Oldukça fazla traducir español
1,262 traducción paralela
Bir kurtarma görevi için oldukça fazla silah atılıyor.
Hay muchos disparos para un rescate.
Lucy Lui-Bot, eğer bu mısırdan sağ kurtulamazsam bilmeni isterim ki seni bir erkeğin bir ünlünün robotlaştırılmış halini sevebilecek kadar çok sevdim ki bu da oldukça fazla.
Si no sobrevivo te quiero cuanto un hombre puede querer a una imagen digital que es mucho.
Çocuk bana oldukça irfan sahibi gibi göründü. Aslında, yaşına göre oldukça fazla.
Me parece un niño bastante sabio, de hecho muy adelantado para su edad.
- Oldukça fazla hasar verdi.
- Causó muchísimos daños.
Gab fanları buradakine oldukça fazla Gabrielle ilgili şeyler doldurmuşlar.
La fan de Gab llenó el primero con un montón de cosas de Gabrielle.
Oldukça fazla para var.
Aquí hay mucho dinero. ¡ Jesús!
Eminim konuşacak oldukça fazla şeyiniz vardır.
Ustedes probablemente tengan mucho que hablar.
Oldukça fazla miktarda.
Sé bastante.
En basit şarkıların içine bile oldukça fazla şikayet doldurulur.
Toma mucho pesar por las canciones más simples.
- Buralar için oldukça fazla.
- Es un récord por aquí.
Oldukça fazla.
Mogollón.
Biz onları bulmadan onlar geldi... ve zaten warp yeteneğine sahip... daha önceden de iki türle karşılaşmışlar bulaşma riski de oldukça fazla... gözüküyor.
Ellos vinieron a buscarnos. Y considerando que ya han tenido contacto con otras especies con capacidad "warp", la contaminación cultural parece aceptable.
Er Cutler'in sizinle oldukça fazla vakit geçirdiğini fark ettim.
He notado que Ud. y la tripulante Cutler pasan mucho tiempo juntos.
Atılganda oldukça fazla cephane vardır değil mi.
Debe tener una armería bien provista a bordo del Enterprise.
- Kendisi bugün oldukça fazla çalıştı da.
Ya ha hecho bastante por hoy. - Doctor.
Gezegeninden yıldızların nirengilerini almak oldukça fazla çaba gerektirdi.
Llevó bastante esfuerzo triangular las estrellas de tu planeta
Oldukça fazla.
Realmente, mucho.
Oldukça fazla.
Realmente mucho.
Tek-gözlü kadın bir oyuncu oldukça fazla kişinin ilgisini çekecektir.
Una cíclope podrá atraer a muchos morbosos.
O yakınlarda oldukça fazla arkadaşım var.
Tengo muchos amigos en ese vecindario.
Sizi oldukça fazla meşgul ettik, bayan Mass.
Creo que hemos tomado suficiente de su tiempo, Sra. Mass.
Ben doktor değilim ama... oldukça fazla sayıda bıçak yarası gördüm.
No soy médico, pero he visto muchas puñaladas en mi vida.
Ama ilgileri oldukça fazla. Onlara sunabileceklerimizi açıkladığımızda, karşılığında bize verebilecekleri her türlü teknolojilerini paylaşmak için sabırsızdılar.
Cuando les contamos lo que podíamos darles se ofrecieron a compartir la tecnología que ellos hubieran desarrollado y que pudiera ser intercambiada.
Laboratuarda gazyağı kalıntısı bulduk. Oldukça fazla.
Encontramos residuos de gasolina en el laboratorio... mucha.
Oldukça fazla miktarda çıkartıp işleyebildik.
Hemos conseguido extraer y procesar una... cantidad considerable.
Oldukça fazla baskı altındasın.
Ha estado bajo mucha tensión.
Oldukça fazla miktar.
Menudo botín.
Doğu Afrika düzlüklerinde otlayan sürülerin büyüklüğü bir yüzyıl öncesi ile kıyaslanamayacak kadar az ama yine de oldukça fazla.
Los rebaños que pastan sobre las llanuras de África Oriental son mucho más pequeños que las de hace un siglo, pero siguen siendo inmensos.
Yani oldukça fazla.
Y son unos cuantos.
