Zamanım var traducir portugués
4,238 traducción paralela
- Ne kadar zamanım var?
- Quanto tempo tenho?
Sadece tek bir görevi başarmak için ebediyen zamanım var.
Tenho a eternidade para realizar uma simples tarefa :
Ne kadar da şanslıyım, bunu öğrenmek için oldukça az zamanım var. Ben de bu arada senden intikam almanın bir yolunu bulacağım.
Por sorte, tenho algum tempo antes de descobrir e, entretanto, encontrarei uma forma de te fazer pagar por isso.
Ne kadar zamanım var? Birkaç gün.
- Sabes quanto tempo me resta?
Ne kadar zamanım var?
Quanto tempo ainda me resta?
Ama hâlâ biraz zamanım var ve sanırım bazı şeyleri farklı görüyorum.
Mas ainda tenho uns dias para tirar. E estou a ver as coisas de um modo diferente.
Teknik olarak benim davam değil ama iyi tarafından bakınca çok zamanım var.
Tecnicamente, não é bem o meu caso, mas, pelo lado positivo, tenho todo o tempo do mundo.
Ne için zamanım var?
Tempo para quê?
Biraz zamanın var mı?
Tem um momento?
Bunu düzeltmemiz için ne kadar zamanımız var?
Quanto tempo temos para consertar isto?
Yeğenimin ne zaman buradan çıkarılacağını söylemek isteyen biri var mı?
Alguém pode dizer-me quando vão tirar a minha sobrinha daqui?
Elimizde olmayan tek şey zaman. O yüzden ikinize de ihtiyacım var.
A única coisa que não temos é tempo, por isso preciso de vocês os dois.
Başladığım zaman, daha fazla boruya ihtiyaç vardı, çünkü hiçbir zaman yeterli olmadı, bu yüzden benim burada üç tane borulu orgum var, artı bir elektronik org, klavye için kullandığım.
Depois de começar, precisei de mais tubos, pois nunca são suficientes. Tenho aqui três órgãos de tubos e ainda um órgão eletrônico, que uso como teclado.
Ve evet, ona karşı hislerim var ve her zaman hayatımın bir parçası olacak.
Sim, tenho sentimentos por ele.
- Bir dakika zamanın var mı, Ellen?
- Ellen, tens um minuto?
O zaman burada olanınız var mı?
Algum de vocês esteve com ele?
- Yani zamanımız var.
- Temos tempo.
O zaman iyi ki benim bir planım var.
Então, ainda bem pois eu tenho um!
Bir toplantım daha var ama zaman ayırdığın için sağ ol.
Tenho outra reunião, mas obrigado pelo seu tempo.
Benim önemsediğim tek bir şey var, ihtiyacım olan bir şey var ve zaman tükeniyor.
Há algo que preciso e o tempo está a acabar.
Verilen tarifin üzerinden araştırmaya başlayalım o zaman. Madsen'in bilgisayarında "Üçlünün Annesi" ile ilgili bir şey var mı?
Não há elementos novos no computador do Madsen sobre a "Mãe de Três"?
En azından mazeretini araştırmak için zamanımız var.
Ao menos temos tempo para comprovar o álibi dele.
Kısıtlı bir zamanımız var, öfke nöbetiyle vakit kaybetmeyelim.
Estamos quase sem tempo aqui, então vamos parar com essa fúria.
Bu olayı atlatmanının ne kadar zaman aldığına dair bir fikrin var mı?
Fazes ideia de quanto tempo levei para superar isto?
Bu işin arkasında olan adamın zamanında parmaklarımın arasından kaçırdığım kişi olması ihtimali var.
É possível... que o homem por detrás disto... seja alguém que já... fugiu entre os meus dedos.
Daha gerçekleşmedi o zaman. Aman tanrım, hala zamanımız var!
Isso não aconteceu ainda, ainda há tempo.
Yani tamam, gençken avlanmışlığımız var. Ama hiçbir zaman Bauerschwein avlamadık.
