Korkuluk traduction Espagnol
378 traduction parallèle
Sen beni korkuluk falan mı sanıyorsun?
¿ Piensas que soy un pelele o algo parecido?
Koca bir ordu gibi görünecek kadar çok korkuluk diktik!
Con tanto monigote parecemos un ejército.
Al sana Korkuluk!
¡ Toma, espantapájaros!
Ve sen, Korkuluk bir beyin isteyecek kadar küstahsın seni titrek bir bağ hayvan yemi!
Y tú, Espantapájaros tienes el descaro de pedir un cerebro ¡ bala redonda de forraje para el ganado!
Biraz ateşe ne dersin, Korkuluk?
¿ Una hoguerita, espantapájaros?
Korkuluk yanıyordu.
Pero es que él se estaba quemando.
Döneceğim zamana dek dönersem tabii çok üstün zekası nedeniyle, Korkuluk, benim yerime başa geçecek. Ona, muhteşem kalbiyle, Teneke Adam ile yüksek cesaretli Aslan, yardım edecekler.
Por lo pronto, y hasta el momento si es que llega, de mi regreso decreto que el Espantapájaros, con su privilegiado cerebro gobernará en mi lugar ayudado por el Hombre de Hojalata, con su magnánimo corazón y por el León, en virtud de su valentía.
Korkuluk, ne yapacağım ben?
Espantapájaros, ¿ qué puedo hacer?
Korkuluk olmayı dene!
Deberían emplearte de espantapájaros.
Buraya korkuluk yapana kadar Francis'in yukarı çıkmasını istemiyorum.
no quiero que Francis suba.
"beni cesur ve biraz da budala görüyorsunuz.. " benden korkuluk yapmak istiyorsunuz..
Todos pensáis que soy un tonto amable, un espantapájaros que cumplirá vuestras órdenes.
Buralarda bir yerde korkuluk var mı?
¿ Hay un espantapájaros por aquí cerca?
Korkuluk mu?
¿ Un espantapájaros?
Bu vatkalar da beni korkuluk gibi gösteriyor.
Y con estas hombreras parezco un espantapájaros.
Yaşamın beşiğinin üstündeki bu rüzgârlı tepebaşında bir çift korkuluk gibi.
Como dos espantapájaros en esta cumbre ventosa sobre la cuna de la vida.
Diğer taraftan, Majesteleri zaten korkuluk, vazolar ve... kupalar tarafından üretilen etkiyi değerlendirebilir.
Por otro lado, vuestra Majestad puede ya notar el efecto que producen las balaustradas.
Hey... hiç kızıl saçlı bir korkuluk gördün mü?
Eh... ¿ Ha visto al espantapájaros pelirrojo?
Bay korkuluk... hayatımı kurtardınız!
Señor espantapájaros... Salvaste mi vida.
Korkuluk, Detroit'e gidince eski karın seni lambanla beraber tekmelediği zaman ne yapacaksın?
¿ Y qué vas a hacer cuando tu mujer te eche a patadas con tu lámpara ahí en Detroit?
Bunun nedeni korkuluk olmaya başlamam, değil mi?
Es porque me convertí en espantapájaros.
Eğer bu korkuluk olmaksa ben bunun bir parçası olmak istemem.
Porque si eso es ser espantapájaros, no quiero ser parte de eso. En serio.
Bay Korkuluk için biraz daha kahve alabilir miyiz?
Deme por favor un café negro para el espantapájaros.
Senin korkuluk olduğunu zannediyordum.
¿ No eres un espantapájaros?
Ne? - Korkuluk.
- Un espantapájaros.
Ne demezsin, korkuluk gibiyim!
¡ Tienes razón, un auténtico espantapájaros!
Korkuluk ateş edemez. O burada.
El que ha disparado no es un espantapájaros. ¡ Está aquí!
Şapka için bir korkuluk kullanırız.
Podemos usar un espantapájaros con un sombrero en la cabeza.
- Korkuluk!
- El "espantapájaros".
Hepsinden çok seni özleyeceğim Korkuluk.
Y te voy a extrañar más que a nada, Espantapájaros.
Winchester, yolunda onu görenler yardım isterdi, ve George, gerçekten, garip biriydi, korkuluğa benzediği için yanılabilirsiniz, kastettiğim, bacakları korkuluk gibi, her zaman harbe hazır, bunun gibi, tıraşlı başı şalgam gibiydi,
Bueno, parece que alguien quería ir a Winchester, y George... es tan excéntrico, podría usted confundirlo con un espantapájaros, quiero decir, sus piernas todas extraviadas, los brazos siempre estirados así, su cabeza pelada como un nabo,
Ohio'da kuşlar tarlaya girmesin diye korkuluk dikeriz.
En Ohio, ponemos espantapájaros.
Tanrım, korkuluk.
Dios, un espantapájaros.
Lanet olasıca korkuluk.
Maldito espantapájaros.
Çok tuhaf. Bunların üzerinde korkuluk yok.
Qué raro, no hay espantapájaros en ellas.
Bir korkuluk gördüm, şuralarda bir yerlerde.
Vi un espantapájaros, por allí.
Kamyonete lanet olası bir korkuluk koymuş.
Puso un maldito espantapájaros en el camión.
Artık hepsi korkuluk olmuşlar, sadece samana mermi sıktım.
Ahora son unos malditos espantapájaros y le disparé a un montón de paja.
Korkuluk gibi duruyor.
Parece un espantapájaros.
- Sen korkuluk musun evlat? - Hayır.
- ¿ Eres hijo de un espantajo?
O toprağa saplı bir kazığın üstündeki bir korkuluk.
Es sólo paja harapienta y un poste clavado en la tierra.
Bu sadece bir korkuluk.
Es sólo un espantapájaros.
Orada korkuluk yok.
Cuidado. No ha colocado los soportes.
Ah, bilirsin, Oz'un Büyücüsü'nde Dorothy, Korkuluk'la karşılaşır ve o küçük dansı yaparlar o kavşakta. ve tüm yönlere gitmeyi düşünürler... sonra tek bir yönde gitmekle kalırlar.
"El Mago de Oz"... cuando Dorothy se encuentra con el Espantapájaros y bailan en el puente... y ellos piensan en ir por todos los caminos pero terminan tomando uno solo.
- Mesele Korkuluk.
- Es el Espantapájaros.
- Korkuluk'u durdurmalıyım.
- Debo detener al Espantapájaros.
- Peki ya Korkuluk?
- ¿ Y el Espantapájaros?
Ben Korkuluk'um!
Soy el Espantapájaros.
Korkuluk.
El Espantapájaros.
O haklı. Bunu yapan korkuluk gibi giyinmiş birisiydi. Bankayı yakmaya çalıştı ama Batman onu durdurdu.
Tiene razón, es un tipo disfrazado de espantapájaros, trató de incendiar el lugar, pero Batman lo detuvo.
Korkuluk?
Esperen!
Korkuluk mu?
¿ El Espantapájaros?
korku 183
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkutucu 69
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korkuttun beni 63
korku mu 17
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkutucu 69
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korkuttun beni 63
korku mu 17