Ben her zaman traduction Français
3,191 traduction parallèle
Ben her zaman erkeğimin arkasını kollarım.
Je suis toujours derrière mon homme.
Ben her zaman iyiyimdir.
Je suis toujours gentil.
Ben her zaman gönderiyorum.
Je le fait tout le temps.
Ben her zaman yapıyorum.
Je le fais tout le temps.
Ve biliyorum biz kan kardeşi değiliz ama ben her zaman gerçek kardeşlerden daha yakınmışız gibi hissettim.
Je sais qu'on n'est pas frères de sang, mais je nous ai toujours crus plus proches que de vrais frères.
Ben her zaman kokuşmuşun içindeyim.
Je suis toujours puant.
Ben her zaman büyük bir performans öncesi bu mavi odada biraz vakit geçirmeyi çok rahatlatıcı ve yatıştırıcı bulmuşumdur.
J'ai toujours trouvé agréable de barboter avant l'heure H.
Ben her zaman bir olayın iki yönü olduğunu düşünürüm.
Je pense qu'il y a toujours deux façons de regarder chaque situation. Tu sais?
Ben her zaman dünya hâkimiyetiyle ilgilenmişimdir.
J'ai toujours voulu dominer le monde.
Ve ben her zaman doğruyu söyledim.
Et je t'ai toujours dit la vérité.
Ben her zaman adilim.
- Je suis toujours juste!
Ben her zaman klise cemaatine bedava sağlık hizmeti sunarım.
eh bien, j'ai toujours offert des soins gratuits à la communauté religieuse.
Ben her zaman Carl'ın oyunlarına giderim,'çünkü gerçekten çok sikime takıyorum.
Je vais toujours à ses matches parce que je m'en soucie
Ben her zaman- - Çalışırken dans ederim ve her seferinde "Bunu ne zaman kullanacaksın ki?" diye sorarım kendime.
et toujours je, je dance au travail et tous ils me disent, "tu as besoin de trouver ou tu pourrais faire ça tout le temps"
Başladığımızda birçok harika fikrimiz vardı. Ama ben her zaman şuna inanmışımdır. Gerçekten inandıkları bir şeyi yapan bir grup insan...
Et puis nous avons eu beaucoup de bonnes idées quand nous avons commencé, mais ce que je me suis toujours senti qu'une équipe de personnes faire quelque chose dans lequel ils croient vraiment, c'est comme, c'est comme quand j'étais enfant,
Ben her zaman çok doğrudan bir yaklaşım göstermişimdir.
J'ai toujours utilisé une approche directe.
Chema ve ben bununla her zaman dans ederdik.
La dernière fois que j'ai dansé c'était avec mon Chema.
Her zaman ben olmuşumdur.
J'ai toujours été déléguée.
Tamam mı? Her zaman yaptığın gibi arkanı dön ve git.
Tu veux fuir comme d'hab. Ben vas-y.
Prens ve ben... çok yakındık. Birlikte büyüdük, ama benim pozisyonum her zaman beni, saygıdeğer majesteleri için uygun bir tercih olmaktan alıkoydu, en azından -
Le prince et moi sommes très proches depuis toujours, mais ma position faisait de moi un choix inadéquat aux yeux de sa mère.
Serena ve Eric ile her şeyi o kadar mahvettim ki ilişkimizi yeniden kurmam çok uzun bir zaman aldı. Ve onlar beni affedebildiler ama ben bir daha asla onları kaybedecek bir şey yapmam.
J'ai tellement gâchés les choses avec Serena et Eric, que ça prend vraiment longtemps de re-construire une relation, et ils trouvent une place dans leurs coeurs pour me pardonner, mais je ne pourrais jamais... faire quoi que ce soit encore pour les perdre.
Bak şimdi, Diana ve ben, kişisel olarak kötü bitirdik. Ama iş açısından her zaman iyiydik, adamım.
Ça s'est mal terminé avec Diana sur le plan personnel, mais on a toujours été efficaces.
Dedemin her zaman dediği gibi...
Ben, comme grand père disait toujours...
Ben bir şey sızdırdığım vakit bu her zaman böyle olur.
Ça arrive chaque fois que je poste une fuite.
Artık ben de her zaman yanındayım.
Et je vais être là pour toi, aussi, maintenant.
Onun için her zaman vakit bulurum ben. Dur dur, şu da var.
- Je trouverai toujours le temps.
Ben ona her zaman ilgi ve takdirlerimi sundum.
