmiş olurum.
- then I'm blowing her off.
Her zaman ben haklıyım yani?
I always get my way?
Bir ilişkide her zaman iyi görünümlü olan ben olmalıyım. - Ama çıkmaz sokağa girdim.
I should always be the better looking one in the relationship but I just sort of hit an impasse on that.
- Her zaman eğlenirim ben.
- Yeah. I always have fun.
Alissa ve ben orada biz çocuktuk her zaman yüzme gitmek için kullanılır.
Alissa and I used to go swimming there all the time when we were kids.
Her ♪ gitti i ♪ Ve şimdi ben peşindeyim ♪ yalnız değilim ne zaman / i
♪ And now I'm haunted whenever I'm alone ♪
Ben "Hiçbir şey senin nedir?" dedim Ve o zaman kız dilini tuttu
I say ". Nothing What is your problem? " And when she held her tongue.
Ben kırkdört yıldır evliyim ve her zaman da çok iyi anlaşmayacaksınız.
Hey, man, I've been married 44 years. You're not always gonna be on the best of terms.
Her zaman okumayı öğrenmek istedim ama ailemin beni okula gönderecek parası yoktu ben de orduya katıldım.
I've always wanted to learn how to read, but my family couldn't afford to send me to school.
Ben demiştim, akıllı kadın çenesini ne zaman kapatacağını bilmeli.
I told her... A smart woman... should know when to keep her mouth shut.
Oh, be-ben alışılmış bir ebeveyn olmayabilirim, ve babalar her zaman en iyisini bilemeyebilir, ama--ama kalbim doğru yerde biliyorsun
Oh, I-I may be an unconventional parent, and father does not always know best, but--but my heart is in the right place, you know.
Evet, ne zaman görüşsek vücudum hakkında övgüler dizer bir tane kişisel soru sorar sonra ben cevap verirken yanımdan gider.
Yeah, every time I see her, she compliments the way I look, she asks one personal question, and then she walks away while I answer.
O her zaman benim dogum gunu bana piyango bileti satin'o ben kazanmak istiyorum ne kadar biliyor cunku.
She always buys me lottery tickets on my birthday'cause she know how much I want to win.
Ben onun etrafinda oldugum zaman, ritim benim nefes
When I'm around her, the rhythm of my breathing
Yine de, her zaman sessiz ve gururlu olarak, Ben de onu bulmak kendimi yetindi. "
I, silent as always, changes and proud, watched approvingly.
O gerçeklikten onu izole eden bir fantezi dünyasını oluşturur nerede Bak Marc, bir seksolog olarak ben, kız sadece aklında çoğu zaman hayatını bir araya geldi size söylüyorum.
Look Marc, as a sexologist I am telling you that the girl you've met lives only in her mind most of time, where she creates a fantasy world that isolates her from reality.
Ve eğer sen haklıysan, ben buna bineceğim...... ve ben yaşayacağım ama bu zaman çizgisindeki her şey yok olacak.
And if you're right, I get in this thing, I get to live and everything in this time line dies.
Neden her zaman en güçlü ben olmak zorundayım?
Why do I always have to be the oldest?
Ben Clarke'ı senden daha uzun süredir tanıyorum. - Ne zaman üstelemeyeceğimi bilirim.
Well, I've known Clarke her whole life better than you ever will, so, I'll decide when to let it go.
Ben, tam maaşla onu emeklilik önerdim, ama cevabı her zaman hayır oldu.
[Scoffs] I offered him retirement at full salary, but the answer was always no.
- Ben erkeğim ama her zaman kadın karakterlerle oynarım.
And I'm a guy and I always play as a female.
Hayır, ben çorba falan istemiyorum. 2 yarım her zaman 1 tamdan fazladır.
No, I don't want any soup... 2 halves are always more than 1 full...
ben her şeyi hallederim 16
her zaman 867
her zamanki gibi 593
her zaman ki gibi 30
her zamanki gibi mi 17
her zaman olur 22
her zamanki 23
her zamankinden 70
her zaman olduğu gibi 85
her zaman değil 108
her zaman 867
her zamanki gibi 593
her zaman ki gibi 30
her zamanki gibi mi 17
her zaman olur 22
her zamanki 23
her zamankinden 70
her zaman olduğu gibi 85
her zaman değil 108
her zamankinden mi 41
her zaman dediğim gibi 21
her zaman söylerim 28
her zamanki şeyler 32
her zaman işe yarar 31
her zaman mı 23
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
her zaman dediğim gibi 21
her zaman söylerim 28
her zamanki şeyler 32
her zaman işe yarar 31
her zaman mı 23
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16