Gayet iyi traduction Anglais
10,689 traduction parallèle
Gayet iyi.
She's okay.
- Hayır, böyle gayet iyi.
No. No. I'm good.
Daha sonra sezon üçte, Ho Jin gayet iyi bir iş çıkardı!
And then Season 3, Yoo Ho Jin actually did pretty well.
Gayet iyi. Bu arada, sizi buraya hangi rüzgâr attı?
It's fine, but what are you doing all the way here?
- İşini gayet iyi yapıyor.
She gets the job done.
Gayet iyi.
He's absolutely fine.
- Evet, bu konuda gayet iyi bir iş çıkardın.
Yeah, and you've done a pretty good job of it.
Ama her şey artık gayet iyi Sen varsın! Senden korkuyorlar.
But it's all right, now, with the Great Sage there's nothing to fear!
Gayet iyi anlaşıldı.
Okay. All right, i totally get it.
O şimdi benimle gayet iyi.
He is fine now he is with me.
Gayet iyi biliyorum bu yüzden senden bir şey isteyeceğim.
All too well, which is why my errand with you now.
O yüzden arkanda bıraktığın cesetleri gayet iyi anlıyorum.
So I understand the trail of bodies you're leaving behind. The dead ones I won't hold against you.
Gayet iyi, teşekkür ederim.
- No. No. It's fine, thank you.
Bu gayet iyi. Bu iyi.
I can live with that.
Matematik yapamıyor olabileceğini biliyorum. Gayet iyi bir şey.
I know you might not be able to do the math... that's pretty damn good.
Daha önce hiç o şehre gitmedim ama Helena kadınları hayatta kalma konusunda gayet iyi.
I've never been to that city, but the women of Helena seem pretty good at surviving.
Biliyorum, o gayet iyi.
I know, that's fine.
Bize sadece müvekkil listesinin bir bölümünü verdiğinden şüpheleniyorum. Fakat Akentola Hanım'ın gayet iyi bir başarı oranı var.
My suspicion is this is only a fraction of her client list, but she has a pretty good strike rate, Mrs Akentola.
Bir boyama işinin ne kadara mal olduğunu gayet iyi biliyorum.
I know very well how much a paint job costs.
Gayet iyi biliyorsun, öyle mi?
You know very well, huh?
Ama annen gayet iyi görünüyordu.
But your mom looked well.
Şimdiye dek gayet iyi iş çıkardın.
You've done so well until now.
Artık denendi, gayet iyi çalışıyor. - Ne?
Has now, and it works great.
Gayet iyi idare etmişsiniz. Birbirinizin açığını kapatmayı öğretememiş olsam bile.
You guys handled it just fine, even if I didn't teach you how to clean up after yourselves.
Bunu kendileri de gayet iyi yapıyorlar gibi gözüküyor.
They appear to be doing a fine job of it themselves.
Gayet iyi büyütüldün.
You were always well cared for.
Sizin de gayet iyi bildiği gibi, Galler sivil ayaklanma ile uğraşmakta.
As you are well aware, Wales suffers its own civil upheaval.
Ne olduğunu gayet iyi biliyorum, Ajan Singer.
Oh, I know what that is, Agent Singer.
- Gayet iyi değil mi?
- That's pretty good, no?
Gayet iyi bilirim efendim.
I'm familiar with it, sir.
Durumunuzu gayet iyi anlıyorum ama yine de bu durumda uyuşturucu partisi yapabilecek kadar kaçık mı o herif?
I know. I understand your reasoning. Even though he's really asshole, who's going to open things up in this situation?
Bu parmağı gayet iyi kullandın benim uğruma ölecek kişileri gösterdin.
You used this finger well... pointed to all who would die for me.
- Gayet iyi olduğunu düşünüyor.
I think she's fine.
Fail ya çok şanslıymış ya da ne yaptığını gayet iyi biliyormuş.
The perpetrator was fucking lucky - or he knew exactly what he was doing.
Genelde gayet iyi konuşurdu.
She's usually so well-spoken.
- Evet, sanırım gayet iyi bir fikrim...
- Uh, yeah, I think I have a pretty good...
Her şeyi gayet iyi anlıyoruz.
- You see? We understand everything perfectly.
Gayet iyi.
He's... He's fine.
Bence gayet iyi gidiyor.
Well I felt good about it.
Jenny şu an gayet iyi durumda ve ben bunu bozmak istemiyorum.
And she's in a good place now. And I don't want to throw a wrench in that.
Hiccup görünüşe göre kendini gayet iyi savunabiliyor.
It looks like it can defend itself just fine.
Çünkü ben gayet iyi bir avukatım, bunu sen de biliyorsun.
Because I'm a damn good attorney, and you know it.
Sana onun gayet iyi bir avukat olduğunu söyleyeceğim ve seni korumak için ne gerekiyorsa yapar.
No. I'm gonna tell you that he's a damn good lawyer, and he'd do anything to project you.
Senin gayet iyi bir avukat olduğunu söyledi.
He said you were a damn good lawyer.
Gayet iyi bir avukatım.
I am a damn good lawyer.
Gayet iyi uyuyorum.
I'm sleeping well.
Gayet iyi geçti.
It went really well.
- Gayet iyi durumda bence.
I was accused of being a whiny gossip,
70 gayet iyi.
Seventy is decent.
- Gayet iyi.
Perfect.
- Gayet iyi!
Very good!
gayet iyiyim 119
gayet iyi biliyorsun 23
gayet iyi gidiyorsun 17
gayet iyiler 20
gayet iyi anlıyorum 19
gayet iyisin 32
gayet iyiydi 30
gayet iyi görünüyor 21
iyi akşamlar 4224
iyi aksamlar 25
gayet iyi biliyorsun 23
gayet iyi gidiyorsun 17
gayet iyiler 20
gayet iyi anlıyorum 19
gayet iyisin 32
gayet iyiydi 30
gayet iyi görünüyor 21
iyi akşamlar 4224
iyi aksamlar 25
iyiyim 3981
iyi bayramlar 19
iyi şanslar 1942
iyi sanslar 16
iyi geceler canım 50
iyi geceler sevgilim 30
iyi günler dilerim 40
iyi eğlenceler 520
iyi günler 2648
iyi geceler tatlım 84
iyi bayramlar 19
iyi şanslar 1942
iyi sanslar 16
iyi geceler canım 50
iyi geceler sevgilim 30
iyi günler dilerim 40
iyi eğlenceler 520
iyi günler 2648
iyi geceler tatlım 84
iyi geceler 8675
iyi uykular 287
iyi değilim 99
iyi seyirler 39
iyimisin 185
iyi geceler millet 19
iyi günler hanımefendi 25
iyi misin 6507
iyi bakalım 18
iyi yolculuklar 414
iyi uykular 287
iyi değilim 99
iyi seyirler 39
iyimisin 185
iyi geceler millet 19
iyi günler hanımefendi 25
iyi misin 6507
iyi bakalım 18
iyi yolculuklar 414