English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Bu çok fazla

Bu çok fazla traduction Anglais

5,971 traduction parallèle
Bu çok fazla.
That's too many weddings.
Tanrının neden koca ayaklı bir domuz yaratmadığını şimdi anlıyorum bu çok fazla zaman alırdı.
Now I see why God never actually made a pig Sasquatch- - it's-it's very time-consuming.
- Bu çok fazla!
- It's too much!
Hayır, bu çok fazla.
No, it's too much to ask.
Olay şu ki, şu an, bu çok fazla geliyor.
The thing is, right now, it's just too much.
Bu çok fazla değil mi?
Isn't it too much?
Sigara ve içki sorun değil,... ama bu pişirme işi, bu çok fazla.
Cigarettes and booze is all right, but this manufactured stuff, it's heavy.
Bu tarz bir becerisi olan çok fazla insan yoktur.
Can't be too many people with that skill-set involved with this kind of stuff. Yeah.
Bu meblağ çok fazla.
Guys, this is a lot of money.
Benim öldürdüğümden çok daha fazla, ve işin doğrusu bu.
Far more than me, and that's just the simple truth.
- Bu anlayabileceğimden... çok fazla. Yapamam...
I can't...
Çok daha fazla şey yapabilecekken, bu dergide bir kenara koydun.
No, you've got her pigeonholed at this magazine when she's capable of so much more.
Bu partiye çok fazla emek verdim, biliyorsun.
I put a lot of effort into this stag, you know.
Bu eleman temiz görünebilir, ama kafasında çok fazla şey sıkışmış.
This one may look clean, but he's got muck stuffed in his head.
Onu karakola götürmemi istemiyorsun biliyorum ama bu sefer çok fazla ileri gitti.
I know you don't like it when I take him to the police station but he's going too far.
Bu olaylara çok fazla bulaştın, Carmela.
You get too much involved, Carmela.
Maalesef bu Kardeşlik ile ilgili çok fazla şey bilmiyorum.
Sorry to say I don't know much about this Brotherhood.
Bu iddiada çok fazla tahmin var, Sayın Yargıç,... nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.
There are so many suppositions In that argument, your honor, I don't
Kristina, Berkeley Belediye Başkanlığı için yarışırken bilmeden bu konuya çok fazla değindi.
Kristina ran as a complete unknown for mayor of Berkeley and nearly ran away with the thing.
Bu parmaklıkları kesebilirim fakat gardiyanlar yemeğimizle birlikte gelmeden kesecek çok fazla parmaklık var.
I can cut through these bars, but there is too many to go through, before the guards come with our food.
Bu dikiş, gerdek gecesinden önce çok fazla zevk almanızı engelleyecektir.
That stitch keeps you from having too much pleasure before the wedding night.
Zor olduğunu biliyorum. Ama eğer bu gece konsere gelirsen Will için çok fazla şey ifade eder. Çünkü arkadaşlar birbirleri için çıkagelir, değil mi?
I know it's hard, but it would mean a lot to Will if you'd come to the concert tonight, because, you know, friends show up for each other, don't they?
Asıl sorun burada çok fazla erzakımız yok bu yüzden çoktan hesapladım ne -
- so I've already done the math... - Enough with the math.
Stan, bir kadın olarak bu kadar gereksiz frikik vererek çok fazla dikkat çekiyorsun
Stan, as a woman with an unnecessarily large and perky bosom, you're gonna get lots of attention.
Onu suçlayabileceğin çok fazla şey olabilir ama bu olayda onu çok zor bir pozisyona sokmuşsun gibi görünüyor ve o da elinden geleni yaptı.
I mean, there's a lot of things that you can blame her for, but... in this instance, it seems like you put her in a really terrible position, and she did her best.
Bu şekilde "değerli kılınmak" çok fazla can yakıcı.
It hurt... to be... "assessed..."
Adı gizli olan bir program için bu kadar dikkatsizlik çok fazla.
There's too much oversight for a covert program.
Kız zaten bu savaşta çok şey kaybetti o daha fazla birşey kaybedemez.
And she's already lost so much in this battle that she has nothing more to lose.
Bu çok hoş ama fazla abartma.
Well, that's very sweet, but don't go overboard.
Bir grup balığı taramadan fazla sevdiğim bir şey yok ama bu daha çok Nick'e göre bir şey.
