English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / Your entire life

Your entire life traduction Turc

678 traduction parallèle
Have you ever made a sound financial decision in your entire life?
Tüm hayatında hiç mali bir karar verdin mi?
You spent your entire life buying anything you want.
İstediğiniz her şeye sahip olmuşsunuz.
From now on you must devote your entire life to me.
Bundan sonra tüm hayatını bana adamalısın.
You've never had an empty moment in your entire life, have you?
Hayatın boyunca hiç boş bir anınız olmadı, değil mi?
What are you doing to him? He's done more for me than you've done in your entire life.
Tüm yaşamın boyunca senin bana yaptıklarından daha fazlasını yaptı o!
Have you ever, in your entire life, seen anything so beautiful?
Tüm hayatınız boyunca böyle güzel birşey görmüş müydünüz?
I was kind enough to let you replay your entire life.
Tüm hayatını yeniden canlandırmana izin vererek yeterince kibar davrandım.
You would have stayed there your entire life if it wasn't for us. Don't you forget that.
Biz olmasaydık, ömrünün sonuna kadar orada çürüyecektin.
It's a terrible thing, you know, living on your entire life in a state of fear.
Berbat bir hayat yaşadım korku ile.
You've never had a credit card in your entire life.
Tüm hayatın boyunca hiç kredi kartın olmadı.
- You have your entire life ahead of you.
- Önünde uzun bir hayat var.
This is the only thing you have done in your entire life.
Hayatın boyunca yaptığın tek şey bu.
Larry, you must feel like this is the lowest point of your entire life.
Larry, neler hissettiğini gayet iyi anlıyorum. Belki de hayatımın en kötü anı bu...
Your entire life, your shared conversations with her
tüm hayatın boyunca, paylaştığınız sohbetler
Yeah, so you screw up your entire life.
Tabii, tüm hayatını mahvet.
Have you ever seen anything so wonderful in your entire life?
Hayatında bu kadar harika bir şey gördün mü?
Catherine, have you ever, in your entire life, had an experience that truly changed you?
Catherine seni baştan aşağı değiştiren bir tecrübe yaşadın mı hiç?
Only because you've never been responsible in your entire life.
Çünkü sen hayatında bir şeyden sorumlu olmak ne demektir bilmezsin.
Have you ever worked in your entire life?
Tüm hayatın boyunca hiç çalıştın mı sen?
Resolve your entire life in one bold stroke?
Bütün hayatını tek bir gözüpek darbeyle çöz?
You spend your entire life plotting and scheming to acquire more and more possessions until your living areas are bursting with useless junk.
Bütün hayatını yaşadığın alanlar kullanışsız çöplerle dolup taşana kadar daha fazla mal mülk elde etmek için entrika ve dalavereyle harcıyorsun.
Oh, just because you never have any fun doesn't mean... You have to spend your entire life ruining mine.
Sen eğlenemiyorsun diye benim eğlencemi mahvetmen gerekmez!
Were you out to sacrifice your entire life and happiness?
Tüm hayatını ve mutluluğunu feda mı edecektin?
Probably you've had good luck your entire life.
Kesinlikle hayatınız boyunca şanslı oldunuz.
Do you mean that that's the only time... you saw Johnny in your entire life?
Bütün hayatınızda Johnny'i yalnızca o zaman mı gördünüz demek istiyorsunuz?
We have the memories of your entire life to play around with.
Bütün anıların emrimize amade.
Have you ever loved someone and knew you'd love them your entire life whether or not they ever loved you in return?
Hiç birini sevdiniz mi ve onu hayatınız boyunca sevebileceğinizi bilip onun aşkınıza karşılık verip vermeyeceğini bilmeseniz bile?
You're throwing away your entire life.
Tüm hayatını bir hiç için harcıyorsun.
It becomes your entire life, then someone forgets to put out their cigarette and it all burns to the ground.
