English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ S ] / Silahları var

Silahları var traducir francés

898 traducción paralela
Taşınabilir makineli silahları var.
Des mitraillettes qu'on peut porter
Onların silahları var, bizim de var, Tanrı'nın çocuklarının da var...
Vous avez des armes. Nous avons des armes. Tout le monde a des armes...
Muharebe meydanında yürüyeceğiz, zira Tanrı'nın çocuklarının silahları var.
Nous entrons en guerre car tout le monde a des armes.
- Silahları var mı? - Metal çubuklar. Hassas teçhizatı parçalayabilirler.
Ce canon ne doit pas être détruit, tous les essais ont été réalisés!
Gangsterlerin ağır silahları var.
Bandits lourdement armés.
Shiloh amca, silahları var.
Oncle Shiloh! Ils ont des flingues!
Onların da mı otomatik silahları var? Ve aynı numarayı mı deneyecekler?
Vous croyez que ces gars ont des armes à répétition... et qu'ils vont faire la même chose?
Silahları var mı bilmiyoruz.
Nous ignorons s'ils sont armés.
O ateş etme meraklısı, tamam ama bu konuda sen ne yapacaksın? Onun yasal silahları var.
Il aime tuer, mais il a une arme officielle qui en donne le droit.
Ön ve arkada 3 inçlik silahları var.
Canons de 76 mm à l'avant et à l'arrière.
Bir sürü silahları var.
Mais il a beaucoup de fusils.
Bir orduya yetecek kadar silahları var.
avec un véritable arsenal
Larva silahları var mıydı?
- Avec une larve tueuse?
- Silahları var.
- Ils ont des armes.
Burayla Hankow arasında silahları var.
Ils ont des canons jusqu'à Hankow.
Bir yığın silahları var.
Ils sont lourdement armés.
Elimizdekilerden çok daha ağır silahları var, Jack.
C'est plus lourd que ce qu'on a, Jack.
Dışarıda Rico'yu arıyorlar, yanlarında silahları da var.
Ils sont après Rico et ils ont des tripes!
- O silahlar için bolca cephane var mı?
On a des munitions?
Kendinizin büyük olduğunu izlenimine kapılıyorsunuz çünkü elinizde şu silahlar var..... çünkü onları nasıl doldurup tetiği nasıl çekeceğinizi biliyorsunuz.
Vous avez la grosse tête parce que vous êtes armés... parce que vous pouvez appuyer sur la gâchette.
Silahlarımız olsa bile kadınları vurmaktan hoşlanmama gibi tuhaf bir nefretim var.
Et quand bien même... Je répugne à tirer sur des femmes.
Ne var ki bu silahlar 20. yüzyıl cinayetlerinin gerektirdiği gizliliğe uygun değillerdi.
... Mais pas la discrétion requise pour l'homicide au 20ème siècle.
Silahları ve bindikleri atlar var.
Non, ils ont des fusils et des chevaux.
Silahların, öldürme amacı dışında onu cezbeden başka bir yönü var.
Ce n'est pas pour ça qu'il est attiré par les armes.
Silahlarımız var efendim. Savaşamaz mıyız?
On a des armes, on peut s'échapper.
Bakın, Baron Gruda buraya gelmeden önce silahları ve sarayı ele geçirmemiz gerek. Ve bakın, bizim silahlardan daha fazlasına ihtiyacımız var.
Il faut prendre le palais avant l'arrivée du Baron.
Hala birkaç İtalyan aracı var. Silahları üzerinde geride bırakılmış.
Si on s'en empare et qu'on traverse par le cantonnement italien, on se retrouve sur l'autoroute.
Hiçbir zaman bu kadar güçlü olmamıştık. Cesur askerlerimiz ve Romalılardan daha iyi silahlarımız var.
Nous n'avons jamais été aussi forts, nos soldats sont plus courageux et nos armes, meilleures.
Çavuş, Birinci Dünya Savaşı'ndan kalma ufak silahlarımız da var.
Nous avons aussi des armes de la premiêre guerre.
Nerede yaşıyorlar, taşlar nerede, ne kadar içiyorlar gibi. Köpekleri, silahları, hizmetçileri, sigortaları var mı gibi.
A quelle heure ils se couchent... s'ils aiment boire... s'ils ont des chiens, s'ils sont assurés...?
- Alev silahlarımız var.
Prenons un lance-flammes.
Silahlarınızı atmak için beş saniyeniz var. Bir.
Je vous donne cinq secondes pour défaire vos ceinturons.
İtirazın mı var? Hayır, silahlarınızı bırakırsanız sorun yok.
Non, dès que vous aurez remis vos armes.
Ama yeterli yer yok, silahlar ve mühimmat için tek yer var.
Mais y a de la place que pour les munitions.
Bizim sayımız onlardan beş kat fazla. Silahlarımız var. Onlara silahla karşı koymalıyız.
Nous sommes 5 fois plus nombreux que les cow-boys.
Silahlarım var ve iş yapmak istiyorum.
J'ai des armes à vendre.
Orada nükleer silahlar var.
Il y a des armes nucléaires à bord!
ormanlı dağlara varıyor silahları alıp kendisini hazırlıyor, yeni mücadeleye, ebedi mücadeleye alışıyor.
arrive au maquis, dans la montagne, et là, il s'arme, se prépare, il s'initie à la nouvelle à l'éternelle lutte,
Çok silah var! Güzel silahlar
Beaucoup d'armes.
Kesin olan bir şey var silahlar ve el bombaları arabada kalacak.
Une chose est sûre... l'arme, les fumigènes, ça doit rester dans la voiture.
Ne silahları, ne de cephaneleri var.
ils n'ont ni armes ni munitions.
Bizim silahlarımız daha iyi, ama onların sayısız kurşunu var.
Les nôtres sont meilleurs mais eux ont autant de munitions qu'ils veulent.
Silahlarının çok üstün olduğu belli. ve bir görülmezlik perdeleri de var.
Il est évident que leurs armes sont supérieures aux nôtres et qu'ils disposent d'un écran les rendant invisibles.
Silahlarımı alma hakkım var.
J'ai le droit d'être armé.
Silahlarımız var.
On a des armes.
Bu, uzay gemin ve silahların var demektir.
Vous devez donc avoir un vaisseau et des armes.
Bizim de silahlarımız var.
On a des armes!
Silahlar tam hazır ve ideoloji de var, ve vatanperverlik çığırtkanlığı da var.
Avec des armes, une idéologie et des battements de tambour patriotiques?
Silahlarım var.
J'ai des armes.
Adamlarımız var. Silahları hızlı, ama beyinleri yavaş.
Nous avons des hommes très habiles à la gâchette... mais de vrais cervelles d'oiseaux.
Ama sizin yüzlerce askeriniz ve modern silahlar ve ekipmanınız var.
De votre côté, vous disposez de milliers de soldats, d'armes modernes et de matériel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]