Büyük bir şey traducir español
4,758 traducción paralela
Ben ve bana katılanlarla buraya çok büyük bir şey inşa etmek istiyorum...
Quiero construir algo grande aquí y aquellos que se unan a mí...
- Bu daha büyük bir şey için.
Hay algo más grande de fondo.
Büyük bir şey yapmak için, bir farklılık yaratmak için.
Por eso fundé esto. Para hacer algo enorme, para cambiar las cosas.
Bu büyük bir şey.
Es demasiado.
Biliyorum, biliyorum. Bu büyük bir şey ama Damon birazdan sana detaylı açıklar. Ama ondan önce şu bizim iddiayı bir açıklığa kavuşturalım.
Lo sé, es abrumador y Damon te explicará más en un rato pero antes que lo haga, tenemos una apuesta.
Ya kesenden daha büyük bir şey bulursan?
¿ Qué pasa si encuentras algo más grande que tu bolsa, sabes lo que quiero decir?
Aş bunu. O kadar da büyük bir şey değildi.
Bueno, supéralo.
Bu Jeannine Locke olayı büyük bir şey.
Esto de Jeannine Locke es algo grande.
- Büyük bir şey değil.
- Nada importante.
Muhbirlerin ihtiyaç halinde kullanmak için büyük bir şey sakladıklarını bilecek kadar uzun süredir bu işin içindeyim.
¿ Sabes qué? Llevo en esto suficiente tiempo... como para saber que los confidentes siempre se guardan algo gordo... por si lo necesitan.
bu çok büyük bir şey gibi görünüyor biz yapıyor olabilir Her şeyden daha çok daha tarafından.
Parece que es una gran cosa que podríamos hacer con mucho, más que cualquier otra cosa.
Başka bir duyurum daha var, pek büyük bir şey değil fakat hamileyim.
Tengo otro anuncio. No es nada importante... pero estoy embarazada.
Şey.. çok büyük bir şey olmasını istemiyorum...
Bueno, no quiero nada demasiado grande.
Çünkü büyük. Çok büyük bir şey, anladın mı?
PORQUE LO ES. ¿ ES ALGO IMPORTANTE, OK?
Bu çok büyük bir şey.
ESO ES MUCHO.
Küçük şeyler bir araya geldiğinde büyük bir şey oluşturur.
Muchas pequeñas cosas suman una gran totalidad.
Cara'nın Errol'u, daha büyük bir şey için kullanması gibi.
Solo que Cara utilizó a Errol como peón en un plan más grande.
Büyük bir şey geliyor. Pyrripus!
Algo grande se acerca. ¡ El Pyrripus!
Bak Donald, istediğim şeyin büyük bir şey olduğunu biliyorum ama...
Mira, Donald, sé que te pido mucho,
Kaynaklarıma göre sürücülerde dünya çapındaki bir izleme sistemiyle ilgili bilgiler var. Ama endişene bakacak olursak, sanırım bundan daha büyük bir şey. Uğrunda ölünecek bir şey.
Mis fuentes me dicen que los discos duros guardan información sobre un sistema de vigilancia a nivel mundial, pero a juzgar por tu preocupación, supongo que es algo aún más explosivo que eso... algo por lo que merece la pena morir.
- O kadar da büyük bir şey değil.
Tampoco lo es tanto
Büyük bir şey de olabilir, küçük bir şey de olabilir. Şu boylarda küçük bir kavanoz da olabilir.
Podría ser algo grande, podría ser algo pequeño, algo tan pequeño que podría caber en un frasco de ese tamaño.
Belki de daha büyük bir şey oldu.
Quizá algo más grande.
Daha büyük bir şey gibi geliyordu sesi.
Sonaba grande.
Bunu yapan, ağaca tırmanan her şey olabilir. Sincaptan büyük bir şey tabii.
Podría tratarse de cualquier cosa que trepe árboles, más grande que una ardilla, obviamente.
Bir adamı, bir çocuğa tecavüz etmekle suçlamak çok büyük bir şey.
Es una verdadero embrollo acusar a un hombre de violar una menor.
Hayır, çok ama çok büyük bir şey.
No, es algo muy, muy grande.
Bir şey sorucam! Biraz önce bir kadını öptüm hiçbir şey söylemeden kaçıp gitti. Ve büyük ihtimalle bu tüm hayatımın en tuhaf anıydı.
Acabo de enrollarme con una tía que ha salido corriendo sin decir palabra, y es la cosa más rara que me ha pasado en la vida.
- Tamam. - Gerçekten büyük çekici bir şey.
- Una muy, muy grande y jugosa.
Biliyor musun, tek ihtiyacımız olan şey... büyük bir kargaşa. Böylece Tez'i gizlice kaçırıp festivale gidebiliriz.
Sabéis, lo único que necesitamos es una gran distracción para poder sacar a hurtadillas a Tez e ir al festival.
Her zaman bundan fazlasına inandım Daha fazla şey için yapılmıştım sanki sadece büyük bir aletim var.
Supongo que siempre he creído que estaba hecho para algo más que para mi gran paquete.
- Ne kadar büyük? - Büyüklük göreceli bir şey.
- Supongo que todo es relativo.
Mike bir şey üzerinde çalışıyordu. Büyük.
