Exceptional traduction Turc
1,175 traduction parallèle
This one's exceptional.
Ama bu sıradışıydı.
Even if she's exceptional, it's high.
Sıradışı bir kadın için bile yüksek.
But the story of a five-minute event... could be stretched a thousand times... if those five minutes were filled with exceptional awareness.
Ama bes-dakikalik bir olayin hikayesi... binlerce dakika da surebilir... eger ki o bes-dakika olaganustu bir bilincle doldurulursa.
KITT was an exceptional car for his time, no question about it.
Sorgusuz sualsiz, KITT kendi zamanında olağanüstü bir otomobildi.
"Celia has exceptional breasts."
"Celia'nın muhteşem göğüsleri vardır."
I now have my exceptional youth again!
Olağanüstü gençliğime yeniden kavuştum!
Exceptional.
Olağanüstü.
A lot of exceptional writers contribute to Playboy.
Bu dergiyi metheden birçok kalburüstü yazar var.
I can infer from that directive that you do not intend to share all this exceptional technology with us.
Bu emirden, sahip olduğunuz tüm bu olağanüstü teknolojiyi bizimle paylaşmaya niyetli olmadığınızı çıkarıyorum.
Even if I think that this time the girl... is truly exceptional.
Bu defa kızın... olağanüstü olduğunu bilsem de.
I think you're an exceptional lawyer.
Bence sen sıradışı bir avukatsın.
Dawson received two marks of exceptional... but on this most recent report of June 9 he received a rating of below average.
Dawson iki tane fevkalade not aldı ama bu yıl 9 Haziran'a ait olan en son raporda ortalamanın altında bir not aldı.
I only award that to a woman of exceptional beauty.
Ben onu olağan dışı güzelliklere saklıyorum.
All the Schlegels are exceptional.
Tüm Schlegel'lar olağanüstüdür.
- Under exceptional circumstances.
- Sıradışı durumlarda.
Your son is exceptional.
Oğlun.... inanılmaz, Turnuvada favori olabilir!
The young will inherit an exceptional country.
Ve bununla gurur duyuyorum! Gençliğe muhteşem bir ülke miras bırakacağız.
Very exclusive. A kid has to be extra special to get in, gifted, exceptional.
Çocukların buraya girebilmeleri için ekstra mükemmel ve hünerli olmaları gerekiyor.
You were probably an exceptional boy.
Herhalde sıradışı bir çocuktunuz.
We are stalking an exceptional opponent.
Ender bulunan cinsten bir avımız var.
For a very exceptional situation?
Çok istisnai bir durum için?
Life is a very exceptional situation.
Hayat zaten istisnai bir durumdur.
What makes it exceptional... Is that kandinsky painted on either side of the canvas in two different styles :
Onu sıra dışı yapansa Kandinsky'nin, tuvalin iki tarafını da çok farklı tekniklerle boyaması.
- Well... tell your wife that she has exceptional taste.
Karınıza söyleyin, ağzının tadını biliyormuş.
Well, you are an exceptional woman, see.
Gördün mü bak? Sen eşsiz bir kadınsın.
"For exceptional valour during the evacuation of Nervala IV."
"Nervala IV'ün tahliyesinde gösterdiği sıra dışı kahramanlığından ötürü."
She has exceptional strength for her size so consider her armed and dangerous.
Bedenine göre çok güçlü yani onu silahlı ve tehlikeli sınıfına koyabiliriz.
Well, those were exceptional circumstances.
İstisnai şartlar vardı.
They say your voice is exceptional.
Sesinizin apayrı olduğunu söylüyorlar.
Well, the artifacts are clearly exceptional, but only after a much more detailed analysis...
Aaa, eserler açıkça sıradışı, ama daha ayrıntılı incelemelerden sonra...
An exceptional one at that, from what I hear.
Çok iyi nişancı olduğunu da duydum.
Private Second Class Bartolo, Pierre of the 34th infantry, was an exceptional soldier.
34. piyade sınıfından İkinci Sınıf Er Bartolo, Pierre özel bir askerdi.
But they're exceptional beings.
Ama X-Men, çok özel yaratıklar.
And the luck I owe exceptional man, Tarzan.
Ve bunu, senin gibi olağanüstü bir adamı tanımama borçluyum Tarzan.
Well, that is an exceptional report, fellas.
Bu istisnai bir bilgi, arkadaşlar.
Tonight we have with us a guest who is exceptional.
Bu gece çok farklı bir konuğumuz olacak.
- Go away outside. I have something truly exceptional.
Size mükemmel bir kadın getirdim efendim.
I've never been exceptional.
Asla istisnai olmadım.
They know we're onto something. We're getting resources and I'm approached daily by exceptional doctors about joining us.
Doğru yolda gittiğimizin farkındalar ve her gün mükemmel doktorlar bize katılmak istediklerini söylüyor.
It's exceptional.
Katılmak zorundayım.
It's not exceptional.
Zorunda değilsin.
With that, that exceptional piece of work.
Bununla birlikte, o çok müstesna bir işti doğrusu.
" We have been informed of your exceptional talent
" sizin müstesna yeteneğinizi görmüş olduk
Okay. I'll show you some exceptional shamans.
Tamam sana Şamanların olağan dışılıklarını göstereceğim.
Your Majesty's humor, as always, is quite exceptional.
Majestelerinin espri anlayışı her zamanki gibi harikulade.
Your timing, as always, is quite exceptional.
Zamanlaman, her zamanki gibi kusursuz.
- Ooh, your powers of deduction are exceptional.
- Sonuca varışın eşsiz.
Joel Bronstein. He's an exceptional candidate.
Olağanüstü bir adaydır kendisi.
- You're an exceptional cook, Carmelita.
- Olağanüstü bir aşçısın, Carmelita.
That is an exceptional woman.
Bu kadın müthiş.
I told him that was exceptional.
Teşekkür ederim.
except 945
except me 168
except you 292
except for you 175
except one 86
except for us 19
except for me 72
except for her 17
except for 89
except for him 16
except me 168
except you 292
except for you 175
except one 86
except for us 19
except for me 72
except for her 17
except for 89
except for him 16