Bu senin mi traducir español
6,430 traducción paralela
Bu senin mi?
¿ Esto es tuyo?
- Bu senin, değil mi?
Esto te pertenece ¿ no?
Pam, bu senin gündüz çalıştığın yer değil mi?
Pam, ¿ no es tu otro trabajo?
- Bu senin bahanen mi?
Esta es tu excusa?
# Dinle, mermerden yapılmış bu minareler senin büyüleyici güzelliğinle karşılaştırılınca bir hiç. #
Escúchame, mi amado. Estos minaretes de mármol no es nada comparado su fascinante belleza.
# Dinle gökyüzündeki bu yıldızlar senin büyüleyici güzelliğinle karşılaştırınca bir hiç. #
Escucha, mi amado. Estas estrellas en el cielo no es nada comparado a su belleza fascinante.
# Dinle, bu dünyadaki herhangi bir güzellik senin büyüleyici güzelliğinle karşılaştırınca bir hiç. # # Bundan sonra sen dizginleyeceksin... #
Escucha mi amado, hay belleza en este mundo se compara con su belleza fascinante.
Yarın ki toplantıda, bu ülkenin Baş Yöneticisi ve üç savunma kuvvetinin üst komutanı olarak senin adaylığını önereceğim.
Usted sirvió este país con Mi padre incluso antes de eso.
Eğer ses tonum çok ciddi geldiyse üzgünüm, ama ben senin patronunum ve bu da aslında ciddi bir iş.
Lo siento si mi tono es formal, pero soy tu jefe... y esto es, de hecho, un negocio.
Bu iş bulma acentesi işi, senin gerçekten yapmak istediğin iş değil, değil mi?
Déjame preguntarle... este trabajo en la agencia, no es lo que quería hacer realmente con su vida, ¿ no?
Senin de bu konuda hiç hatan yok, öyle mi?
Y tú no tienes ninguna responsabilidad por nada de eso.
Dinle, ben senin arkadaşınım, bu yüzden bunu benden duymalısın.
Vale, mira, soy tu amiga, es por eso que creo que esto debe venir de mi.
- Korkarım köy bu gece bunu senin kamış kavalın olmadan yapmak zorunda kalacak Gobber çünkü benim en iyi kancalı adamım şefinin ona verdiği görevi yerine getirecek.
- Me temo que el pueblo tendrá que apañárselas esta noche sin tu zampoña, Bocón, porque mi mano... mi gancho derecho tendrá que cumplir con su deber por su jefe.
Bu senin kötü işleri bulaştığını göstermez, öyle değil mi?
Eso no significa que usted estuvo involucrado en ella, ¿ no?
"Niye bu kadar büyüttün?" "Senin yaşındayken Nintendo'm vardı da ondan." "Wii mi?" "Hayır."
Así que voy hasta la sala y veo a Frankie, y él se ríe con su teléfono, y tengo que hacerle señas. "Oye, oye."
Ya da Stefan gibi o şehir senin bu şehir benim dolaşıp Damon ve Bonnie'yi geri getirmek için bir yol bulacağım diye boş bir umudun peşinde koşmak gibi mi?
O quizás podría hacer como Stefan y simplemente rebotar de estado en estado persiguiendo alguna falsa esperanza de que vamos a encontrar un modo de traer a Damon y a Bonnie de vuelta.
Gelirken senin ölmüş, çocuğumun ise bu dünyada yalnız kalmış olabileceğini düşündüm. 00 : 11 : 22,035 - - 00 : 11 : 23,836 Pekala, Bu basit olurdu.
Vine pensando que quizás estarías muerta y que mi hijo estaría solo en este mundo.
Sen benim mükemmel evlâdımsın. Bu senin hayatın.
Eres mi hijo perfecto.
Bu kadar zaman, kardeşim Green Dragon'a ulaşmak için senin oyuncağın oldu. Ama en baştan beri o senmişsin.
Todo este tiempo, mi hermana te usaba para llegar al Dragón Verde... pero siempre fuiste tú.
Görevim sorunları senin yerine çözmek, şimdi bu daha da önemli.
Mi trabajo es quitarte las cosas del plato. Ahora más que nunca.
Bu senin benin beni cezalandırma yöntemin mi?
¿ Así es como me castigas?
Özel Kalem Müdürü'nün kardeşi hapse mi girecek? Senin işlerin için kötü olur bu.
Eso es malo para los negocios.
Bu, senin seviyenin biraz altında değil mi?
Es un poco bajo para ti, ¿ no es así?
- Bence bu senin son şartlı tahliye ihlalin olacak.
Según mi cuenta esta es tu última violación a la libertad condicional.
Yani bu senin baban öyle mi?
Así que él era tu padre, ¿ no?
Bu senin Alec mi yoksa bizim Alec mi?
¿ Este es tu Alec o nuestro Alec?
Travis, bu açık mikrofon gecesi senin için bu kadar önemli mi?
Travis, ¿ esto de la noche de micro abierto es tan importante para ti?
Bu benim yeminli ifadem senin değil.