I would really love nothing more than to go out there and shoot a bunch of fish in the face with you, but I think that's more of a Nick thing.
Evet, "bir kadını memnun etmek için asla çok istekli görünmek istemezsin bu ona çok fazla güç verir" dedi.
Aye, he said, "you never want to let a woman see " you're too eager to please her.
Bu işe ikiniz de çok fazla para yatırdınız.
Already?
Sen buradayken bile bu işi yürütmek için çok fazla sorun yaşadık.
Your Honor, as famous attorney Elle Woods once said... Elle Woods?
Bu tarz bir bozulma bir sürü kişiye çok fazla para kazandırmıştır.
Corruption like this can make a lot of people a lot of money.
Çok fazla çekersen epidermal kanamayı tetikleyebilirsin ve bu bir komaya sebep olur.
Pull too much and you could trigger an epidermal hemorrhage, resulting in a coma.
Ama bu süre zarfında çok fazla şeyi koyuverirsen bir işe yaramayacak.
An if you've let too much go along the way, that's not gonna work.
Bu yalanın çok fazla uzağını anlamak için daha ne kadar zeki olman gerekiyor?
How much smarter do you have to be to realize this lie has gone too far?
Evet, çok fazla ses yapıyor. Evet, çekiç sakatlanması kabul edilebilir bir korku. Ama bu korkuyu, listeden silme zamanı geldi.
Yes, it makes a lot of loud noises, and, yes, a hammer injury is a valid fear, but it is time to cross that fear off your list.
Böylece Batı Cephesi denilen bu olağandışı karmaşık siper bölgesinde sıkışıp kaldılar ve iki taraf da çok fazla hamle yapmıyordu.
And so they were locked along this line, the Western front, which was this extraordinarily complex set of trenches that didn't move very much either way.
Almanya'nın bu sistemi devirmek için çok fazla nedeni vardı.
It had every interest in overturning the system.
Normalde bu kadar fazla konuşmam ama çok fazla kız arkadaşım yok.
I don't really talk about it much, but I don't have a lot of girlfriends.
Bu gerçekten çok fazla ayıcık...
Oh, see, this is entirely too many Teddy bears...
Eğer çok fazla üşürse normal insanların kan hücrelerinin artmasına neden olacak bir durumda vücut bir şeye karşı koymak istediğinde bu olur.
- No. Well, a sickler gets a cold or a chill. Anything that makes a normal person's blood cell count go up, any time the body gets ready to fight something, the red blood cells panic, and they take on a sickle shape.
Başın çok fazla derde girecek belki de hapse gireceksin ama Gabe diyor ki, bu işe hemen son verirsen seni kurtarabilirmiş.
And you're gonna be in serious trouble, maybe even go to prison, but Gabe says that if you stop right now, he may be able to save you.
Çok fazla vaktimiz olmayacak ve doğal olarak meta verileri ne oranda tuttuklarını ajansın bu tür bilgilerden neler öğrendiğini ve FISA raporlarının NSA'in yetersiz gözetimlerine nasıl bir katkısı olduğunu sormak istiyorum.
We won't have much time with him and I want to ask him, obviously, the extent to which they've been keeping metadata, how much the agency learns from this kind of information, and in what ways the FISA reports have provided insufficient oversight of the NSA.
Çünkü bana atınızı eğitmem için çok fazla para veriyorsunuz,... o yüzden buradayım,... sadece bu.
And because you're paying me a lot of money to train your horse, that's why I'm here. Purely that.
Beth, bu işin çok fazla karışık olduğunu biliyorum, ama- -
Look, Beth, I know there's been a lot of back and forth on this, but...
Çok fazla bir şey değil ama bu da benden olsun.
Putting all of this stuff. You will help.
Bu sözlerden sonra savunma avukatlarıyla birkaç saatten fazla vakit geçirdiğiniz çok belli oluyor.
Spoken by someone who's clearly logged more than a few hours working for criminal defense attorneys.
Cabot geldiğinde bu kıta bugün olduğundan çok daha fazla,.. ... milyonlarca yabani geyik topluluğunu barındırıyordu.
When Cabot arrived, this continent supported huge populations of wild deer, millions more than it does today.
Bu zavalli insanlar cok fazla zaiyat verdiler
Those poor people have been taking beaucoup casualties.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]