The wedding traduction Turc
12,807 traduction parallèle
- Not till the wedding.
- Düğüne kadar olmaz.
Caroline. The wedding starts in an hour.
Düğün 1 saat içinde başlayacak.
Welcome, family and friends, on this magical evening to the wedding of Alaric Saltzman and Josette Laughlin.
Alaric Saltzman ve Josette Laughlin'in bu harika düğün akşamında bizleri yalnız bırakmayan tüm dostlara hoş geldin diyoruz.
Welcome to the wedding of Alaric Salzman and Josette Laughlin.
Alaric Salzman ve Josette Laughlin'in düğün törenine hoş geldiniz.
He was at the wedding.
Düğüne geldi.
Sorry to be indecorous, but you were both solidly unconscious when I pulled you from the wedding mayhem.
Bu uygunsuz durum için kusura bakmayın ama sizi düğün kargaşasından çekip alırken ikiniz de baygındınız.
I wanted to be here for the wedding.
düğünde burada olmak istiyordum.
What a shame the wedding will have to take place in the Hamptons.
Düğünün Hamptons'ta yapılacak olması ne kötü.
So if a Christian walks into the cake shop and orders a cake that says "God sends gays to hell," does the baker have to write that on the wedding cake even if she doesn't approve of it?
- O halde, eğer bir Hristiyan bir pastaneye girip üzerinde "Tanrı geyleri cehenneme yollar" yazan bir pasta sipariş ederse, pastacı bunu düğün pastasına yazmak zorunda mı?
But now prominent conservative activist Reese Dipple has agreed to fund the wedding planner's appeal.
Fakat şimdi ünlü muhafazakar aktivist Reese Dipple düğün organizatörünün temyizine para yatırmayı kabul etti.
The wedding planner? Yes.
- Düğün organizatörüne...?
Well, that's funny,'cause I don't seem to remember getting an invitation to the wedding.
- Aynen öyle. Gülüyorum çünkü düğününüze davetiye aldığımı hatırlamıyorum.
... I want to prepare my guest list... Im finished if I did not prepare that..... and Car preparation for the wedding..
Davet listesisini hazırlamaya. Ben hazırlıklara başlamasam bitiremem. Ve düğün için gelin arabası hazırlıkları.
How are preparations for the wedding coming along?
Düğün hazırlıkları nasıl gidiyor?
I know that well enough, but the wedding day is mine.
Bunun gayet farkındayım. Ama düğün benim istediğim gibi olacak.
- Oh, you mean the wedding?
- Düğünü mü kastediyorsun?
Let me pay for the wedding.
Bırak ta düğünün için para vereyim.
So once I deposit this, you'll let me pay for the wedding?
Şimdilik bunu veriyorum. Düğün masraflarını ben ödeyebilir miyim?
Oh, that is... I'm a bit concerned about the wedding.
Sadece... düğün konusunda biraz endişeliyim.
If you attend the wedding, that's enough for me.
Sizin düğüne katılmanız bile bana yeter.
But with the wedding tomorrow, I thought he had missed it.
Ama düğün yarın olunca yetişmeyecek sanmıştım.
I'm so sorry I missed the wedding but I'm delighted to be here tonight.
Düğünü kaçırdığım için üzgünüm ama bu gece burada olduğuma seviniyorum.
Well, usually, if they live close by, the mother of the bride is super hands-on with the wedding planning and...
... düğün planlayıcısıyla süper yakın çalışır ve... Annem öyle yapmadı.
So you bringing a date to the wedding?
Eee, düğüne biriyle mi geleceksin? Hayır, hayır...
They've undone the wedding.
Düğün geçersiz hale getirdiler.
Learn of the wedding And then have it undone?
Düğünü öğrendin ve herşeyi ortadan mı kaldırdın?
- See you at the wedding!
- Düğünde görüşürüz.
No way. money's on the one with the wedding ring whose husband is clearly over there in the corner
İmkansız. Bahisler evlilik yüzüğü olana ki kocası açıkça şu köşeden
Keynote in front of the board, that's quite the wedding gift.
Kurulun huzurunda konuşma yapmak, çok ilginç bir düğün hediyesi.
I'll see you at the wedding.
Düğünde görüşürüz.
I'll see you both at the wedding?