Tüm hayatın olmaya başlıyor, sonra biri sigarasını söndürmeyi unutuyor ve her şey yanıp kül oluyor.
You honestly never had that feeling about anybody in your entire life?
Sen hayatın boyunca kimse için böyle hissetmedin değil mi?
I know I've ruined your entire life and you hate me.
Hayatını mahvettiğimi, benden nefret ettiğini biliyorum.
In your entire life, have you ever seen me wear anything like that?
Beni hayatımda hiç buna benzer bir şey giyerken gördün mü?
You've never felt that way in your entire life, have you?
Bütün hayatın boyunca bu şekilde hissetmedin, öyle değil mi?
You were exactly where you have always been your entire life.
Hayatın boyunca olduğun aynı yerdeydin.
But you can't let that brief moment define your entire life.
Ama o kısa sürenin tüm hayatını yönlendirmesine izin veremezsin.
Why don't you ask Ms. Brontë... to inform you what the rest of your entire life will consist of?
Neden Bâyan Brontë'ye geri kalan ömrünün neden ibaret olduğunu sormuyorsun?
That way, you can go through your entire life without ever having to really know anybody.
Böylece hayatın boyunca hiç kimseyi tanımdan idare edebilirsin.
You've wasted your entire life believing lies.
Yalanlara inanarak bütün hayatını mahvettin.
The true protagonist, your son, spent his entire life in the countryside, surrounded by gardens, an Hellenic paradise.
Oyunun gerçek kahramanı, yani oğlunuz, bütün yaşamını kırsal kesimde,... dört bir yanı bahçelerle çevrili Helenik bir cennette geçirmişti.
I risked my whole world, my entire life, to buy your freedom, because I love you, Norm.
Bütün dünyamı riske ettim, bütün yaşamımı, sırf özgürlüğüne kavuşman için çünkü seni seviyorum Norm.
You never played a round of golf in your entire misspent life.
Hadi ama, ben yitip giden şu ömrüm de bir kere bile golf oynamadım. Ne oldu?
In this will your late husband left you a life interest in his entire estate.
Bu vasiyetnamede, merhum eşiniz tüm mallarının kontrolünü size bırakmış.
Joey, he's the dumbest guy you've ever worked with... in your whole entire life!
Joey, Şu zamana kadar birlikte çalıştığın.. .. en mal adam bu!
Maybe I wanted to see your face naked, no guard up, how you really felt hoping I would be wrong about something that I knew my entire life.
Belki yüzünü, hislerini tüm çıplaklığıyla görmek istedim. Hayatım boyunca bildiğim bir doğrunun, yanlış çıkmasını umuyordum.
Your arrival will change our entire understanding of life.
Gelişiniz tüm yaşam anlayışımızı kökten değiştirecek.
I've gone my entire life... not knowing how or why I was left on your doorstep.
Tüm yaşamım nasıl ve.... niçin sizin kapınızı bırakıldığımı bilmeden geçti.
I mean, and your philosophy changed my entire life.
Demek istediğim felsefeniz tüm hayatımı değiştirdi.
Be prepared to yield your entire being to it, to sacrifice your place in civilized life, for you will no longer be a part of it and there's no return.
Medeni hayattaki varlığının çökmesine, o medeniyetin artık bir parçası olmayacağına, hazır olmalısın ve bundan dönüş yok.
You hid behind them your entire pathetic life.
Sen hayatın boyunca onların arkasına saklandın.
Giving in to your entire range of emotions won't bring your relative closer back to life.
Gereksiz yere duygusal davranarak onu yaşama döndüremezsin.
o / ~ Ah, rickadee, Rickadee o / ~ Rickadee, rickadee Dee, dee Boy, you have your work cut out for you. I have never taken a good picture in my entire life.
En zorlu çekimlerinden birisini yapacaksın çünkü hayatım boyunca tek bir fotoğrafta bile iyi çıkmadım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]