Sim, claro, caçámos um pouco em miúdos, mas nunca Bauerschweins.
Ben yapamam. Zamanım yok. Meredith'le beraber sürekli çocuklarla ilgileniyoruz ve onun da zamana ihtiyacı var.
Não tenho tempo, a Meredith e eu estamos ocupados, as crianças.
Karardan önce ne kadar zamanımız var?
Quanto tempo até ao veredito?
İstediğin kadar zamanın var ama sanırım ben biliyorum.
Tens todo o tempo, mas acho que já sei.
Zaman ihtiyacım var.
- É isso que quero perguntar-lhe.
Zamanın var mı?
Tens um minuto?
Benim adım da hatta var, sorun ne o zaman?
O meu nome também está na conta, então, qual é o problema?
Dünya üzerinde çarşamba günü sabahın 11'inden daha iyi bir zaman var mı?
Há uma altura melhor no mundo que as 11 : 00 da manhã numa quarta-feira?
Bak, tamamen dolu bir programım var ve amircilik oynamak içinde zamanımda yok.
Tenho uma agenda cheia, e não tenho tempo de para fazer de director de escola.
Sanders'ın zaman çizelgesine ihtiyacımız var.
Temos de terminar o cronograma do Sanders.
Sadece bana biraz zaman tanımanıza ihtiyacım var.
Só preciso que me dês mais tempo.
O zaman, sanırım hâlâ üç dilek hakkınız var.
Então, acho que ainda tem três desejos.
O zaman, kim varım diyor?
Quem concorda?
Köyü boşaltmak için yeteri kadar zamanımız var mı?
Tempo suficiente para evacuar?
Gezginlerden kaçabilirdim elbet ama yine de kaçamayacağım bir düşman var, zaman.
É claro que posso fugir dos Viajantes, mas há um inimigo do qual não posso fugir, o tempo.
Bedenim bozuluyor. Ve asla kaçamayacağım bir düşmanım var, zaman.
O meu corpo está a morrer e há um inimigo do qual não posso fugir, o tempo.
Uzun zaman önce bir kenara kaldırdığım şeyler var.
Há coisas que recalquei há muito tempo.
Arabama gitmek için zaman var mı?
Tenho tempo de ir ao carro?
Ne zaman ölmüş olabileceğine dair iz var mı?
Sabe-se quando morreu?
Hala peşine düşebileceğim bazı ipuçları var ama yeterli zamanım yok.
Preciso de pesquisar mais um pouco, mas ainda não tive tempo de fazer tudo.
O zaman idealizmini alkışlarım ve tutunabildiğin kadar ahlaki değerlerine tutun derim. Fakat eğer ayağın kayıyormuş gibi hissedersen, sadece bil ki düşebileceğin bir yerin var...
- Então, aplaudo o teu idealismo e digo-te para te manteres fiel aos teus princípios, enquanto puderes, mas... se... deres por ti a vacilar... fica a saber que este é o local onde podes "cair" em tentação,
- Josie'nin kampanyasın için çok fazla zamanımız var.
Temos a campanha da Josie.
Lanet olası işini her zaman övündüğün, beni duyarsızca sıktığın, monoton olarak kirli işleri nasıl yaptığın, bana nasıl arka çıktığın gibi yapmana ihtiyacım var.
Preciso que faças o teu maldito trabalho. Como te gabas sempre e insistes em dizer, que não percebo como fazes o trabalho sujo, e como me defendes.
Ne kadar zamanımız var?
Quanto tempo temos?
O zaman kimin kalbine ihtiyacımız var?
Bem, então que coração precisas? Quem amas?
var mısın yok musun 30
vardık 38
varsa 36
varenka 16
varşova 132
var tabii 24
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
vardık 38
varsa 36
varenka 16
varşova 132
var tabii 24
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varvara vasilyevna 23
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanım olmadı 22
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanı gelince 71
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanım olmadı 22
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanı gelince 71
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43