English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ B ] / Büyükelçi

Büyükelçi traducir español

1,963 traducción paralela
Sayın Büyükelçi, Parkes halkı adına size hoşgeldiniz diyorum.
En nombre del pueblo de Parkes, bienvenido.
- Kesinlikle, sayın Büyükelçi.
- Desde luego, Sr. Embajador.
Büyükelçi.
Es el embajador.
Büyükelçi imzalamadı ama, içeri girmesine izin verdim.
El embajador no ha firmado, pero le he dejado pasar.
Detaylar hakkında konuşmak üzere Büyükelçi O'Zaal ile görüşeceğim.
Hemos recibido en la nave al coordinador de la carrera. El Embajador O'Zaal. Para resolver los detalles.
Büyükelçi için, bir gelen ileti var.
Hay una transmisión entrante para el Embajador.
Büyükelçi. İlki düzenlenen
Embajador.
Büyükelçi, Moral subayı, Baş aşçı.
Embajador, Oficial de Moral, Jefe de Cocina.
Uh, Büyükelçi araştırmaya başlamaya söz verdi.
El Embajador prometió realizar una investigación de inmediato.
Büyükelçi Nomura Pasifik'te sürekli barışı sağlamak için Washington'a geldi.
El embajador Nomura llega a Washington para intentar garantizar la paz en el Pacífico.
- Teşekkürler sayın büyükelçi.
Gracias, embajador.
Büyükelçi sana bilgi vermemi istedi. Belki henüz bilmediğin bir şeyler vardır.
El embajador me pidió que le informara por si hay algo que todavía no sabe.
Sizce de öyle olmaz mı sayın büyükelçi?
¿ No cree Ud., embajador?
Büyükelçi şu anda meşgul.
- El Embajador está ocupado.
Sayın büyükelçi.
Embajador.
Madem büyükelçi geri çağırıldı, bana orada olan birini verin.
Si el embajador fue depuesto. deme a alguien que siga ahí.
Sayın büyükelçi!
¡ Embajador!
İngiliz büyükelçi Lord Gower ile birlikte kalacak bir yer aradım fakat sekreteri vasıtasıyla bir kamu görevlisi olarak benimle görüşemeyeceğini bana bildirdi.
Intenté pedir asilo a Lord Gower, el embajador de Inglaterra, pero me mandó decir por medio de su secretario, que en calidad de hombre público no podía recibirme.
Büyükelçi, sizi görmek çok güzel.
Embajador, que bueno verlo.
Büyükelçi öldüğüne göre, göreve devam etmenin bir anlamı yok. Bu sorumluluk artık bende.
{ \ cH00FFFF } Con el embajador muerto { \ cH00FFFF } ya no podemos cargar con el nombre de " enviados asuma la responsabilidad
Perişan durumdayım. Büyükelçi yardımcısı olduğum için utanç içindeyim.
Estoy avergonzado { \ cH00FFFF } de encontrarme en un estado tan lamentable
Büyükelçi Pointy'nin gemisinden demi daha büyük?
Bastante grande...
Büyükelçi, bütün saygımla efendim burada neler olduğunu öğrenmeye hakkımız var.
Embajador, con el debido respeto, tenemos derecho a saber qué ocurre.
Büyükelçi Soval bu durum düzelene kadar kalkışı ertelemenin iyi olacağını düşünüyor.
El Embajador Soval cree que sería mejor si posponemos tu lanzamiento hasta que aclaremos esto.
Nerdeyse yüzyıldır bekliyoruz Büyükelçi.
Hemos esperado casi un siglo, Embajador.
Büyükelçi Soval bize dillerine ait örneklerden oluşan bir veribankası verdi.
El embajador Soval nos dio una muestra de su base de datos lingüística.
Büyükelçi Soval bunu anlayışla karşılayacağına eminim.
Estoy segura que el embajador Soval lo entenderá.
