English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ B ] / Bütün bunlar

Bütün bunlar traducir francés

8,048 traducción paralela
Bilirsin, Ben keşkeleri olan bir adam değilim, Ama sen onun hayatımı değiştireceğini söylemiştin, Ben düşündümde belki bütün bunların anlamı
Je ne suis pas du genre à me demander "et si?", mais tu as dit qu'elle changerait ma vie, donc ça veut peut-être dire que j'aurais du être avec elle tout ce temps.
Bütün bunlar saçmalık. Aşırı saçmalık.
Vous savez, c'est que des conneries des grosses conneries..
Bütün bunlar bu şehir için ne zaman normal bir şey oldu?
Quand est-ce devenu normal pour cette ville?
Bütün bunlar o küçük kıza verdiğim sözü tutmakla alakalı.
Il s'agit de tenir la promesse faite à cette petite fille.
Bütün bunları bu kadar çabuk nasıl bulmuş?
Elle a trouvé tout ça, aussi vite?
Hapishanedeyken bütün bunları hatırlamak istemesine inanmak güç.
- Difficile à croire qu'il voudrait s'en rappeler pendant qu'il est ici.
Bütün bunların özel hayatlarımızla kesişmesi çok normal, er ya da geç.
Ils peuvent se heurter à nos vies personnelles, tôt ou tard.
Sence baştan başlayıp, bütün bunları baştan mı yapacağım?
Tu crois que je vais repartir à zéro, tout recommencer?
Bütün bunlar kampanyayla alakalı olabilir mi?
Vous pensez que ça a quelque chose à voir avec la campagne?
Okula dönersin ve bütün bunları arkanda bırakırsın.
Tu peux retourner à l'école et mettre tout cela derrière toi.
Bütün bunların arkasında Elaine'in olduğunu düşünmüyorsunuzdur heralde?
Vous ne pensez pas qu'Elaine est derrière tout ça?
Dedikoduları yalanladın, bütün dünyaya yalan söyledin ve şimdi de bütün bunları öylece itiraf mı edeceksin?
Vous avez nié les rumeurs, vous avez menti au monde entier, et maintenant, vous allez juste vous retourner et tout avouer?
Üzgünüm gözümden kaçmış diyeceksen, ya da nasıl oldu da bütün bunların Andrea'ın oyunları olduğunu anlayamadım diyeceksen, yok.
Pas si ça inclus des mots comme "je suis désolée, pourquoi je ne l'ai pas vu?" Ou n'importe quel autre baraguouin sur le fait que vous ne saviez pas qu'Andrea Brown était la responsable.
Bütün bunlar bir bilgisayardan birkaç dosya çalmak için miydi?
Tout ça juste pour voler des fichiers sur un ordinateur?
Sence bütün bunlar tarikat olabilir mi?
Vous pensez que tout ça pourrait être un culte?
Bütün bunlar Bethesda Presbyterian Hastanesinden.
D'accord, bon, il y a beaucoup à faire, donc, qu'avez vous ici? Bien, euh, tout ça provient du Bethesda Presbyterian Hospital.
Bütün bunlar sokakta güçlü olmana yetecek kadar iyi değil.
Dans la rue ça suffit pas d'être fort.
- Bütün bunların dışında,... tek söylemek istediğim, sakıncalı en iyi arkadaş suçlaması mı buldun?
De toutes ces affirmations, vous n'objectez qu'à celle-là?
Bütün bunları nereden mi biliyorum?
Comment je sais tout ça?
- Bütün bunları nasıl atlatacağımızı düşünüyorum.
Comment on peut surmonter ça? J'aimerais savoir.
Aslında bütün bunlar onların tembelliğini anlatıyor.
Tellement de mots différents pour décrire la simple paresse.
Bütün bunlar nasıl oldu?
Qui voudrait faire une telle chose? Commet s'est arrivé?
Sanki biri bütün bunları planlamış gibi.
Comme si c'était planifié. Attendez.
Bütün bunların en kötü tarafı ne biliyor musun?
Tu sais ce qu'il y a de pire dans tout ça?
Ben sadece bütün bunlar için kendimi üzgün hissediyorum.
Je me sens mal pour tout ça.
Pekala. Expedia'daki dört saatten sonra sanırım bütün bunları nasıl halledeceğimi buldum.
