English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Biliyordum

Biliyordum traducir inglés

34,251 traducción paralela
Ne yaptıklarını biliyordum. Ben de polistim.
I knew what they were doing.
Harekete geçmem gerektiğini biliyordum.
I knew I had to make a move.
Shelby'yle kalan son dakikalarımın tadını çıkarmaya çalışıyordum çünkü kamyonet durduğunda her şeyin biteceğini biliyordum.
I just tried to soak up every last second I had left with Shelby'cause I knew, when that truck stopped... it was all over.
Ama ben iyi biliyordum.
But I knew better.
Satürn Ödülü'nü kaybettiği için üzgün olduğunu biliyordum, fakat katil olacak kadar istediğini düşünmüyordum.
I knew she was upset about losing the Saturn Award, but I didn't think it would make her completely homicidal.
Ayağını denk alman gerektiğini biliyorum ama hadi, o altın bileti senin de benim istediğin kadar istediğini biliyordum.
I know you need to tread lightly, but come on, you want that golden ticket as much as I do.
Buranın gerçek olmayacak kadar güzel bir yer olduğunu biliyordum.
I knew this place was too good to be true.
- Kadının harika bir şey olduğunu düşüneceğini biliyordum...
I... and... and I-I knew
Robbie'nin biraz agresif olduğunu biliyordum ama benim yüzümden öyle olduğundan korkuyordum.
I knew Robbie was disturbed, but... But I was afraid that was'cause of me...'cause I was holding him back.
Ölmediğini biliyordum.
I knew you weren't gone.
Bu günün geleceğini biliyordum.
I knew that this day would come.
New York'la ilgili o hikayenin saçmalık olduğunu biliyordum.
I knew that story about New York was z-pucky.
Biliyordum.
I knew it.
Yani, biliyordum, sonra bilmiyordum.
I mean, I did, and then I didn't.
Ve ondan sonra, yine biliyordum.
And, well, then I did again.
İşte, durumların iyiye gitmediğini biliyordum.
Hammy! [Demonic howl]
Dünya'nın nasıl işlediğini bilgisel bağlamda biliyordum. Son 20 yıldır yaptığım şey bu.
You know, I knew intellectually how the earth's system works,'cause that's what I've been doing for 20 years.
Bulacağını biliyordum.
I knew that you would.
Şifresini biliyordum o kadar.
- I knew her password - - that's all.
İki yıldır biliyordum.
I've known for the last two years.
Bir süredir onunla Moira'yı biliyordum ama sonunda bir şeyler yapabildim.
I've known that he and Moira have been..... for a while and I finally did something about it.
Ama bir son bulması gerektiğini biliyordum.
'But I just knew it had to end.
Nerede olduğunu biliyordum.
So I knew where it was.
Mumbai'ye gitmek için rezervasyon yaptırdığını biliyordum.
I knew you were booked to go to Mumbai.
Bir şekilde sende bundan daha fazlası olduğunu biliyordum.
Somehow I knew there was more to you.
Hep, bu aile adamı işinde bir bokluk olduğunu biliyordum ama burada büyümek bu doz ayarlamalarıyla ve tavuk boyunlarıyla, öyle mi?
I always knew the family man thing was bullshit, but growing up here... With all the dose-ers and the chicken necks?
- Biliyordum, tam bir Kapa kızı gibi görünüyorsun.
- I knew it, you look like a Kapa girl.
Kapanışlar senin için diye biliyordum.
I thought closings were your thing.
Zavallı büyükbabam durmadan denedi Yazmamı sağlamak için Ama biliyordum ki, hiçbir şeyim yoktu Aileme söylemek
My poor grandpa kept trying to get me to write but I knew, I had nothing to say to my parents
Güney Teksas'a geldim çünkü bana ihtiyacın olduğunu biliyordum Ginny.
I came to South Texas, Ginny... because I knew you needed me.
Ağaç dalları her tarafımı kesip duruyordu ama koşmak zorunda olduğumu biliyordum.
And branches kept cutting me, but I knew I had to keep running.
Bu evlerden birinin benimki olduğunu biliyordum.
Oh, I knew one of these had to be my house.
Yapabileceğini biliyordum canım!
I knew you could do it, darling!
Iyi Italyanca biliyordum ve galiba söyle diyorlardi,
I spoke good Italian and I think also they liked the fact that,
Basimin belada oldugunu biliyordum, basimin belada oldugunu hissediyordum ve ne yapmam gerektigini bilmiyordum.
I knew that I had fucked up, and I felt like I had fucked up, and that I didn't know what to do.
Biliyordum da...
And I knew...
Ve anahtar olduğunu biliyordum, kardeşinin babasının o çocuğun babasının savaşı durdurmasını engellemeyeceğinden emin olanın tek yolu buydu.
And I knew that was the key, the only way to make sure that your sister's father wouldn't prevent that boy's father from stopping a war.
Evet, stajyer olmanın kaderimde olmadığını biliyordum.
Yeah, I'm not sure it was my destiny to be an intern.
Senin farklı olacağını biliyordum Alex.
You were always gonna be different, Alex.
Sen olduğunu biliyordum.
I knew that was you.
O garip uzay portalı şeysindekinin sen olduğunu biliyordum.
I knew it was you in that weird space portal thing!
Garip kaçacağını biliyordum.
I knew this would be weird.
Vicdanlı biri olduğunu hep biliyordum
Well, I always knew you had a conscience.
Bu şerefsizin suçlu olduğunu biliyordum.
I knew that son of a bitch took her.
Nerede yaşadığını biliyordum.
And I knew where she lived.
Caroline'ın gerçek adın olmadığını biliyordum.
I knew Caroline wasn't your real name.
Hep onun bela olduğunu biliyordum.
I always knew she was trouble.
Onu da biliyordum.
I knew that, too.
Yani bunu düşündüğünü biliyordum...
Uh... I mean, I-I knew you were thinking about it,
Başta benden hoşlanmayacağını biliyordum, o yüzden işini kolaylaştırmak istedim.
I know you didn't want to like me at first, so I figured I'd make it easier on you.
- Hep biliyordum.
I've always known.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]