Lã traduction Anglais
20 traduction parallèle
Là ¼ tfen benim ià § in bir oda hazÄ ± rlatabilirmisiniz Madam?
Please, Madame, could you kindly have a room prepared for me?
Bilmiyorum, Lázaro.
I don't know, LÃ ¡ zaro.
Lázaro, bunu alıp, sat ve bana biraz limon, çay... ve biraz da kağıt bul, lütfen.
LÃ ¡ zaro, take this, sell it and try to get me some lemons, and tea... and some paper, please.
- Lázaro'yu gördün mü?
- Have you seen LÃ ¡ zaro?
Bana bir konuda söz vermeni istiyorum, Lázaro.
I want you to promise me something, LÃ ¡ zaro.
Senin kadar şahsına münhasır biriyle hiç karşılaşmadım, Lázaro.
I have never met a boy as authentic as you, LÃ ¡ zaro.
"Un suicide élégant est I'oeuvre d'art finale."
"Un suicide à © là © gant est I'oeuvre d'art finale."
O parmağındaki yüzük var ya ona evlenme teklif ettiği akşam crème brûlée'sinin içine koymuştum.
That ring on her finger? The night he proposed to her... I placed it in the crà ¨ me brà " là © e for her to find.
Crème brûlée olayını duymadın mı?
they're clearly miserable.I mean, did you hear the whole crà ¨ me brà " là © e thing?
"LÃ ¥ ngerud az önce patladı."
"Långerud just burst."
LÃ ¥ ngerud, kız tanıklık için burada.
Långerud, the girl is witnessing.
Kastau frà ¡ à © r là fi
Kastau fráér lífi
Kastau frà ¡ à © r là fi
Kastau fráér lífi - ínu inn sársauki...
Eugene Là © và © que evi terk etti, muhtemelen Elise Mayer Eugeneinn beklediği Avusturyalılar ile görüşmek için.
Eugéne Lévéque has left the apartment, perhaps to meet the Austrians that Elisée Mayer is waiting for.
Gerçek şu ki hà ¢ là ¢ elektriğimiz varken başka bir suçlu göstermek istiyorum.
As a matter of fact, um, while we still have power, I'd like to propose an alternative offender.
Ve hà ¢ là ¢ siber saldırı ihtimalini göz ardı edebiliriz, tabii ki.
And we should still rule out the possibility of cyber warfare, of course.
à alışması là ¢ zım.
We should be hot.
- Tabi bana hà ¢ là ¢ yalan söylemiyorsan.
- Unless you're still lying to me.
Ve biz derken, seni kastediyorum çünkü biz hà ¢ là ¢ karantinadayız.
And by we, I mean you, because we're still kind of quarantined here.
Gitmeyi düşünebildiğim tek bir yer vardı insanların beni hà ¢ là ¢ sevdiği tek yer.
There's only one place I could think to go, the one place people still love me.