English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ B ] / Bir kız

Bir kız traduction Espagnol

94,528 traduction parallèle
Gerçek bir kız!
¡ Una chica real!
Senin gibi güzel bir kız sahne arkasında çalışmamalı.
Una chica bonita como tú no debería trabajar entre bambalinas.
Ben de seni hanım bir kız sanırdım.
Creí que eras una buena chica.
Ablam zaten hanım bir kız.
Mi hermana es una buena chica.
Küçük bir kızken Hollywood'dan gökyüzüne bakıp "Tanrım, bir film yıldızı olmak istiyorum." derdim.
Cuando era niña solía mirar al cielo de Hollywood y pensaba : "Cielos, quiero ser una estrella de cine".
Kariyeri boyunca güzel bir kız olarak ciddiye alınmazken film üstatları son zamanlarda Joan'un mirasını yeniden gözden geçirdi. F. Scott Fitzgerald'ın "şüphesiz tam bir flapper kız örneği" olarak adlandırdığı bu kız, bazen iyi, bazen çok iyi, bazen de olağanüstü bir aktris olmasaydı kariyerini bu kadar uzun süre sürdüremezdi.
Menospreciada como una chica glamour durante su carrera los estudiosos del cine han redescubierto su legado recientemente y admiten que no hubiera durado tanto sin haber sido una buen actriz y a veces una gran actriz.
Sadece genç bir kız.
Es una adolescente.
Gerçekten oyuncu olan bir kızı var sonuçta.
Su hija es actriz de verdad.
- Güzel bir kız ama oyuncu değil. - Baştan alalım.
- Es guapa, pero no es actriz.
Bir yapımcı, saf bir kızın ya da kadın bir editörün kamera arkasına geçme fikrine ses etmeyebilirdi ama güç, stüdyoların eline geçince kadınları, feminen işlere yönlendirdiler.
A un productor podría no importarle mucho la idea de que una editora novata tuviera su oportunidad tras las cámaras, pero cuando los estudios se hicieron con el poder, desplazaron a las mujeres a tareas más femeninas.
- Kızın artık ufak bir kız değil.
Tu hija no es una niñita.
Partide bir garson kız vardı.
Había una camarera en la fiesta.
Bir araya toplanmaktan vazgeçmemeliyiz. Bazılarımız için bu alışkanlık haline geldi.
No reuniéndonos, como algunos tenemos por costumbre.
Kız kardeşimin mizah anlayışı ve sivri bir dili var!
Mi hermana tiene sentido del humor... ¡ y lengua!
Osbert'in kellesi yerine bir gelin teklif ediyoruz fakat kızı kaybettik diyorsunuz.
Así que en lugar de la cabeza de Osbert, me ofrecen una esposa... que por propia admisión... han extraviado.
Şu bir gerçek ki kız yeğeninize epey düşkündü.
También es verdad que le tenía mucho aprecio a su sobrino.
- Bir kez daha kız evli desene.
Diga de nuevo "está casada".
- Ağrılı bir kıçınız mı oldu lordum?
¿ Tiene irritado el culo, señor?
Kız kardeşin çok iyi bir fahişe oldu!
¡ Tu hermana fue una buena puta!
Bir cam kırıp kasabaya kaçarız, oradan da trene bineriz.
Podemos romper una ventana, ir a la ciudad y tomar un tren lejos de aquí.
Ancak bu akşam bir kısmını ertelemek durumunda kalacağız, sebebinin kim olduğu belli.
Desafortunadamente, parte del aprendizaje se verá postergado esta noche debido a ya-saben-quién.
Kitapsız bir kitaplık, kitaplık değildir artık.
Como una biblioteca sin libros está mal.
Adamlarının bir savaş suçlusuyla gizli bir toplantı için kıyıma yollanması ve döndüğünde tüm o fedakârlığın, duyarsız bir hükûmet tarafından göz ardı ve örtbas edilmesi...
Que enviaran a sus hombres a morir en una misión secreta con un caudillo, y que, al volver, su sacrificio fuera ignorado y eliminado por un Gobierno desalmado...
Müvekkilim bir süre önce tartıştığımız dokunulmazlık anlaşmasını yeniden masaya yatırmak istiyor.
A mi cliente le interesa revivir el acuerdo de inmunidad que discutimos hace tiempo.
Axe'in şahsi parasıyla yıldızlara ulaşacağımızı söyle. Axe bu saçmalıktan aklanır aklanmaz onlarla toplantı yapacağımızı söyle. Çünkü bu sadece bir saçmalık.
Diles que haremos todo esto con el dinero personal de Axe, y que nos reuniremos en cuanto él esté libre de esta basura, porque eso es esto basura.
Şurada genç bir çocuk 82 model Datsun'unda kız arkadaşıyla yiyişiyordu.
Había un chico estacionado abusando de su novia en el asiento trasero de su Datsun.
Dan adında bir polis var. Onunla birlikte Manny'nin her dediğini yaptık. Çok kötü şeyler yapmamızı istiyordu.
Otro policía y yo... un tipo llamado Dan... hacíamos todo lo que decía Manny, y él dijo : "Hagan cosas terribles".
