The world is changing traduction Turc
116 traduction parallèle
The world is changing out there.
Dünya durmadan değişiyor.
When the world is changing it is natural to be on edge.
Dünya değişirken gergin olmak doğaldır.
The world is changing, Papa!
Dünya değişiyor, Baba!
- But the world is changing fast.
- Ama dünya hızla değişiyor.
The world is changing!
Dünya değişiyor!
The world is changing.
Dünya değişiyor.
I'll tell you something, my friends, the world is changing every day.
Size söylüyorum, dostlarım, dünya her gün değişiyor.
As you know, the times we live in, the world is changing fast.
Bildiğiniz gibi, yaşadığımız bu zamanda dünya hızla değişiyor.
- The world is changing.
- Dünya değişiyor.
I - I'm not sure I understand how the way the world is changing is actually going to change how we do business.
Dünyanın ne şekilde değiştiği işlerimizi yapma biçimimizi nasıl değiştirecek, anladığımdan emin değilim.
The world is changing, my friend.
Dünya değişiyor dostum.
The world is changing and we must change with it.
Çünkü.. dünya değişiyor ve.. biz de onunla birlikte değişmeliyiz.
Um, my husband, Tom, seems to think that I'm a little too obsessive about this... but, you know, the world is changing. And I want my kids to be able to take advantage of it in every way.
Kocam bu konuda saplantılı olduğumu düşünüyor, ama dünya değişiyor ve çocuklarımın her şeyden faydalanmalarını istiyorum.
You know, the world is changing little by little.
Bilirsiniz, dünya yavaş yavaş değişiyor.
THE WORLD IS CHANGING SO MUCH FASTER THAN WE ARE, LADIES AND GENTLEMEN.
Beyler bayanlar, dünya bizden çok daha hızlı bir şekilde değişiyor.
All around them, the world is changing and they - - simply don't want to deal with it.
Etraflarindaki dünya degismekte ve.. .. onlar bununla ilgilenmek istemiyorlar.
Well, the world is changing, Tony.
Dünya değişiyor, Tony.
The world is changing, Councilor.
Dünya değişiyor, Senatör.
The world is changing rapidly.
Dünya hızla değişiyor.
- Yes. But the world is changing.
Ama dünya değişiyor.
The world is changing under your feet, Giovanni.
Ayaklarının altındaki dünya değişiyor, Giovanni.
- The world is changing so fast.
- Dünya çabuk değişiyor.
Mama, the world is changing.
Anne, dünya değişiyor.
The world is changing in ways you cannot imagine, so let's have ourselves a little chat, shall we?
Dünya tahmin edemeyeceğiniz şekilde değişiyor. Biraz sohbet edelim, olur mu?
The world is changing, Bill.
Dünya değişiyor, Bill.
Face it, George, the world is changing, you got to change with it.
Gerçeklerle yüzleşmelisin George. Dünya değişiyor, sen de onunla birlikte değişmelisin.
The world is changing fast.
Dünya hızla değişiyor.
The whole world is changing out of all recognition.
Tüm hayat farkına varmaksızın değişiyor.
The world is changing.
Baylar, dünya sürekli bir değişim içinde.
The world is ever-changing, like our own solar system... and a corporation the size of yours has a duty to recognize that fact.
Dünya sürekli değişiyor, güneş sistemimiz gibi ve sizinki kadar büyük bir şirketin görevi bunu anlamak.
Everyone who has come out here to the Philippines seems to be going through something that is affecting them profoundly, changing their perspective about the world or themselves, while the same thing is happening to Willard in the course of the film.
Buraya, Filipinler'e çıkıp gelmiş olan herkes, kendilerini derinden etkileyen, dünyaya ve kendilerine olan bakış açılarını değiştirmelerine neden olan bir şeylere takılmış gibi görünüyor. Kaldı ki, filmin gidişatında aynı şey Willard'a da oluyor.
And sometimes, maybe not changing the world is a good thing.
Ve bazen, dünyayı değiştirmemek, belki de iyi bir şeydir.
Is the world changing too fast?
Dünya çok mu hızlı değişiyor?
So if these things really are changing people, is this, like, the end of the world?
Eğer bu şeyler insanları değiştiriyorlarsa, acaba dünyanın sonu mu geldi?