- Düğünde görüşürüz? - Görüşürüz.
So, after the wedding... how long you planning on staying?
Düğünden sonra... Ne kadar kalmayı düşünüyorsun?
I want to set a date for the wedding.
Düğün için tarih belirlemek istiyorum.
You must stop the wedding.
Düğünü durdurmalısın.
Jason murdered her so that the wedding might go ahead.
Jason da onu düğün iptal olmasın diye öldürdü.
"but first, hang out with the worst men " so that my brother can kidnap me on the day of your wedding. "
Ama önce biraz başkasıyla takıl ki kardeşim düğün gününde beni kaçırabilsin.
If you think I'm gonna let you... A ruiner... in here to see another ruiner on the day of Jo's wedding, you got another thing coming.
Jo'nun düğün gününde senin gibi birinin, onun gibi birini görmesine izin vereceğimi sanıyorsan kafayı yemişsin.
But this baker advertises to the public that she makes these wedding cakes, and she will sell these wedding cakes to anyone, just not gay people.
Ama bu pastacı, düğün pastası yaptığını insanlara ilan ediyor ve bu düğün pastalarını gey insanlar dışında herkese satacağını söylüyor.
The baker's refusing to sell a wedding cake to a gay couple for who they are.
Pastacı, gey çifte gey oldukları için pasta satmayı reddediyor.
Yes, you would arguably have a better case with a wedding planner because of the burden on her... her time commitment, her level of creativity, the list of her personal contacts.
Evet, düğün organizatörü ile daha iyi bir davanız olacağı tartışılır. Taşıyacağı sorumluluktan ötürü. Zaman taahhüdü, yaratıcılık seviyesi, kişisel bağlantı listesi.
Another salvo in the ongoing cultural dispute over same-sex marriage in America, this time involving a gay couple in Idaho who were turned down by a wedding planner.
Amerika'da eşcinsel evlilik üzerine devam eden tartışmada yeni bir gündem maddesi. Bu seferki, bir düğün organizatörü tarafından geri çevrilen Idaholu gey bir çift hakkında.
- We're having a mock trial here this afternoon with the real wedding planner.
- Bu öğleden sonra burada gerçek düğün organizatörüyle sahte bir duruşma düzenliyoruz.
I just don't want to be the one to plan their wedding.
Ben sadece onların düğününü organize eden kişi olmak istemiyorum.
We had to go all the way to Boise to find a wedding planner.
Bir düğün organizatörü bulmak için Boise'a kadar gitmek zorunda kaldık.
Wedding will be held in the Church.
Düğün kilisede düzenlenecek.
She didn't want the bother of a servant's wedding in the hall.
Salonda düzenlenecek bir hizmetkâr düğünüyle uğraşmak istemiyor.
Oh, we can't have that on the day before her wedding.
Düğün gününden önce böyle şey olmaz.
Claire, I saw a photograph of the two of you on your wedding day.
Claire, ikinizi düğün gününüzde bir fotoğrafta görmüştüm.
The Army, in an effort to spare military families any more heartache, will often replace sentimental items such as wedding rings from their records.
Ordu, asker ailelerinin daha fazla kederlenmemesi için genellikle kendi kayıtlarından onlara ait alyans gibi duygusal öğelerin yerini alacak eşyalar yaptırır.
Doing it with me every step of the way. Well, she is going to be there on your wedding day. And that is the most important thing of all.
Düğün gününde yanında olacak zaten ve bu her şeyden önemli.
The priest that performed your wedding Has been murdered.
Sizi evlendiren rahip de öldürüldü.
the wedding is off 19
the wedding's off 41
wedding 156
weddings 56
wedding jitters 17
wedding ring 25
the world is yours 18
the walking dead 44
the who 68
the way i see it 340
the wedding's off 41
wedding 156
weddings 56
wedding jitters 17
wedding ring 25
the world is yours 18
the walking dead 44
the who 68
the way i see it 340
the whole thing 282
the world is changing 33
the way you talk 19
the way of the future 27
the wall 69
the walls 37
the waitress 23
the world has changed 35
the wall street journal 16
the way i look at it 29
the world is changing 33
the way you talk 19
the way of the future 27
the wall 69
the walls 37
the waitress 23
the world has changed 35
the wall street journal 16
the way i look at it 29