Je lui donnais tout ça tout le temps. Vingt-quatre heures sur 24.
Evet, ben de her zaman için beatlerinin acayip olduğunu düşünmüştüm.
Ouais, je suis d'accord.
Niye her zaman ben yem oluyorum?
Pourquoi est-ce toujours moi, l'appât?
Neden her zaman sen ve ben kendimizi bokun içinde buluyoruz sence Tom?
Savez-vous pourquoi nous sommes toujours dans la merde, Tom, vous et moi?
Ben ve ağaç her zaman ayakta kalmayı bildik, tıpkı bu Garuda eğlencesi bittiğinde ayakta olacağımız gibi..
Lui et moi seront toujours debout après la récréation du Garuda.
O her zaman konuştuğu gibi üniversite ve evlilikten konuşuyordu. Ve ben buna dayanamadım.
Il parlait d'université, de mariage et de tout ce dont il parle tout le temps et j'ai juste... je pouvais pas.
Söz veriyorum. Ben de her zaman öyle diyorum.
C'est ce que j'ai toujours dit.
- Ben seni her zaman seviyorum.
Même quand tu me dégoûtes profondément.
Bana her zaman... Kendi hatalarımı telafi etmem gerektiğini söyledin. Ben de icabına baktım.
Tu m'as dit... tu... tu m'as toujours dit, qu'il fallait réparer ses erreurs, alors... je m'en suis occupé.
Ben senin için her zaman olduğum kişiyim hala...
Je suis la même personne qu'avant.
Sana her zaman ne söylerim ben?
Comme je dis toujours...
Ben onları her zaman kızdırırım, dert etmiyorlar.
- Je le fais tout le temps.
Her zaman onu öldüren kişinin ben olacağımı sanırdım.
J'ai toujours pensé qu'un jour j'aurais à... le tuer moi-même.
Ben de gittim. Her zaman yanımda tutacağım bir hediyeyle ayrıldım oradan.
Alors je suis partie... avec un cadeau que j'aurai toujours avec moi.
Ben şu an her zaman hayalini kurduğum işi yapıyorum. Her zaman istediğim şey. Olayın içinde olmak.
C'est faire ce dont j'ai toujours rêvé, mec, ce que j'ai toujours voulu faire, être dans l'action.
Ben basit biriyim, ve basit insanlar senin gibilerini her zaman yener.
Je suis simple, et les types simples attrapent toujours les types comme toi.
Neden her zaman ben ödün veriyorum?
Pourquoi je suis toujours celle qui fait les compromis?
Ben ona aşık değilim, fakat her zaman kendime lanet ediyorum.
Je suis pas amoureux d'elle, mais je foire à chaque fois
Ortaklarım ve ben ClearBec'i her zaman çalışılacak en nitelikli şirket olarak gördük...
ClearBec nous a toujours semblé la société la plus qualifiée.
Ben her zaman askerim.
Je serai toujours soldat.
Ben tatlı, harika bir insanım Karşımdakine her zaman çok çok çok değer veren.
Je suis une gentille, super personne qui donne, et donne et donne
onlar hep kendi başına ama ben, her zaman g.tünün dibindeyim.
Casper et Wendy peuvent y aller seuls, mais moi, j'ai toujours un marshal sur le dos.
Ama her şeyi benim için bir kenara attığın zaman pişman olacaksın ve ben...
Mais après tu vas le regretter si t'envoies tout balader pour moi, et je ne veux...
Çünkü ben antlaşmalarıma her zaman sadık kalırım.
J'honore toujours mes engagements.
Burada her zaman tıkanmış borular için çağrı alırım ben.
On m'appelle souvent là-bas pour déboucher les tuyaux.
ben her şeyi hallederim 16
her zaman 867
her zamanki gibi 593
her zaman ki gibi 30
her zamanki gibi mi 17
her zaman olur 22
her zamanki 23
her zamankinden 70
her zaman olduğu gibi 85
her zaman değil 108
her zaman 867
her zamanki gibi 593
her zaman ki gibi 30
her zamanki gibi mi 17
her zaman olur 22
her zamanki 23
her zamankinden 70
her zaman olduğu gibi 85
her zaman değil 108
her zamankinden mi 41
her zaman dediğim gibi 21
her zaman söylerim 28
her zamanki şeyler 32
her zaman işe yarar 31
her zaman mı 23
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
her zaman dediğim gibi 21
her zaman söylerim 28
her zamanki şeyler 32
her zaman işe yarar 31
her zaman mı 23
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22