Büyük ihtimalle traducir español
7,236 traducción paralela
Aradığımız zanlı bizim kadın yok edici olarak tanımladığımız bir bayan büyük ihtimalle seks vaadiyle erkekleri cezbeden ve onları öldüren bir karadul.
El su-des que estamos buscando es una mujer a la que nos referimos como un aniquilador femenino. Una viuda negra que atrae a los hombres con la posible promesa de tener sexo y después los mata.
Özür dilerim, raylarda kayalar var. Büyük ihtimalle eşkıyaların işi. Durumun icabına bakmaları için adamlarımızı gönderiyoruz.
Mis disculpas, hay piedras en el camino seguramente sean bandidos enviamos tropas para que manejen la situacion llámalos para que regresen
Tek el ateş edilmiş, kovan bulunamamış. Yani cinayet silahı büyük ihtimalle bir revolver.
Solamente dispararon una bala, no encontraron el casquillo, así que lo más probable es que el arma fuera un revólver.
Belki de masum bir kadının işkenceye uğramasıyla ve büyük ihtimalle ölmesiyle sonuçlanacak.
Acabará en tortura y en la posible muerte de una mujer que quizás sea inocente.
Oleg'le birlikte bana büyük ihtimalle hepatit c bulaştıracak ne yapacağız tahmin edin bakalım.
Adivinen lo que Oleg y yo haremos... que probablemente me provoque una hepatitis C.
- Bay Willis, büyük ihtimalle koku ve çürümeyi kontrol etmek için suda bırakıldı.
Al Sr. Willis lo más probable lo dejaron en el agua... para controlar el olor y la descomposición.
Ve eğer ona yardım etmezsek, büyük ihtimalle yalnız ölecek.
Y si no lo ayudamos, probablemente morirá solo.
- Evet Büyük ihtimalle, babaları kötü olan bir milyon kız çağırsak bile Henry yine de içine etmek için bir yol bulur.
Probablemente podamos invitar a un millón de chicas con padres malos y Henry encontraría la forma de arruinarlo.
- Büyük ihtimalle glütendendir, çaktınız mı.
- Tal vez sea el gluten, mkay. - Oh, dios.
Gördüğünüz mü, büyük ihtimalle glüten muhabbetinden, çaktınız mı.
- Ven, eso tambien puede ser por el gluten, mkay.
İsme göre konuşacak olursam, büyük ihtimalle, evet. Barın havasını bozuyorsunuz ve bahşişe ihtiyacım var.
Solo por el nombre, diría que, probablemente, sí. ¡ Hola!
Hayır, ama ajansım büyük ihtimalle sadece birinizi isteyecek ve siz bir takımsınız, yani aramamam lazım.
No, pero mi agente seguro querrá solo a uno de ustedes y ustedes son un equipo, así que mejor no llamo. - Un momento.
Yani bu da demektir ki failimiz büyük ihtimalle o.
Lo que significa que probablemente sea nuestro perpetrador.
Büyük ihtimalle söyleyemez çünkü Paddy 2 sene önce öldü.
Probablemente no, ya que Paddy murió hace dos años
Büyük ihtimalle Tomas'ı kiralayan müşteridir.
Probablemente es el mismo cliente que contrató a Tomás en primer lugar.
İkimiz de eninde sonunda büyük ihtimalle öleceğiz.
Al final acabaremos muertos.
Yani büyük ihtimalle hedeflerini iyice araştırmışlardır.
Probablemente investigan a sus objetivos.
- Büyük ihtimalle sizin gibi değil...
- Probablemente no como tu...
Tamam, büyük ihtimalle masada kötü bir gece geçirdin...
Tuviste claramente una mala noche en la mesa...
Büyük ihtimalle karakolda Yüzbaşı olurdum.
Probablemente sería... la capitán de mi comisaría.
Anladım, büyük ihtimalle bu değil ama bu yeni Nikki Heat kitabımın konusu olabilir.
Doy por hecho que probablemente no se refiera a eso, pero puede que base mi próxima novela de Nikki Heat en eso.
Hayır ama büyük ihtimalle oraya bunu araştırmaya gitmiştir zaten.
No, pero probablemente esa era la razón por la que fue allí.
- Büyük ihtimalle onu terk edeceğim.
- Solo. Probablemente la vaya a dejar.
Büyük ihtimalle onu bir daha görmeyeceğim bile.
Porque probablemente ni le veré.
Büyük ihtimalle dün gece niye eve gelmediğimi merak ediyorsun.
Probablemente te preguntes por qué no vine a casa anoche.
Bence insanlar bizimle çıktığında büyük ihtimalle arkadaşlarına anlatıyorlar ve onlar da...