Es mi declaración jurada, no la tuya.
Bu senin yardım etme fikrin mi?
¿ Esa es tu idea de ayudar?
Bu senin sorunun, tamam mı?
Pero ese es tu problema ¿ sí? No es mi problema.
Bu kulüp, benim, senin ve çocukların olacak.
Será mi club, mis hijos, y tú.
Senin ismin bu, değil mi?
¿ Ese es su nombre?
Beni umursayan kimse yok, bu yüzden doğum günümün ne zaman olduğunu bir tek senin bilmen gerekir.
Todos lo saben. Pues a nadie le importo un bledo yo, así que sólo tú sabrías cuándo es mi cumpleaños.
Yani evet biraz canımı sıktı ama bu benim sorunum, senin değil.
Bueno, quiero decir, sí, me enloqueció un poco, pero ese es mi problema, no tuyo.
Bu senin tavsiyen mi? - Hıyar olmayı...
No, estoy tan cansado de mantener toda esta rabia en.
Şimdi bu anılar en az senin kadar net bir şekilde gözümün önündeler.
Ahora esos recuerdos están de vuelta en la parte frontal de mi cerebro, tan claro como el que está en frente de mí.
Senin oynadığın şef değil mi bu?
¿ Ese es el chef con el que estabas liada?
Minik Sebastian, bu şarkı senin için çünkü sen Pawnee'nin her şeyisin.
Lil'Sebastian, la siguiente es para ti. Porque eres mi poni.
Bu şartlar senin mi, Ray'in mi?
¿ Son tus condiciones o las de Ray?
Bir dakika, bu senin yengen.
Espera, espera. Conoce a mi prometida.
Bu plan ümitsizliğin pençesinde icra edildi. Dostlarının kafasını karıştırmaya kalkabilirdim ancak kopyalarım işe yaramaz. Dostların da senin kadar güçlü ise zayiat verseler bile farkına varacaklardı ki kopyalarım aslında sahte!
Mi plan era un acto de desesperación. pero mis clones no hubiesen dado para más. de que mis clones eran falsos. sabrías cuál es mi habilidad y me habrías atrapado.
Bu belgeleri bana imzalatmak, senin için çok önemli olmalı, öyle değil mi?
Así que... debe ser bastante importante para ti que firme estos formularios, entonces, ¿ eh?
Yani bu yaratık senin, öyle mi?
- Así que la criatura es tuya, ¿ no?
Bakın, görevin 6 ay kadar sonra sonlanacağını söylüyorlar bu yüzden ben yokken, Boyle, masamı senin almanı istiyorum.
Miren, dicen que esta asignación durará cerca de seis meses, así que en mi ausencia, Boyle, quiero que tengas mi escritorio.
Senin üzerine bu kadar gelmemim nedeni, kendime kızgın olmamdan dolayı sanırım.
Así que, supongo que es por eso que estoy doblemente molesto conmigo mismo por dirigir mi locura hacía ti.
Ancak götüm bu kadar sıkışıkken senin burada oturup yaralarını sarmanı kabul edemem.
Pero no puedo tenerte sentado lamiéndote las heridas mientras yo expongo mi trasero.
Bu senin oğlun mu? - Tam da üstüne bastın.
Por supuesto que es mi hijo.
Bu senin ilk seferin değil Diane, değil mi?
Tú y yo, Diane, no es nuestro primer embrollo, ¿ cierto?
Bu senin göğsüne bir parça takı mi getirecek?
¿ Es bisutería lo que llevas en el pecho?
senin de ayrıcalıklardan hoşlandığın gibi... ne de olsa bu babamın yarattığı bir ilişki.
Al igual que tú disfrutas de los privilegios de... sea lo que sea es una relación qué por parte de mi padre puede llegarte.
Bu bugün senin anneme yaptığın gibi küçük bir blöftü.
Esa fue una gran mentira que circuló contra mi madre hoy.
bu senin sorunun 70
bu senin hayatın 30
bu senin 195
bu seninle benim aramda 18
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu senin hakkın 21
bu senin fikrin 31
bu senin problemin 26
bu senin son şansın 40
bu senin hayatın 30
bu senin 195
bu seninle benim aramda 18
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu senin hakkın 21
bu senin fikrin 31
bu senin problemin 26
bu senin son şansın 40
bu senin için de geçerli 20
bu senin işin 74
bu senin seçimin 22
bu senin fikrindi 50
bu senin araban mı 29
bu senin hatan 79
bu senin işin değil 28
bu senin payın 24
bu senin suçun değil 43
bu senin hatan değil 72
bu senin işin 74
bu senin seçimin 22
bu senin fikrindi 50
bu senin araban mı 29
bu senin hatan 79
bu senin işin değil 28
bu senin payın 24
bu senin suçun değil 43
bu senin hatan değil 72
bu senin hatan değildi 18
bu senin görevin 21
bu senin iyiliğin için 25
bu senin suçun 44
senin mi 196
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
bu senin görevin 21
bu senin iyiliğin için 25
bu senin suçun 44
senin mi 196
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004