Hepsi bu kadar traduction Anglais
4,668 traduction parallèle
Hepsi bu kadar.
That's all of it.
Şimdilik hepsi bu kadar beyler.
That will be all for now, gentlemen.
Hepsi bu kadar mı?
Oh, that's all?
Hepsi bu kadar.
That's it.
Hepsi bu kadar. TransAm'ın orada.
Over the TransAm, over here.
Hepsi bu kadar. Toparlanalım.
That's it, let's pack it up.
Evet, ama hepsi bu kadar da değil.
Yeah, but that ain't all.
Hepsi bu kadar.
That's everything.
- Yok, hepsi bu kadar.
No, that's it.
Sanırım hepsi bu kadar.
And that is it, I think.
Kaçayım deme. " Hepsi bu kadar.
Here's her e-mail. " Wow.
Hepsi bu kadar.
- That's it.
Tamam! Savaşın ateşli döneminde bir megatonluk güç cihazı diplomatik kargolar arasında parça parça Moskova'ya kaçırılmıştı sonra da silah kayboldu. Hepsi bu kadar.
At the height of the Cold War, a megaton-yield device was smuggled into Moscow in diplomatic pouches, piece by piece, and then the weapon was lost.
Ben ise son konuşmamı yapmak istiyorum hepsi bu kadar.
Time to make my dyin'wish, and all that.
Hepsi bu kadar, dostum.
This is it, buddy.
Hepsi bu kadar.
That's all there is to it.
Hepsi bu kadar.
This is all there is...
Hepsi bu kadar mı?
Is that all?
- Hepsi bu kadar.
- That was all.
Hepsi bu kadar mı?
That's it?
Hepsi bu kadar.
That's all.
Tamam, hepsi bu kadar mı?
Okay. So that's it?
Hepsi bu kadar.
That's all we have.
Hepsi bu kadar.
And that was that.
Hepsi bu kadar.
And that will be that.
İncil'i alacağız, Detroit'e götüreceğiz, 1,5 milyon doları indireceğiz, ve hepsi bu kadar, tamam mı?
We get the Bible, we take it to Detroit. We collect one and a half million dollars. And that, laddiekins, is that.
Hepsi bu kadar mı?
Is that all of them?
Otuz, kırk, hepsi bu kadar.
I have thirty, forty, that's all.
Tamam, hepsi bu kadar.
OK, we're finished now.
- Hepsi bu kadar mı?
This is it?
Hepsi bu kadar.
That is all.
Evet, hepsi bu kadar.
So, that's it.
- Hepsi bu kadar.
- Okay, no problem.
Hepsi, hepsi bu kadar mı?
Is that- - is that everything?
Hepsi bu kadar.
Well, that's it.
Hepsi bu kadar mı?
SO, THIS IS IT.
Hamile bir kadının midesinde bebek olduğunu biliyor. Hepsi bu kadar.
She knows a pregnant lady has a baby in her tummy, that's all.
Sadece bana ait olanları koruyorum, hepsi bu kadar.
Listen, I'm only protecting my investment.
Hepsi bu kadar.
That's all of them.
Baksana hepsi bu kadar mı?
You? That's it?
Günlükte yazılı olanların hepsi bu kadar.
That's the only written entry in the journal.
Hepsi bu kadar mı?
That's it.
Hepsi bu kadar.
That's it, Jack.
- Hepsi senin hatan, Burt. - Bu kadarı yeter Şerif.
This is on you, Burt.
Hepsi bu kadar.
That is everything.
Tamam, hepsi bu kadar.
Okay, well, that's all.
Arkadaşlarınız sağ olsun insan sergisi hiç bu kadar popüler olmamıştı. Hepsi bu işte.
The human exhibit has never been so popular, all thanks to your friends.
Oturamayacak kadar gerginim, hepsi bu.
I'm too nervous to sit. That's all.
- Hepsi bu kadar mı?
Is that all?
- Hepsi bu kadar mı?
- Easy, darling.
Sanırım hepsi bu kadar.
and decide whether or not I want to sue my employer. I think that's everything.
hepsi bu kadar mı 205
hepsi bu kadar değil 32
hepsi bu kadardı 20
hepsi burada 182
hepsi bu 3203
hepsi bu mu 684
hepsi bu değil 97
hepsi bu işte 16
hepsi bu da değil 19
hepsi buydu 30
hepsi bu kadar değil 32
hepsi bu kadardı 20
hepsi burada 182
hepsi bu 3203
hepsi bu mu 684
hepsi bu değil 97
hepsi bu işte 16
hepsi bu da değil 19
hepsi buydu 30
bu kadar 1215
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar çabuk mu 71