English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Like her mother

Like her mother traduction Turc

903 traduction parallèle
She'll be like her mother.
Annesi gibi olacak.
She turned out like her mother.
Tıpkı annesi gibi çıktı.
She turned out to be just like her mother.
Tıpkı anası gibi çıktı.
" Ayako - headstrong like her mother.
" Ayako - annesi gibi inatçı.
Looks just like her mother.
Tıpkı annesine benziyor.
Just like her mother. No faith.
Tıpkı annesi gibi, güveni yok.
You don't think there's any chance of Gwendolen becoming... like her mother in about 150 years, do you, Algy?
Gwendolen'in 150 yıl içinde annesi gibi olması ihtimali yoktur sence, değil mi?
Like her mother was.
Rahmetli annesi gibi.
She's, uh, delicate, but in other ways she's smart, like her mother before her.
Hassastır ama diğer yandan da zekidir, tıpkı annesi gibi.
She looks very much like her mother.
Aynı annesi gibi gözüküyor.
She looks more like her mother every day.
Her geçen gün annesine daha da çok benziyor.
And while I was still being flabbergasted I was informed by my daughter, a very determined young woman much like her mother, that the marriage was on no matter what her mother and I might feel about it.
Böyle afallamış bir durumdayken kızım bana, kendisi çok kararlı bir genç kızdır aynı annesi gibi, bana annesi ve ben ne dersek diyelim, evleneceğini söyledi.
And every time you look up, there she is, sort of guarding over you, like a mother minding her young.
Ne zaman kafanı yukarı kaldırsan, evladını koruyan anne gibi oradan sana bakar.
I'd like to telephone my mother and wish her a merry Christmas.
Annemi arayıp Noel'ini kutlamak istiyorum.
My mother isn't like her.
Annemin onunla alakası bile yok.
I've always felt like a mother to Klara.
Klara'ya karşı her zaman bir anne gibi hissettim.
Mother says it always seems like the doctor will never come.
Annem, "Her zaman doktor hiç gelmeyecekmiş gibi gelir" der.
Also a small daughter. Nice wife, and a mother-in-law that loves me like her own son.
İyi bir eş ve beni kendi çocuğuymuş gibi seven bir kaynanam var.
Nicholas, you know, you're getting more like your mother every day.
Nicholas, her geçen gün annene daha çok benziyorsun.
Her life was always tarnished by her mother's guilt, like a sort of curse.
Kendisi annesinin suçu yüzünden, bir çeşit lanet gibi, her zaman iftiraya uğradı.
Berating me like a mother who boxes her child's ears after snatching it from under a tram.
Çocuğuna saklandığı yerden çıkardıktan sonra tokatı patlatan bir anne gibi haşladın.
But if I'm your bodyguard, I'll watch you like a mother watches her baby.
Seni bir annenin bebeğini kolladığı gibi kollarım.
You don't like Edwin's mother, and you hate her broach.
Edwin'in annesini sevmiyorsun, ve broşundan da nefret ediyorsun.
Guided Paradine's every step like a mother hen.
Paradine'in her adımına rehberlik ederdi. Anne tavuk gibi.
But my mother got married soon afterwards... and somehow I always felt she didn't like me because I reminded her of Father.
Ama annem kısa süre sonra evlendi. Ona babamı hatırlattığım için hep beni sevmediğini hissettim.
She has to offer you her milk like a mother
O da anne misali size sütünü sunmalı.
For example, if my mother - who's quite old now - had let someone hug her when she was young in the sunshine, on the riverbank like this instead of tormenting herself by thinking what my life would be like as an adult today maybe she'd be less sad
Mesela eğer annem, şu anda çok yaşlı olan annem gençken birinin kendisine sarılmasına izin vermiş olsaydı güneşin altında, böyle nehir kenarında benim hayatımın büyüyünce nasıl olacağını kafasına takarak kendine eziyet etmeseydi bugün belki daha az üzgün olurdu.
Your mother, Marie, used to dance for me on evenings like these when it was quiet and still and the room was moonlit.
Annen, Marie, eskiden akşamları benim için dans ederdi her yer sessizleşmişken ve odaya hala ay ışığı doluyorken.
I feel like a mother who's marrying off her daughter.
Kızını evlendiren bir anne gibi hissediyorum.
Your mother may be ill, but everything's running like clockwork
Annen belki hasta ama, her şey saat gibi tıkırında.
Because I'm like my mother... and you never forgave yourself for having loved her.
Çünkü anneme benziyorum. Onu sevdiğin için kendini hiç affetmedin.
Was her mother like her?
Annesi de onun gibi miydi?
My mother don't like her.
Annem ondan hoşlanmadı.
Thought she was like any little girl that stayed home and minded her mother... and didn't go traipsing all over town with important appointments.
Onun kasabada randevudan randevuya koşan biri değil evde oturup annesinin sözünü dinleyen minik bir kız olduğunu düşünmüştüm.
Oh, mother, don't make it sound like that!
Öyle söyleme. Her şeyi öğrenmek gerek.
Is it the mother that's in every girl that sells her on taking on a sot like you?
Ayyaşın tekiyle evlenip annelik duygusunu tatmak mı?
Chona may be a street walker like us but she's better than her mother!
Evet, belki Chona, bizim gibi bir sokak kadını olabilir fakat o annesinden daha iyidir!
I wrote Mother last week and told her you were riding like Audie Murphy.
Geçen hafta anneme senin Audie Murphy gibi ata bindiğini yazdım.
Annie's always been more like a real mother.
Annie her zaman gerçek annemden daha fazla annem oldu.
Haven ´ t I always been like a mother to you?
Senin için her zaman bir anne gibi olmadım mı?
Mother always used to say I look like you.
Annem her zaman size benzediğimi söylerdi.
Your mother is a great woman, and we must respect her but she reasons like women do.
Annen mükemmel bir kadın, ve ona saygı duymalıyız... ama bir kadın gibi düşünüyor.
Like every child, you needed your mother's caresses the warmth of her body.
Her çocuk gibi senin de annenin kucaklamalarına vücudunun sıcaklığına ihtiyacın vardı.
They die like flies from coronary thrombosis while their women sit under hair dryers eating chocolates and arranging for every second Tuesday to be some sort of Mother's Day.
Kadınların sonsuz isteklerini yerine getirmek için sinekler gibi ölmek zorundasınız. Ayrıca burada geçen her gün sanki anneler günü gibi.
I feel like the girl on her wedding night whose absent-minded husband goes home to his mother for dinner.
Kendimi gelinlik kız gibi hissediyorum. Aklı kıt kocası düğün gecesi annesine yemeğe giden bir gelin gibi.
You're her mother, and you're like a mother to me too.
Bak, Bahar'ın anası olduğun kadar benim de anamsın.
It was like a mother guarding her baby....
Bebeğini koruyan bir anne gibiydiler.
Her mother was like that.
Annesi de öyleydi.
Tell me why I should live like a pauper run down to mother's place every time I need money?
Neden her paraya ihtiyacı olduğunda annesinin evine koşan bir fukara gibi yaşayayım ki?
Like my mother, my lover, who couldn't stand my eyes on her anymore, and hanged herself with the rope.
Annem de, karım da,... artık gözlerime bakmaya tahammül edemeyip,... ve kendilerini iple astılar.
It were like this, ma'am. My mother, her not being a scripture-read woman made a mistake at my christening.
Annem çok iyi okuma yazma bilen bir kadın değildi efendim, vaftiz törenim sırasında bir hata yapmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]