And also hip-hop is changing the world as we see it, if you to turn on your television every day.
Ayrıca, hip-hop'da gözle görülür bi şekilde dünyayı değiştiriyor, televizyonunuzu her gün açın ve demek istediğimi anlayacaksınız.
It is your choice, yevgeny- - a life of simple domesticitywith a woman who will never allow youto rise in the party ranks, or a lifeof changing the world.
Senin seçimin, yevgeny- - Partide yükselmene olanak vermitecek bi kadınla sade bi hayat mı, veya dünyayı değiştirecek bi hayat mı?
The world we know is changing fast, The walls are closing in
Biliyoruz ki dünya hızla değişiyor, Duvarlar kararıyor...
( BELL DINGING ) But the world around them is changing fast.
Ancak etraflarındaki dünya çok hızlı bir şekilde değişiyor.
Look, guys, the world is changing. We can't fight it, we have to change with it. I've been watching these movies and from the looks of it there's gonna be a lot of singing and dancing when we get to the high school.
Bakın, millet, dünya değişiyor buna karşı koyamayız, biz de onunla değişmek zorundayız Bu filmleri seyrettim ve gördüğüm kadarıyla liseye gittiğimizde bayağı bir şarkı ve dans olayı olacak ve siz bunları sallayıp saygı göreceğinizi sanıyorsanız bir kez daha düşünün Şu anda herkes Butters'ın sizden daha havalı olduğunu düşünüyor.
Then your part in changing the world is finished.
O zaman dünyayı değiştirmekte sana düşen rol biter.
And, you know, the best part of the journey is that the God of the universe sometimes allows us to play a part in changing the world.
Ve yolculuğun en iyi kısmı, evrenin Tanrı'sı bazen bize dünyayı bir parça değiştirme oyununda bize izin verir.
It is a reflection of the changing world in which the Norse people framed the myth, a world where paganism had eroded and Christ had risen.
Etrafı efsane tarafından kuşatılmış İskandinav dünyasındaki değişimin ve putperestliğin yok olarak İsa'nın yükselişinin bir yansımasıdır.
Yeah, okay. Is this about changing the world or making money?
Evet tamam da, amaç dünyayı değiştirmek mi para kazanmak mı?
When the whole world is shifting and changing, you've gotta hold on to your carrots.
Dilediğin her değişimi yapabilirsin yeter ki bu sebzeleri ve havucu bu yemeğe koy.
The outside world is changing
Dış dünya da değişiyor.
The book is changing the literary world and it is all thanks to Leopold Butters Stotch.
Kitap tam manasıyla edebiyat dünyasını değiştirmeye başladı ve bütün bunların arkasında Leapold Butters Stotch var.
Um... politics is about changing the world, one day at a time. Mm. It's the social worker.
Politika bir günde ve bir anda dünyanın değişmesidir.
The world is always changing.
Dünya sürekli değişiyor.
This is like the whole world is changing and we're just so tiny.
Sanki bütün dünya değişiyor ama biz içinde karıncalar gibiyiz.
This sea of shifting sand is the Namib Desert, the oldest desert in the world. And as the wind blows the sand off the top of the dunes, this landscape is constantly changing.
Bu değişken kum denizi Namib Çölü'dür yeryüzündeki en yaşlı çöl ve rüzgar kum tepelerinden kumları süpürdükçe, bu yeryüzü parçası sürekli değişiyor.
Cardigan man is the most exciting guy in the world? Uh-uh, girl. Cash is changing hands.
- Hırkalı adamımız dünyanın en heyecan verici adamı olmadığına göre kesin kıza para verdin.
the world is yours 18
the world has changed 35
the world 193
the walking dead 44
the who 68
the way i see it 340
the whole thing 282
the way you talk 19
the way of the future 27
the wall 69
the world has changed 35
the world 193
the walking dead 44
the who 68
the way i see it 340
the whole thing 282
the way you talk 19
the way of the future 27
the wall 69
the walls 37
the waitress 23
the wall street journal 16
the way i look at it 29
the war is over 139
the way i figure it 33
the way things are going 26
the whole nine yards 33
the wedding 120
the way 34
the waitress 23
the wall street journal 16
the way i look at it 29
the war is over 139
the way i figure it 33
the way things are going 26
the whole nine yards 33
the wedding 120
the way 34