Bu kırışıklıklar için bir şey yapamaz mıyız?
¿ Podemos hacer algo con este diálogo?
Biri sakat, diğeri de manyak iki kız kardeş var. Hollywood'daki evlerinde bir mücadele içine giriyorlar.
Una tullida y su hermana loca se enfrentan en su casa de Hollywood.
Bu hikaye seksi bir komşu kızıyla alakalı değil.
No es la historia de una vecina sexy.
Aynı rahatsız durumu yaralı askerleri taşımak için gittiğimizde yaşamıştık. Tipik bir Vietnam...
Tuvimos la misma situación difícil cuando fuimos a recoger a los soldados heridos.
Arka dişlerinizi çıkardığınızda yanaklarınız, daha zarif bir açıyla kıvrılıyor.
Cuando te quitas los de atrás las mejillas se curvan en un ángulo más elegante.
Japonya'da 60 yaşına girdiğinizde parlak kırmızı bir şapka takıp kanreki'yi kutlarsınız. İkinci çocukluk döneminizdir.
En Japón, cuando cumples 60 años te pones un sombrero rojo y celebras el kanreki empieza tu segunda infancia.
Olur da birinin gözü, film yıldızının altındaki o kıza bir takılırsa puf.
Que si alguien veía lo que había tras la estrella del cine, desaparecería.
Bette kendi biyografisinde, B.D.'nin kendine göre anlattığı olavlara karşı gelip bir daha da kızıyla konuşmadı.
Bette respondió en sus memorias y no volvió a hablar con su hija.
1977'deki ölümünden bir yıl sonra, Joan Crawford'un evlatlık kızı Christina Crawford yıldız oyuncu tarafından fiziksel ve duygusal istismara maruz kaldığını iddia ettiği "Sevgili Anneciğim" isminde bir kitap yayınladı.
Un año después de la muerte de Joan en 1977 su hija Christina publicó un libro denunciando abuso físico y emocional. Muchos de sus amigos y compañeros junto a sus hijas Cathy y Cindy denunciaron el libro.
Kız aktris filan değil. Elimizdeki materyale bir değer katmayacak.
No es una actriz, no va a mejorar el material.
Aradığımız katil, "Kabin" adlı okültist bir konfederasyon tarafından 1865'te çağrılan bir yaratık.
Aquí, aquí. El asesino que buscamos invocó a esta criatura en 1865 por medio de un confederado ocultista llamado Booth.
Daha sonra iyileşti. Doktor, kızımın bir sorunu olmadığını söyledi.
El doctor dice que no hay nada malo con ella.
İnsanlara "John Wilkes Booth adlı bir iblisin, kırmızı, mavi ve beyaz..."
Bien, ¿ podemos hacer que cancelen el concierto?
Dinleyin, gelecekteki avukatlık ihtiyaçlarınız için bir yıllık izne ayrıldığımı haber vermek istedim.
Escuche, para sus futuras necesidades de abogacía, haré una pausa de un año.
Asıl güzel kısmı da, makul bir ücrete reklamınızı çekip, daha sonra bu reklamı daha da ucuza yani bedavaya, yayına sokacağız.
Y esto es lo bello. Rodaremos su comercial por un precio razonable. Y luego incluiremos la emisión por el bajo, bajo precio de gratis.
Kız arkadaşıma da bir çift almıştım ama ona olmadı Bu mağaza da, işte nereden bileceksin iade almıyormuş.
Le compré un par a mi novia, no le quedan y la política de la tienda vaya uno a saber, es de no aceptar devoluciones.
Yapayalnız geçen çocukluğumda herhangi bir gerçek yakınlık benim için çok mühimdi. Sevildiğimi hissetmek için.
En el desierto que era mi infancia agradecía cualquier muestra de afecto verdadero.
Ve şu da bir gerçek ki kızının çok kötü oynadığını duydum.
Pero la verdad es que oído que tu hija es horrible.
Yalnız bir annenin evlatlık edinmesi artık sorun olmamalı.
La idea de que una madre soltera adopte un hijo ya no debería ser un problema.
Başından beri bir kumar oynadığımızın farkındaydık.
Bueno, sabíamos desde el principio que era una apuesta.
Bunca sene kızıma baktıktan sonra senin gibi bir mahlukun onu alıp gitmesine izin vermem.
No he cuidado de mi niñita todos estos años para que para que una criatura como tú se la lleve.
O saf ve sevgili küçük kızının, evli bir adamla ahlaksız bir ilişkisi olduğunu neden söylemeyecektim ki?
¿ Y qué tal si le digo que su pura y dulce niñita estaba teniendo una aventura con un hombre casado?
O saf ve sevgili küçük kızının, evli bir adamla ahlaksız bir ilişkisi olduğunu neden söylemeyecektim ki?
¿ Por qué no iba a decirle que su pura y dulce niñita tenía una aventura con un hombre casado?
Dünyadaki en güzel kız olmak nasıl bir histı?
¿ Cómo se siente una al ser la mujer más hermosa del mundo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]