Bu şekilde değil traducir español
1,392 traducción paralela
Bu şekilde değil.
No de esa manera.
Canım, lütfen gitme. Bu şekilde değil.
Linda, por favor No te vayas así.
Yaşamımızın tamamının bu şekilde olması gerekiyordu,, ve bu şekilde değil.
En serio, Adam. Esto se supone que tendría que ser lo mejor de nuestras vidas.
Bu şekilde değil, kahrolası 10 yıldan sonra.
Así no, no luego de 10 malditos años.
Evet, ama bu şekilde değil.
Pues, no para eso.
Bu şekilde değil.
No, no así.
- Evet, ama bu şekilde değil.
- Sí, pero no así.
Evet, ama bu şekilde değil.
Sí, pero no así.
Hayır, babanı geride bırakacak bir şey demek istemedin. Bu şekilde değil.
No me pretendo dar la espalda a tu padre ni nada así.
- Becky, sana anlatacaktık... - Kesinlikle sana anlatacaktık, ama bu şekilde değil.
- Obviamente íbamos a decírtelo, pero no así.
Bu şekilde değil.
No de esa forma.
- Bu şekilde değil.
Así no.
Bu şekilde değil.
No de esta forma.
Bu şekilde değil.
No como esta.
Diyor ama bu şekilde değil.
Pero ésta no lo es.
- Bu şekilde değil.
- No como otras.
Tanrı da savaşçıdır. Ve biz onun sağ eliyiz. - Ama bu şekilde değil!
El Señor mismo es un hombre de guerra y ésta es Su mano derecha.
- Bu şekilde değil Collins.
- No es así, Collins.
Tabi durum fabrikayla bu şekilde değil. - Anlayamadım?
El no es así en la fábrica, ¿ no?
Wong Po'yu ben de içeri tıkmak istiyorum. Ama bu şekilde değil.
También me gustaría atrapar a Wong Po, pero no de esa forma.
Efendim Carla'nın söylemek istediği, ne kadar çılgınca ve düzensiz bir şekilde olsa da, biz hastanede çok fazla çalışıyoruz, fakat hayatımızdaki tek şey bu değil.
Lo que Carla quiere decir, sin sacar las cosas de quicio ni irnos por las ramas, es que trabajamos mucho, pero todos tenemos nuestra vida.
Efendim Carla'nın söylemek istediği ne kadar çılgınca ve düzensiz bir şekilde olsa da, biz hastanede çok fazla çalışıyoruz, fakat hayatımızdaki tek şey bu değil.
Lo que Carla quiere decir, sin sacar las cosas de quicio ni irnos por las ramas, es que trabajamos mucho, pero todos tenemos nuestra vida.
Kyle'ın bu şekilde halkın içerisinde dolaşmasına izin veremeyiz, değil mi beyler. ( Doğru olan bu. )
No podemos dejar que la gente ve a Kyle con estas pintas, tíos!
Bu şekilde öğrendiğin için üzgünüm ama artık buna devam edemem. Kelly de öyle. Eğer sen hazır değilsen sorun değil.
Lamento que te enteraras así pero no puedo seguir de este modo.
Bu şekilde evimize çok sigara alabilirdik. Alabilirdik, değil mi?
Eso alcanzaría para muchos cigarrillos en esta casa. ¿ No es cierto?
Normal bir insan olmak istiyorum. Bu şekilde yaşamak bana göre değil.
Quiero ser normal, pero mi vida no lo es.
- Bu şekilde devam etmem mümkün değil.
- Esto no puede continuar así.
Yoksa kızını arabanın bagajına bu şekilde paketlediğini anlamam mümkün değil,
Nunca entendería cómo pudiste colocar a tu hija en el maletero del coche.
Korneanın şekli kabaca bu şekilde, değil mi?
La córnea tiene más o menos esta forma, ¿ no?
Evet, bu şekilde görünüyor, değil mi?
Sí, eso parece, ¿ eh?
Kızının oğlumla çıktığını da bu şekilde öğrendim. Bu doğru değil.
Así supe que tu hija sale con mi hijo.
Ama bu şekilde değil!
No puedo salir así en él, ¿ sabes?
Bu şekilde, istediğimiz için birlikte olabiliyoruz, mecbur olduğumuz için değil.