Creo que cuando tenemos citas con otras personas, probablemente hablen con sus amigos, y sus amigos dirán :
Ve Winston da bir polis olmak üzere ki bunu büyük ihtimalle ceketine taktığı rozetten anlamışsındır.
Y Winston está a punto de ser policía, y tal vez ya te hayas dado cuenta porque tiene la placa puesta en su abrigo.
Büyük ihtimalle bu yüzden görmedim zaten.
Probablemente por eso no lo vi.
- Büyük ihtimalle bir dakikadan az.
Probablemente menos de un minuto.
Büyük ihtimalle anlatacak fırsat bulamamıştır.
Probablemente no ha sabido nada de eso todavía.
Büyük ihtimalle kocasıdır. Şehir merkezinde bir şirkette fon yönetimi sorumlusu.
Es un gestor de hedge funds en un centro firme.
Büyük ihtimalle üzerinde çalıştığı bir davayla ilgilidir.
Es probablemente sobre un caso que ha estado trabajando. ¿ Por qué no me acaba de entrar en su oficina?
Büyük ihtimalle katil içlerinden biri çıkacak.
Es muy posible que uno de ellos sea nuestro sudes.
Ve büyük ihtimalle kaçakçıları da asistanlar olarak biz enseleyeceğiz.
Y probablemente atraparemos a los contrabandistas. Como consejeros.
Büyük ihtimalle birkaç değişiklik yapmalıyız diyecektim.
Iba a decir que deberíamos hacer algunas modificaciones.
Biliyorum, büyük ihtimalle paranoyak gibi davranıyorum.
Sé que probablemente solo estoy paranoica.
Büyük ihtimalle ekebilirim.
Probablemente puedo faltar.
Muhtemelen aklımı kaçırdığımı düşünüyorsunuz ve büyük ihtimalle de haklısınız.
Tal vez crean que me volví loco, y tal vez tengan razón.
Büyük ihtimalle ısınmaya çalışmıştır.
Sí, bueno, probablemente intentaba calentarse.
Büyük ihtimalle buna hakkın olduğunu düşündün.
Es probable que incluso pensara que tenía algún derecho sobre ella.
Caroline büyük ihtimalle sen her gün böyle hissediyorsundur.
Caroline, así debe ser como te sientes cada día.
Bakın, Brian büyük ihtimalle nasıl göründüğünün farkında, yani haydin ona destek vermeye çalışalım.
Ahora, recuerden, Brian probablemente está muy avergonzado sobre como se ve así que tratemos de apoyarlo.
Ve bir adama anlaştırmadan ve büyük ihtimalle bizi öldürmeden kafasından gözünü çıkaramayız.
Y no podemos sacar ese ojo de su cabeza sin que él se entere... y muy probablemente nos mate.
O kadar güzel kokuyor ki ve büyük ihtimalle bir daha benimle konuşmayacak çünkü ben salağın tekiyim!
Huele tan bien... ¡ Y probablemente no vaya a volver a hablarme nunca porque soy un estúpido!
Ve tehlike yaklaşırken, Opal Bolin'i ne kadar sevdiğini ve önceki tartışmaları her ne konuda olursa olsun, onu affettiğini anlar ki büyük ihtimalle bu filmin son sahnesi olur zaten.
Y con el peligro tan cerca, Opal se da cuenta de lo mucho que ama a Bolin y le perdona lo que quiera que estuviese diciendo él antes, que probablemente no estará en la versión final de la peli, la verdad.
Büyük ihtimalle ilk defa dürüstçe bir konuşma yapıyoruz
¿ Qué? ¿ Tener conversaciones sinceras, probablemente por primera vez en la historia?
Cevap büyük ihtimalle Ak Şövalye klasöründe. Ama şu ana kadar teknik ekip veriyi kurtarmayı başaramadı.
La clave puede estar en el directorio de Caballero Blanco, pero aún no la tienen.
Büyük ihtimalle onu bir daha görmeyeceğiz.
Probablemente nunca lo volvamos a ver.
Evet, büyük bir ihtimalle katilimiz haberi internetten bulmuştur.
Nuestro asesino probablemente leyó ese artículo... - en Internet.
Büyük ihtimalle.
Probablemente.
Büyük bir ihtimalle tüm yıl boyu eğlenmediğin kadar bu hafta sonu eğlendin.
Probablemente te has divertido más este fin de semana que en todo el año.
büyük 617
büyükanne 565
büyükbaba 717
büyük anne 71
büyük patron 23
büyük mü 50
büyük iş 25
büyük iskender 25
büyük baba 86
büyük adam 60
büyükanne 565
büyükbaba 717
büyük anne 71
büyük patron 23
büyük mü 50
büyük iş 25
büyük iskender 25
büyük baba 86
büyük adam 60