Keala Kennelly dalga tünellerinde oldukça fazla vakit geçirdi rodeo yapan birisi gibi artık.
Keala Kennelly ha pasado tanto tiempo en el tubo... que es como un payaso en el rodeo.
Oldukça fazla değişken var.
Hay muchas variables. DUEÑO DE UNA TIENDA DE SURF
Sörfte oldukça fazla çeşit karakter var ve Teksaslılar listenin başında geliyor.
Hay muchos bichos raros en el surf... y estos texános están en el primer lugar de la lista.
Laird ve David, bu sörf tahtasını yapabilmek için birbirlerinin garajında oldukça fazla vakit geçirdiler.
Laird y David pasaron tanto tiempo en sus garajes... refinando el diseño de la tabla como montándola.
Bu çocuğun kum sörfü yapabilen oldukça fazla arkadaşı vardı.
Este chico tenía muchos amigos... y todos estaban extasiados con la tabla.
Sıra barbeküye geldiğinde babam oldukça fazla fanatiktir.
Papá es un fanático cuando hace asado.
Ama inanın bana... fiyat oldukça fazla olacak.
Pues créeme, te costará caro.
Kendini 35 kez kesti, oldukça fazla kan kaybetti ancak derin değil.
Se cortó 35 veces, perdió mucha sangre, pero es superficial.
Oldukça fazla tırmanmıştık, üstelik iyi tırmanmıştık.
Habíamos escalado mucho, buena escalada.
O külüstür arabanın içinde üç gün geçirmek için yaşım oldukça fazla.
A mis años, tres días en ese cascajo son demasiados.
Basitçe söylemek gerekirse, Amerikalılar, Kanadalılar ve Almanlar -... altın ve elmas çıkartalım diye bizi yerin millerce altında tutmak için,... oldukça fazla yatırım yaptılar.
Al por mayor, los estadounidenses, Los canadienses y los alemanes - Que habían invertido tanto Para meternos en el subsuelo Y hacérnos Sacar el oro y los diamantes
Parazit oldukça fazla, Efendim.
La interferencia es bastante fuerte, señor.
Aralarındaki çatışma oldukça fazla.
Hay un grave conflicto entre ellas.
Oldukça fazla tayfanız olduğunu düşünüyorum.
Imagino que debe tener una tripulación muy grande.
Duvar oldukça yüksek ve çok fazla kar var.
La pared es muy alta y hay demasiada nieve.
Oldukça acı verici, biliyorum. Ama fazla sürmeyecek.
Le dolerá un poco pero ya estoy acabando.
Japonların sanat konusunda oldukça yetenekli olduğu söylenir ama gerçek sanat eseri olması gereken yere asla gelememiştir. Muhtemelen sıradan yapıya sahip olanları yapabilecek sanatçılar vardır ama istenilen yüzü yapabilecek yeteneğe sahip çok fazla insan yoktur.
Puede haber muchos capaces de crear pero tan sólo unos pocos poseen el talento suficiente como para crear uno que sea único.
İnsanlarımın çoğu bu tip konuları konuşmaktan oldukça rahatsız olurlar. Çok fazla kısıtlama var.
La mayoría de mi gente se siente incomoda al hablar de estas cosas.
- Oldukça fazla.
- Mucho.
Sana oldukca fazla makyaj yapıyor olmalılar.
¡ Vaya! Deben ponerte mucho maquillaje.
Oldukça tehlikeli bir maddeden çok fazla bir miktar.
Eso es una gran cantidad de un material peligroso.
İnsan boynuzlarına talep çok fazla. Uzaylı TV programlarından alınan iç gıcıklayıcı sahneler dünya yayını için oldukça ahlaksız.
Hay gran demanda de cuernos humanos debido a las excitantes imágenes de depravados programas de televisión muy obscenas para la Tierra.
fazla 31
fazlasıyla 93
fazla vaktim yok 53
fazla kalamam 17
fazla vaktimiz yok 83
fazla değil 199
fazla bir şey yok 26
fazla kalmayacağım 18
fazla bir şey değil 55
fazlası var 17
fazlasıyla 93
fazla vaktim yok 53
fazla kalamam 17
fazla vaktimiz yok 83
fazla değil 199
fazla bir şey yok 26
fazla kalmayacağım 18
fazla bir şey değil 55
fazlası var 17