Y de esa manera podemos estar juntos porque queremos, no porque debamos.
Ama bu şekilde olmak zorunda değil.
Pero no tiene por qué ser así.
Çünkü senin güç üniten doğru şekilde ayarlı değil. Bu daha iyi çalışacak.
La unidad de energía que estabas usando no había sido calibrada adecuadamente... esta será mejor.
Şimdi birini kovaladığını düşün belki başkalarını da çağırman gerekti... bu şekilde göstermen bayağı işine yarar değil mi?
¿ No cree que si está en una persecución a pie... ayudaría que su refuerzo supiera en qué dirección está corriendo?
Bu defa aranızda bulunmamdaki amaç spor yapmak veya eğlenmek değil kararlı bir şekilde bu sıcak savaşın tam ortasında sizinle birlikte yaşamak ya da ölmektir. Buraya, Tanrım için Krallığım için ve halkım için şerefim ve soyum için bu toz toprağın bile içinde yatmaya geldim!
Estoy entre vosotros, como bien podéis ver, no para mi diversión ni recreo, sino resuelta en el fragor y el dolor de la batalla para vivir o morir entre todos vosotros, para sacrificar ante mi Dios, ante mi reino y ante mi pueblo, mi honor y mi sangre, incluso esta tierra.
Birkaç Diictodon çifti su-çukurunun etrafında yaşıyor, fakat bu bir koloni değil, onların yiyecekleri olan seyrek sebzeler için kızgın bir şekilde mücadele ediyorlar.
Muchas parejas del Diictodon viven alrededor del abrevadero, Pero ésta no es una colonia, pues, compiten furiosamente por la vegetación escasa que es su comida.
Piyanolar çok büyük olduğu için insanlar onların çok güçlü olduğunu düşünürler ve sen onun tuşuna istediğin şekilde basabilirsin ve hiçbir şey de olmaz ama hepsi bu kadar değil.
Sabes que mucha gente piensa que como el piano es tan grande, y es muy fuerte. Sólo lo golpeas como te parece y nada sucede, pero no es así
Bu şekilde verimli topraklardaki evleri askıya alıyorsun, değil mi?
El tema es así, estás tirando casas sobre un pantano, ¿ no?
Bu şekilde buluşmaktan artık vazgeçmeliyiz, değil mi evlat?
Tenemos que dejar de vernos así, ¿ no crees?
Organının bu şekilde ellenmesinden hoşlanıyorsun, değil mi?
Te gusta cuando te agarro así el coño, ¿ no?
1948 Toplantısındaki soykırım tanımına göre eğer buna soykırım saptaması açısından bakıyorsanız açıkça, Rwanda'da meydana gelen ölümlerin hepsi bu şekilde etiketlendirebileceğiniz ölümler değil.
Si se refiere a eso, claramente no todos los asesinatos cometidos en Rwanda, son asesinatos a los cuales se le puede poner el cartel de genocidio.
Ben etrafındayken Goldie hakkında bu şekilde konuşman pek iyi bir fikir değil.
No es una buena idea que hable así de Goldie cuando estoy delante.
Bu şekilde satılık değil.
Para eso, no lo vendo.
Sadece bu şekilde satılık değil.
No es tu culpa, no lo vendo para eso ahora.
Doğruyu söylemek gerekirse bütün profesyoneller bu şekilde düşünür. Ben değil!
Francamente, la mayoría de nosotros pensamos igual.
Ve onun kıçını bu şekilde dikizlememiz onun için sorun değil mi?
¿ Y a ella no le importa que podamos ver su trasero asomándose por los agujeros?
Beni bu şekilde yok etmek daha kolaydı değil mi?
Es mucho más fácil si me salgo del camino, ¿ no?
Yine başladık, bu şekilde mutlu değil miyiz?
¡ Joder! Otra vez con esa mierda.
- Çok kötü! - Olayı bu şekilde ele almak doğru değil.
Amigo, no te lo plantees así.
bu şekilde 200
bu şekilde olmaz 37
bu şekilde mi 16
bu şekilde konuşma 22
bu şekilde devam edemem 22
bu şekilde yaşayamam 23
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
bu şekilde olmaz 37
bu şekilde mi 16
bu şekilde konuşma 22
bu şekilde devam edemem 22
bu şekilde yaşayamam 23
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39