Burdan ayrılıl ayrılmaz Büyükelçi Soval ile temas kuracağım.
Tan pronto dejemos la orbita me contactaré con el Embajador Soval.
Büyükelçi Nomura Pasifik'te sürekli barışı sağlamak için Washington'a geldi.
El embajador Nomura llega a Washington para intentar garantizar La paz en el Pacífico.
Büyükelçi Spock der ki :
Para citar al Embajador Spock :
Büyükelçi mürettebatın çoğunun Ana Güç Tesisi'nde çalıştığını söyledi.
Ese embajador dijo que la mayoría de nuestra gente trabajaba en la instalación principal de energía.
Bakar mısınız Büyükelçi?
¿ Er, embajador?
Büyükelçi Pointy'nin gemisinden demi daha büyük?
¿ Más grande que la nave del embajador "puntiagudo"?
Büyükelçi Soval bu durum düzelene kadar kalkışı ertelemenin iyi olacağını düşünüyor.
El Embajador Soval cree que sería mejor si posponemos tu lanzamiento hasta que aclaremos esto. ¡ Vaya... qué sorpresa!
Kiminle geldiğini bilmem ama Romen Büyükelçi Yardımcısı'yla ayrıldı.
- No sé quién la trajo pero se fue con el Segundo de la Misión Rumana.
Romen büyükelçi yardımcısı ve orkide hayranı.
Segundo de la Misión Rumana y amante de orquídeas.
Şu anda Dünya ile iki yönlü iletişim tesis ettik... ve görünüşe göre, Delta Çeyreği'nde kalıcı bir Büyükelçi'ye ihtiyacımız olacak.
Ahora que hemos establecido una vía de comunicaciones con la Tierra... parece que el Comando podría emplear un Embajador permanente en el Cuadrante Delta.
Bu Büyükelçi, sürekli olarak Voyager ile temas halinde olmalı.
Este embajor deberá permanecer en contacto frecuente con la Voyager.
Hoşça kal... ve iyi şanslar, Büyükelçi.
Adiós... y buena suerte, Embajador.
Dünya'da, buna benzer karanlık dönemlerden geçti, Büyükelçi.
La Tierra también atravesó períodos oscuros, Embajador.
- Büyükelçi.
- Embajador.
Önden buyrun, Büyükelçi.
Por aquí, embajador.
Gezintinin tadını çıkarın Büyükelçi.
Disfrute del viaje, embajador.
Bizi çok sabırlı bulacaksınız, Büyükelçi.
Descubrirán que somos un pueblo muy paciente, embajador.
Talimatların doğrultusunda, Büyükelçi, bir Hava Kuvvetleri jeti seni Washington'a götürmek üzere hazır bekliyor, tabi doktor kontrolünden geçtikten sonra.
Según sus instrucciones embajador, un jet de la Fuerza Aérea le espera... en Peterson para llevarlo a Washington tan pronto como le vean nuestros médicos.
Büyükelçi tarafından bilgilendiriliyor ve bana cevap vermiyor.
Está siendo informado por el embajador y no le han pasado mi llamada.
Büyükelçi Faxon onu iletecek ve bir Aschen delegasyonu ile Senator Kinsey'le buluşmak için dönecek.
El embajador Faxon lo enviará... personalmente y volverá con una delegación Aschen que se reunirá con el Senador Kinsey.
Büyükelçi Faxon'ın ricası var, Albay O'Neill ve Binbaşı Carter'ın ona yine eşlik etmesini istiyor.
El embajador Faxon ha pedido... que el Coronel y la Mayor Carter vuelvan a acompañarle.
- Büyükelçi, Binbaşı Carter.
- Embajador, Mayor Carter.
Büyükelçi! Şimdi!
¡ Embajador, ahora!
Sizi uyarmalıydım. Büyükelçi'yi bekleyemedim.
Tenía que avisarles, no pude esperar al embajador.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]