Pues Mike había averiguado algo.
Kumar makinesinde büyük ikramiyeyi kazanmışım gibi sesler çıkarak sıçmama rağmen bir şey olmadı.
Y yo estuve bien, aunque cuando iba al baño, sonaba como si me hubiera tocado el bote de una tragaperras.
Yani demek istediği, bu öyle büyük bir hal aldı ki,... Sebastian'ın da dediği gibi, biz cidden,... her şey mükemmel seviyedeyken bitirelim istedik.
Eso significa que todo esto ha adquirido una dimensión enorme y como ha dicho Sebastian, queríamos terminar al nivel perfecto.
Nerede gibi kentsel alanlarda, gibi Burada Güney Kaliforniya'da... var çünkü... biz görmüyorum değil tarımsal işletmelerinin bir sürü Ama orta-Atlantik bakarsanız Maryland, Virginia, Kuzey Karolina, o bölge Ben tavuk çiftlikleri çok şey var biliyorum ve domuz çiftlikleri bir sürü Ve büyük bir atık meselesi.
Las zonas urbanas, como aquí en el sur de California en los que estamos, no vemos que, por lo que no un montón de explotaciones agrícolas pero en el medio del Atlántico Maryland, Virginia, Carolina del Norte, Sé que hay muchas granjas avícolas, granjas de cerdos donde los residuos es un gran problema.
Evet, büyük kısmı bu yüzden Bana sürdürülebilirliğin Listesinde bir numara bir şey karlılık olmalıdır.
La sostenibilidad más importante, para mí, la primera cosa en la lista debe ser el beneficio.
O beyaz sıvı içinde her şey hormonlar, lipidler, proteinler Sodyum, büyüme faktörleri, IGF Bunların her biri darbe içindir büyük bir büyük inek o buzağı kadar Ya da olmaz.
Todo en ese líquido blanco, las hormonas, los lípidos, las proteínas Todo en ese líquido blanco, las hormonas, los lípidos, las proteínas cada uno de los que está destinado a soplar la pantorrilla hasta una gran vaca grande o que no estaría allí.
Kraathatrogon serbest bırakın! Bu şey için yeterince büyük bir hokey sopamın olduğunu düşünmüyorum.
¡ Suelten al Kraathatrogon! No creo que tenga un palo de hockey tan grande... Como para esa cosa.
Büyük bir feda gerektiren bir şey ve ben bunu isteyemem.
Una que requiere un sacrificio de gran valor, una que no puedo pedir.
Kefaretini ödemen için yapman gereken son bir şey var. En büyük günahını.
Hay más trabajo que hacer, una oferta final para completar tu penitencia, eso que tú más quieres.
Çünkü başka bir şey yapamıyorum. Sonunda büyük kırılma anı geldi derken, o da uçtu gitti.
No puedo hacer nada más. ¡ Y finalmente obtengo mi gran oportunidad y se esfuma!
Adalet diye bir şey varsa yiyeceğin ceza çok büyük bir, iki, üç, dört.
Si existe la justicia, estaré feliz de que te hagan una, dos tres, y cuatro.
Büyük ihtimalle "Ma" ile başlayan bir şey.
Probablemente... un juego cuyo título empiece por "Ma".
Büyük ihtimal çok söylenecek. Ama bu kötü bir şey değil.
Seguro que ahora está entrenando... pero aún así... seguro que no está tan mal.
Düştüğün bu duruma tanık olmak çok kötü bir şey Rollo büyük savaşçı.
Si te hubieras mantenido fuerte, lo hubiéramos superado.
Aramızdaki büyük kavganın nedeni, benim dedektiflik işimdi. Bugün bana çok önemli bir şey öğretti, baba.
Mi trabajo de detective, que ha sido la pelea más grande entre nosotros, me ha enseñado algo muy valioso hoy.
Birbirinizle yeni yeni görüşmeye başladınız ve seks çok önemli bir şey. Büyük bir adım.
Estáis empezando a veros, y sabes que el sexo es algo importante.
Çok büyük bir sıkıntı olmasa Barton böyle bir şey yapmaz.
Barton no haría esto a no ser que algo estuviera realmente mal.
Tamam mı? El sıkışıp anlaşmıştık. Bu sizin için pek bir şey ifade etmeyebilir ama memleketimde oldukça büyük önemi vardır.
Nos dimos la mano al cerrar el trato, y tal vez no le importe a usted, pero en mi pueblo, significa mucho eso, ¿ me oye?
Bu çok büyük bir onur ve bunu hiçbir şey elinden alamaz.
Esto es un gran honor y nada puede arrebatárselo.
büyük bir zevkle 63
büyük bir ev 19
büyük bir hata yaptın 18
büyük bir tane 34
büyük bir sorunumuz var 17
büyük bir hata 19
büyük bir iş 26
büyük bir hata yapıyorsunuz 31
büyük bir hata yapıyorsun 41
bir şey değil 1063
büyük bir ev 19
büyük bir hata yaptın 18
büyük bir tane 34
büyük bir sorunumuz var 17
büyük bir hata 19
büyük bir iş 26
büyük bir hata yapıyorsunuz 31
büyük bir hata yapıyorsun 41
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209