English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / It will not

It will not traduction Turc

7,360 traduction parallèle
It arranged for tomorrow morning. It will not happen, unless we get two men.
Yarın sabahki takas iki adamı da almazsak gerçekleşmeyecek.
Though, God willing, it will not come to that.
Kısmetse, iş o raddeye gelmeyecek.
And it will not stop.
Ve asla durmayacak.
So it will not take as much energy to reintegrate her into this reality. Okay.
Onu bu gerçekliğe geri getirmek için çok enerji gerekmeyecek.
You are bound to our ways by your biology and it will not be denied.
Bizim yöntemlerimize reddedilemez biçimde biyolojik olarak bağlısın.
But maybe it will not help.
Ama muhtemelen yardımcı olmayacaktır.
And if YOU deliver it... I will not pay a penny. Got it?
Eğer sen getirirsen, tek kuruş ödemeyeceğim, anladın mı?
It will not open easily.
Kolayca açılmaz.
Tom, if you look me in the eye. And, tell me we do not have grounds, for an appeal, I will drop it right now.
Tom, gözlerime bakıp temyiz için elimizde yeterli sebep olmadığını söylersen anında bırakırım.
Maybe we will find a description of the car. I do not think It is very likely.
Pek ihtimal vermiyorum ama belki aracın tarifini öğrenebiliriz.
You will say if it were true. If it were not true.
Doğru olsa da olmasa da.
We will not be part of it.
Bunun bir parçası olmayacağız.
Now Vogel is saying that the East Germans will not do it.
Fakat şimdi de Vogel Doğu Almanya'nın kabul etmeyeceğini söyledi.
No. The East Germans will not do it.
Hayır, Almanlar razı olmuyor.
Someone's compression will save the world from data-geddon, and it sure as hell better be Nucleus and not goddamn Pied Piper!
Birinin sıkıştırma programı veri kıyametini engelleyecek. Ve bunun Pied Pieper değil de Nucleus olduğundan emin olsanız iyi olur.
I was not anticipating this, but I think it will be workable from our end.
Böyle bir şey tahmin etmiyordum ama bizim açımızdan uygun görünüyor.
They will not allow it.
İzin vermeyecekler.
Will you not consider it, my child, for the sake of Paris?
Çocuğum, bunu Paris uğruna düşünmeyecek misin?
And it will reestablish beyond any shadow of a doubt that the rule of law lives in Carolina, that the men and women of this place will not shrink from you, from any of you, from any like you,
"Hiçbir şüpheye mahal bırakılmadan düzen yeniden kurulacak." "Carolina'daki yaşayan hukukun buyruğunda." "Buranın beyleri ve hanımları sizden korkmayacak, hiçbirinizden."
But even if you listen to the words of your editor, it does not guarantee that the work will sell.
Hem editörünün dediğini yapsan bile, satacağının bir garantisi yok.
Honestly, I still do not know what your style of manga is, but what will make it a big hit is what I don't know more.
Doğrusu, ben de henüz tarzınızı bilmiyorum ama bunu nasıl olup da bir hit haline getireceğimiz, asıl bilmediğim mesele.
Because the minute we do, everyone will say ~ it's because you and the wife are friends. ~ We're not.
- Çünkü bunu yaptığımız an herkes karısıysa arkadaş olduğunu söyleyecek.
I-I will definitely not let it.
Kesinlikle izin vermeyeceğim.
I do not know what the end of it will be!
Bunun sonu nereye varacak hiç bilemiyorum!
It is my most fervent hope that there will not be.
Olmamasını şiddetle umut ediyorum.
I do not know how it will end with you and Norrell, but I tell you what I'll do.
Norrell'le aranızdakiler nasıl sona erecek bilmiyorum ama ne yapacağımı söyleyeyim.
We will not allow it.
Müsaade etmeyeceğiz.
And you will not be around to see it.
Sen bunu göremeyeceksin.
I will live the rest of my life either human or wolf, but I will not live it apart from you.
Hayatımın geri kalanını insan veya kurt olarak yaşayabilirim. Ancak senden ayrı yaşayamam.
- You will not need it.
- Ona gerek olmayacak.
Let this language not become easy in your mouth or soon, it will no longer be your mouth, but his and it will tell only lies.
Bu dilin, ağzından kolayca çıkmasına izin verme... yoksa çok geçmeden o ağız senin değil, onun olur. Ve sadece yalan söyler.
Someday, you guys will be, too, believe it or not.
Bir gün siz de olacaksınız merak etmeyin.
We will probably never be rich... and we'll most likely live in a place that's not that big, but we'll work hard and we'll love each other and... we'll find so much happiness that we won't even know what to do with it.
Muhtemelen asla zengin olmayacağız ve muhtemelen fazla büyük olmayan bir evde yaşayacağız ama iyice çabalayacağız ve birbirimizi seveceğiz o kadar çok mutlu olacağız ki onunla ne yapacağımızı bile bilmeyeceğiz.
Not to brag, but if you make it in, you will feel things about corn you have never felt before.
Hava atmak gibi olmasın ama kazanırsanız mısırla ilgili daha önce hiç hissetmediğiniz şeyler hissedeceksiniz.
I told you it was not a mobile service, Will.
Sana mobil hizmeti olmadığımı söyledim Will.
Not yet, but I will keep an eye out for it.
- Henüz gelmedi ama senin için dikkat ederim.
A guy who thinks he can make it big alone will not go the distance
Bir insan tek başına ne kadar uzağa gidebilir mi?
Now, if you save us the trouble of searching for them, I will personally see to it that you are not punished.
Şimdi, eğer bizi buraları arama zahmetine sokmazsanız ceza almamanız konusuyla bire bir ben ilgilenirim.
It would really help me to know if you're going to bid for it or not, because, if you are, I will need to find another piece of land.
Teklif verip vermeyeceğinizi bilmek işime yarar. - Çünkü verecekseniz, başka arazi bulmak zorundayım.
I will not make it.
Ben artık bunu olmaz.
Not only will she kill it at the trials, she'll kill it in Toronto.
Sadece denemelerde değil, Toronto'da feci başarılı olacak.
I'm not doing it. Will you just listen?
Beni dinler misin?
I will not have it.
Ben gitmeyeceğim.
I will not have it!
Gitmeyeceğim!
My mother will not see it as such.
Fakat annem öyle düşünmüyor.
This is my life's work, and I will not let them ruin it.
Bu benim hayatımın işi, ve batırmalarına izin vermeyeceğim.
He'd gone soft in his old age, but not so soft that he wouldn't have kicked me out of the business and written me out of his will like that for having done it.
Yaşlılık onu yumuşatmıştı ama bunları yaptığım için beni işten atmasına ve mirasından men etmesine engel olacak kadar yumuşatmamıştı.
If the British will not give up swaraj, we will have to take it from force.
İngilizler yönetimden vazgeçmezlerse zor kullanarak almak zorunda kalacağız.
We will promise not to touch it, if you promise to keep quiet.
Birbirimize bıçağa dokunmayacağımız için söz verelim... tabi sen sessiz kalırsan.
This is all His will, it's not mine.
Bunların hepsi O'nun isteği ; benim değil.
It's all very disruptive, not to mention it will cost a fortune in materials and manpower.
Bir sürü şey aksayacak. Malzeme ve işgücü kayıplarını söylemiyorum bile.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]