Après 3 heures sur Expedia,
Çocuklarının başının üstündeki çatıyı kaybedeceğim resmen. Sonra da burayıp satıp başka bir yere talınacağız ve Jabbar başka arkadaşlar edinmek zorunda kalacak ve bütün bunlar...
Je vais perdre le toit des mes enfants et nous allons devoir la vendre et déménager dans un autre quartier, et Jabbar devra se faire de nouveau amis et tout ça à cause de moi...
Bütün bunların ortasında onu Hogwarts'a götürmenin bir yolunu bulmalıyım.
En en plus de tout ça, Je dois trouver le moyen de l'emmener à Hogwarts.
Saçmalık bütün bunlar.
C'est un tas de mensonges.
Pardon, bütün bunları söylemek istememiştim.
Désolée. Je n'ai pas eu l'intention de divulger tout ce que je viens de dire.
Bütün bunların o olayla bir bağlantısı var.
Ça doit forcément avoir un lien.
Bütün bunların kurbanın vurulmasıyla alakası ne?
Comment notre victime de la fusillade est liée à tout ça?
Bütün bunlar para için miydi?
Tout ça c'était juste pour de l'argent?
Bütün bunları hissettiğinden haberim yoktu.
Je n'avais pas idée de tous ces sentiments en toi, Écoutes.
Bütün bunların hepsi gösteri miydi yani?
Ce n'était que du cinéma?
Bütün bunlar bittiğinde, elimde bir şey olmadığına ikna olduğunda ne olacak?
Quand tout ça sera terminé, quand tu seras convaincu que je n'ai plus rien à offrir, que va-t-il se passer?
Çünkü bütün bunlar bittiğinde beni öldürmek zorunda olduğunu biliyorsun, değil mi?
Car tu sais que quand ce sera fini, tu devras me tuer, n'est-ce pas?
Morozov'a milyonlar kazandırdım ve bütün bunları planlayan o mu?
J'ai permis à Morozov de s'enrichir, et il a tout manigancé?
- Bütün bunlar sadece bir taksi çalmak için mi?
Regarde ça. Tout ça pour voler un taxi?
Bütün bunlar bu adamın taksicilik yapmaya yeni başladığının göstergesi.
Tout suggère qu'il n'était plus un chauffeur de taxi depuis longtemps.
Bütün bunları bir kadın mı yapmış?
C'est une femme qui a fait tout ça?
Bütün bunlar tecavüz mağdurlarında görülen davranış bozuklukları.
Ce sont des aspects communs des effets secondaires de comportements dû à un viol.
Size bütün bunları yaşattığım için özür dilerim.
Je suis vraiment désolée de vous faire subir ça.
Bütün bunlar da nesi?
C'est quoi tout ça?
Bana sadece kanseri yenmesinin onun gözünü açtığını ve bütün bunlar bittikten sonra bana anlatacağı bir şey olduğunu söyledi.
Il a juste dit que le cancer l'avait vraiment réveillé Et que, euh, après tout, c'était fini Il y avait des des choses qu'il voulait me dire
- Geç bunları. Bütün deliklerine bir tüp ya da çubuk sokuşturmazlarsa ben de ne olayım.
- Crois moi, il y aura une sorte de tube ou une merde enfoncé dans chacun de tes orifices, ou je m'appelle pas Sally.
Bütün gece bunları inceledik.
On a cherché toute la nuit.
Bu nedenle bütün bu duyguları aşmalısın, sen bunların üstündesin.
Donc vous surmontez votre... sentiment que vous êtes au-dessus de tout ça.
İlk sezonlarda daha çok country, blues ve folk ağırlıklıydı. O bölgede, güneyde popüler olan şeylere yer veriyordu ama bunların bütün ülkede duyulmasını sağladı.
Les premières saisons, c'est plutôt strict, tu sais, country, blues et folk, des trucs populaires dans la... région et le sud, mais ça lui a donné une résonance nationale.
Bütün bunlar da ne böyle?
- ♪ Now it s forever ♪ C'est quoi tout ça?
Anlamanızın oldukça zor olduğunu biliyorum ama bütün bunlar aslında gerçek.
Mais non, après qu'on ai trouvé Cartman, J'ai mis le casque et...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]