English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ B ] / Bu senin hayatın

Bu senin hayatın traducir español

856 traducción paralela
Bu senin hayatın değil.
Ésta no es vida para ti.
Bay Williams, bu senin hayatın, o yüzden açık konuşacağım.
Sr. Williams, es su vida, así que le seré franco.
Bu senin hayatın.
Es tu vida.
Bu senin hayatın.
Tú mandas.
- Bu senin hayatına mal olabilir. - Korkak bir tavuk gibi davranamazsın.
No puedes ser un cobarde.
Bu senin hayatın.
Allá usted.
Her şeyden önce, bu senin hayatın.
Tú eres la que tendrá que vivir con ello.
Bu senin hayatın... emdi var.
Y por lo tanto es tu vida... lo que he inhalado.
Bu senin hayatın.
Esa es tu vida.
- Tabii, bu senin hayatın.
- Bien, es cosa tuya.
Bu senin hayatın ve bu konudaki tüm sorumluluk sadece bende.
¡ Esta es tu vida y soy la única tomando...! ¡ cualquier responsabilidad de ella!
Bu senin hayatın ahbap, öylece asılı kalmak!
Esta es tu vida, amigo, siempre estar colgado!
Bu senin hayatın ve biz onun hakkında konuşuyoruz.
Olvida tu carrera. ¡ Se trata de tu vida!
Bu senin hayatının mutlak gerçeği.
La verdad absoluta sobre su vida
Bu senin hayatın, elbette. Anjali, ilk ve son.
En su vida, yo estoy seguro, Anjali es la primera y última muchacha
Bak, bu senin hayatın.
Mira, es tu vida.
Senin yüzünden, hayatını sona erdirecek bu hastalığı kaptı ve şimdi de onu ziyaret etmeni bekliyor.
Por ti, ella se contagió del mal que la llevará a la tumba y ahora ella espera tu visita.
O aptalın hayatı senin için bu kadar değerli mi?
¿ Es que Ia vida de ese idiota vale tanto para ti?
Bu hala senin hayatın, değil mi?
Es tu vida, ¿ no?
Onlara yol göster Yüce Babamız. hayatın bütün zahmetleri için ve hayattaki bütün yollar için onlara yol göster ki bu sayede bu saati asla unutmasınlar ve birbirlerine verdikleri bu içten sevgiyi, senin bu kutsal bakışının içinde unutmasınlar. Amin.
Guíales, Padre, y protégeles en todas las pruebas y vicisitudes de la vida para que nunca olviden esta promesa de amor, que se acaban de hacer el uno al otro ante tu presencia divina.
Bu senin aşkının ölçütünden daha yüce Stephen. Sen arabanı feda ettin ama bak kadının hayatını feda etmesi gerekiyor.
Esa es una prueba de amor aún más fuerte que la tuya, Stephen.
Senin için hayatımı feda ederim. İşte bu aşkımın büyüklüğünün ölçütü.
Daría mi vida por ti.
Senin hayatın bu. Ve senin için doğru olan da bu.
¡ Es toda tu vida y para ti está bien!
Ama senin yaşadığın hayat... Ben bu hayatı bilmiyorum.
Pero la forma de vida que tu llevas, yo... yo no conozco esa vida.
Sonuçta bu senin hayatın, Wakefield.
Es su vida.
Senin hayatın bu.
Ella es tu realidad.
Öyleyse senin de hayatın bu.
Entonces también es la tuya.
Ben senin hayatını Almanya'dan, sen de benimkini bu kargaşadan çıkararak kurtardın.
No seas tonta. Yo te salvé sacándote de Alemania.
Senin normal, huzurlu hayatın bu işte.
Ahí tienes tu existencia normal y pacífica.
Senin nefret ettiğin bu hayatın içine saplandım.
Estoy metido en esta vida que tú odias tanto.
Ama senin için bu hayatın boyunca bir problem olarak kalacak.
Para usted, es un problema de por vida.
Bu boncukların, senin hayatında çok önemi var, sanırım.
Esas cuentas parecen significar mucho en tu vida.
Bu iki dünyalı kadının hayatı için sen ve senin hayatın.
Su vida por las vidas de estas dos humanas.
Asker, unutma, savaşta bu hortum senin hayatını kurtarabilir.
Soldado, recuerde : En la batalla, esa trompa puede salvarle la vida.
Senin için hayatın anlamı bu mu?
¿ Es todo lo que significa para usted?
Bu kadın senin hayatını kurtardı.
Esta mujer te ha salvado la vida.
Şey, bu senin hayatın.
Bueno, es la vida.
Bu bıçakla senin hayat kanını çekeceğim.
Con este cuchillo... derramo la sangre... que es tu vida.
Senin için önemli olmadığını biliyorum ama bence hayat bu.
Se que no es nada para usted, pero para mi, eso es vivir.
Senin geçmişine sahip bir kadın için... Bu rol, yeteneğinin zirveye çıkacağı, hayatının rolüdür. "Emily Jane" rolü.
Para una mujer con su experiência... es un papel... merecedor de sus talentos, Srta. Emily Jane.
Edna, bu sadece bir iş, senin bütün hayatın değil ki.
Edna, sólo es un trabajo, no tu vida.
Senin yüzünden hayatının mahvolduğunu düşünüyorsun ve bu yüzden kendini suçlu hissediyorsun.
Hablas de un sentimiento de culpa ante ella, que ella echó a perder su vida por vosotros...
Ve benim bu acı dolu çürüyen aşkım, senin ve o anlamsız hayatın arasındaki tek güzel şey.
Y ese amor doloroso y decadente es lo único que hay entre tú... y esa nada en la que vives el resto del día.
Kendime ait bir yer istiyorum. Senin hayatını kurtarmanın bana ifade ettiği şey, bu. Sadece, özgür bir adam olarak, sevdiğim ülkede, kendi toprağımı işlemek.
Busco un sitio para mí Es todo lo que tu vida significa para mí.
Bugünden itibaren, senin bütün hayatın bu bina içinde olanlardan ibaret olacak.
A partir de hoy, tu mundo se reducirá a lo que pase en este edificio.
O yüzden unutma, bu istasyonu hayatın pahasına koru... çünkü cinsel hayatım senin ellerinde.
Así que recuerda, protege la gasolinera con tu vida, porque mi vida sexual está en tus manos.
Hepsi bir olmuş.Bu senin ihtiyarın yaşadığı türden seks hayatı.
Todo en un lío salvaje, la vida sexual que lleva tu vejete infantil.
Bu defter senin hayatını kurtaracak.
Este libro salvará tu vida.
Bu kalkanı iyi koru çünkü bir gün o senin hayatını kurtaracak.
Cuida bien este escudo porque un día él salvará tu vida.
Senin bu sürekli ayrılmalarının hayatımı nasıl etkilediğini biliyor musun?
¿ Sabes cómo me afectan tus rompimientos?
Bilakis, hepimizin sözde kariyerlerimize biçtiğimiz bu inanılmaz önem otomatikman algılanan gerçekliğin önemini çok düşürüyor çünkü hayatını kariyerinde başarılı olmanın etrafında organize ettiysen bu senin neyi algıladığına veya neyi tecrübe ettiğine etki etmiyor.
Hay tanto énfasis en nuestras carreras profesionales, que la percepción de la realidad se convierte en muy secundario. Porque si tu vida se basa en tener éxito profesionalmente, poco importan tus percepciones y tus experiencias.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]