Ama ben buradayım traduction Anglais
453 traduction parallèle
Farketmedin belki ama ben buradayım!
Maybe you haven't noticed I'm here now!
Ama ben buradayım.
I'm in. What?
- O burada değil ama ben buradayım.
- She's not here, but I am.
Ama ben buradayım.
And I am?
Evet, ama ben buradayım, değil mi?
Yes, but I'm here, aren't I?
Ama ben buradayım.
But I am.
Ama ben buradayım, değil mi?
But I'm here now, aren't I?
Ama ben buradayım ve ikna olmuş durumdayım.
Meanwhile, I'm here and I'm convinced.
- Ama ben buradayım.
- I know, I know. But I'm here with you.
Ama ben buradayım, beni görmüyor musun?
Yeah, but I'm over here, can't you see me?
Reddedemeyecek, ama ben buradayım ve her türlü atmayı biliyorum, her bir tehlikeli kombinasyonu.
He won't be able to refuse, but I'm here and I know every throw, every dangerous combination.
Ama ben buradayım.
But I'm here.
Lillian da tiyatroda, ama ben buradayım.
Lillian is already at the theater, but I'm here.
Karım beni bir bavulla dışarı attı ama ben buradayım.
My wife threw me out with one suitcase. And here I am.
Ama ben buradayım, ve iyi olacağız.
But I'm here, and we're gonna be fine.
Ama ben buradayım çünkü öyle istiyorum.
But me... I'm here because I choose to be.
- Evet ama o gitti. Ben buradayım.
- Yeah, but he's gone. I'm here.
Ama ben hep buradayım.
But I'm always here.
Ama Leon, ben sadece birkaç günlüğüne buradayım.
But, Leon, I'm only here for a few days.
Ama ben öğleden beridir düşündüğümü ve ne hissettiğimi söylemek için buradayım.
But I'm only here to say that all afternoon I've been thinking that's the way I feel now,
Bu alaya gelmeyi ben istemedim, istemezdim de, ama şimdi buradayım.
I didn't ask to come to this regiment, but I wouldn't have it otherwise now I'm here.
Ben iki kere denedim ama halâ buradayım.
I've had two tries, ain't got away yet.
Sizin cesaretiniz büyük... ama ben hala buradayım.
Your courage is great... but I am still here.
Ama bak, ben buradayım ya!
But look, I'm here!
- Ama ben de buradayım.
- But I'm here.
- Ama ben şu an buradayım.
But I'm right here.
Ama ne mutlu ki, ben buradayım.
But happily I'm still here..
Yalnızca yemeklerde buradayım ama ben. Ne olmuş?
- Yes, but I'm only here at mealtimes.
Ama bugün, ben buradayım, Albert.
But today I'm here, Albert.
Ben tüm benliğimle buradayım ama o yalnız, ben tıraş olabilirim ama o olamaz.
That's because I'm the one out here all by his lonesome. I'm a he. I could get my face shot off, not it.
Ama gerçek şu ki, ben buradayım.
I appreciate it. But the fact is, I'm here.
Ben de öyle, ama iş için buradayım.
Me, too, but I've got business here.
- Ama sen orada, ben buradayım... - Nancy!
- But I'm here and you're there.
Adamlarım da ben de buradayız ama yakında siz burada olmayacaksınız.
My men are here, I am here, but soon you will not be here.
Ama ben tüm akşam buradayım.
But I've got all night.
Biliyorum çok hızlı gelişti, ama ben yalnızca senin yükünü hafifletmek için buradayım.
Frank, I realize this is coming at you pretty damn fast, but I want you to understand that my only function here is to take some of the burden off of your shoulders.
Ama ben bunu ispat etmek için buradayım.
But I'm here to prove it.
Ben buradayım ama aklım uzaklarda
I cut through their sides And I rip off their hides
Ben Ed. Bugünlük sabah kalktığında kendini iyi hissetmeyen Chris'in yerine buradayım. Aslında Will Cutter'dan rica etmişti yerine bakmasını ama Will de yüksek ateşle yatıyor.
This is Ed for Chris, who woke up on the funky side of the bed this morning, so he asked Will Cutter to fill in for him, but Cutter came down with a fever.
Ne zaman ihtiyaç duyarsanız, ben buradayım ama bence ilk olarak, haftada birle başlayalım.
I'm here whenever you need me... but, I think for a start, once a week.
Ben oyunculuk için buradayım ama sen benden çatıyı onarmamı istiyorsun.
I'm here to act. and you make me fix the roof.
Ama ben her ihtiyacını karşılamak için buradayım.
But I'm here to take care of your every need.
Bunları çok duydum ama ben hala buradayım.
So many have said so yet here I am.
Ama bil ki ben buradayım.
But you know that I'm here.
Ben hiç uyumadım. Ama buradayım.
I didn't get in at all, but I was here.
Bak Bish, diğerleri adına konuşamam. Ama ben para için buradayım.
Well, Bish, I can't speak for the other guys, but I'm in it for the money.
Ama Bay Fields, sizinle vakit geçirmek için buradayım ben.
But, Mr. Fields, I'm here to spend some time with you.
Ama ben 7 yıldır buradayım.
I've been here seven years.
Ben buradayım, ama yazılı olarak istiyorsun?
I'm giving it to you. Don't demand it in writing.
Ama ben zaten buradayım. Yani keyfine bak.
But I'm here so you may as enjoy it.
Ama yıllar gelip geçiyor ve ben hala buradayım.
But each year comes and goes and I'm still here.
ama benim 40
ama ben biliyorum 26
ama ben iyiyim 19
ama ben istiyorum 21
ama ben istemiyorum 23
ama ben değilim 29
ama ben 635
ama bence 43
ama benim için 21
ama ben sadece 22
ama ben biliyorum 26
ama ben iyiyim 19
ama ben istiyorum 21
ama ben istemiyorum 23
ama ben değilim 29
ama ben 635
ama bence 43
ama benim için 21
ama ben sadece 22
ama benim için değil 17
ama ben yapmadım 19
ama ben değil 26
ben buradayım 348
buradayım 1669
buradayım işte 29
buradayım efendim 27
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama biz 56
ama ben yapmadım 19
ama ben değil 26
ben buradayım 348
buradayım 1669
buradayım işte 29
buradayım efendim 27
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama biz 56
ama bu 445
ama biliyorum 27
ama bilmiyorum 49
ama bilirsin 35
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bana 28
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama biliyorum 27
ama bilmiyorum 49
ama bilirsin 35
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bana 28
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama belki 32
ama bu kez 23
ama bu mümkün değil 32
ama bunu 25
ama bazen 44
ama bu gece 38
ama bu çok saçma 28
ama bak 80
ama bu gerçek 26
ama belki 32
ama bu kez 23
ama bu mümkün değil 32
ama bunu 25
ama bazen 44
ama bu gece 38
ama bu çok saçma 28
ama bak 80
ama bu gerçek 26