English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Bunu yapmak zorundayız

Bunu yapmak zorundayız traduction Français

248 traduction parallèle
Birlikte olalım. Bunu yapmak zorundayız.
Il faut qu'on reste ensemble.
Hadi, Esperanza bunu yapmak zorundayız.
Allez, Esperanza, on n'a pas le choix.
Bunu yapmak zorundayız.
- On doit absolument y arriver!
Onların planlarını bozmalıyız, bunu yapmak zorundayız.
Nous devons détruire leur plan!
Üzgünüm Dave. Bunu yapmak zorundayız.
Désolé, c'est la seule solution.
Bunu yapmak zorundayız Johnny, yoksa Rahip Tuck şafak vakti ölecek.
II le faut, Petit Jean! Ou Frère Tuck meurt à l'aube.
Pekâlâ, bunu yapmak zorundayız.
Il faut l'enlever.
Zor ya da değil, bunu yapmak zorundayız.
Difficile ou pas, nous devons le faire.
Bunu yapmak zorundayız, ne kadar zevksiz birşey olsa da.
Il faut qu'on le fasse, aussi répugnant que ce soit.
Baksana, niye bunu yapmak zorundayız?
Ecoute, pourquoi fais-tu ça?
Bunu yapmak zorundayız, Tucker.
- On n'a pas le choix.
- Bunu yapmak zorundayız, baba.
- On doit le faire papa.
Hem, neden her geldiğindee bunu yapmak zorundayız?
Pourquoi c " est toujours comme ça quand tu viens?
Lou, bunu yapmak zorundayız.
Lou, il faut le faire.
Bunu yapmak zorundayız. Başka türlü masumiyetimizi koruyamayız.
En fait, je suis fasciné par les hommes comme vous, par cette espèce d'innocence que vous conservez.
Bunu yapmak zorundayız Johnny, yoksa Rahip Tuck şafak vakti ölecek.
Il le faut, Petit Jean! Ou Frère Tuck meurt à l'aube.
Bunu yapmak zorundayız, ha, dostum?
Qu'on en finisse, pour l'amour du ciel!
Bunu yapmak zorundayız.
Il faut l'admettre.
Bunu yapmak zorundayız, tamam mı?
Voilà ce qu'on fait. D'accord?
James, bunu yapmak zorundayız. Kafan çok karışık.
On n'a pas le choix, vous êtes très agité.
Eva birimine senkronize olma ihtimali olan birini koymak bize hiç olmazsa ufak bir şans verir, bunu yapmak zorundayız.
Même si les chances de synchronisation avec l'Eva sont minimes, il nous faut un pilote.
Bir hologram ve bir psikopat Kazon'a karşı duramayabilir, ama bunu yapmak zorundayız.
Certes, nous formons un duo atypique, mais nous n'avons pas le choix.
Bill, bunu yapmak zorundayız.
Bill, nous allons le faire.
Çok üzgünüm, bunu yapmak zorundayız.
Désolé de devoir faire ça.
Dinleyin bayım, biri sizi ihbar etmiş, bunu yapmak zorundayız.
Écoutez monsieur, quelqu'un nous a signalé votre établissement, nous avons fait notre devoir.
Madem bunu yapmak zorundayız, neden bir eziyet şeklinde olsun ki?
Quitte â faire ça, évitons que ce soit une torture.
Bunu yapmak zorundayız.
Il va falloir le faire.
Bunu yapmak zorundayız.
On n'a pas le choix.
Efendim, bunu yapmak zorundayız.
Monsieur, on doit le faire.
Bunu yapmak zorundayız!
Je connais mon boulot!
Bu son sahne için çok önemli. Planımızın devamlılığı için bunu yapmak zorundayız.
Il est nécessaire pour l'image finale, pour nous rappeler l'inefficacité de nos plans.
- Hayır yok bunu yapmak zorundayız.
- Non, je dois y aller.
Niye bunu yapmak zorundayız ki?
Je veux dire pourquoi on doit faire ça?
Neden her sabah bunu yapmak zorundayız?
Pourquoi on fait ça tous les matins?
Neden bunu yapmak zorundayız?
Pourquoi diable devons-nous faire ça?
Girelim. Bunu yapmak zorundayız.
Il faut y aller.
- Bunu yapmak zorundayız!
On proposera le projet ailleurs. Il le faut!
Bunu yapmak zorundayız.
- On a un test de chimie.
Çok üzgünüm ama bunu yapmak zorundayız.
C'est triste...
Biliyor musun... Kör adam sopasız kalınca belki zorlanacak..... ama yine de... bunu Tsuru için yapmak zorundayım.
Vous savez... un aveugle est perdu sans sa canne... mais en réalité... je serais moi aussi perdu sans ma Tsuru.
- Bunu gözden uzakta yapmak zorundayız.
- On doit se cacher.
Bak, bunu daha önce bende yapmadım, ama yapmak zorundayız.
Je n'ai jamais fait ça non plus, mais il faut le faire.
Bunu şimdi yapmak zorundayız.
Nous devons le faire maintenant.
Bunu elle yapmak zorundayız.
Il va falloir les bouger nous-mêmes.
Bunu başka bir zaman yapmak zorundayız.
Nous reprendrons la partie une autre fois.
Biz bunu yapmak zorundayız.
Nous, on est obligés!
Bunu kendi başımıza yapmak zorundayız.
On va devoir s'en occuper nous-mêmes.
Ne yazık ki, Bay Henessey, 4,000 insanı öldürmeye ne kılıf bulacağımız konusunda hiçbir fikrim yok, o yüzden bunu sahiden yapmak zorundayız.
malheureusement... je sais pas comment simuler Ia mort de 4000 personnes. alors, iI va falloir Ie faire pour de vrai.
Truva'nın içine girmek için, sadece şu koca taş duvarı geçmek zorunda değiliz, ama... - bunu Yunan ordusunun önünde yapmak mı zorundayız?
Pour entrer dans Troie, on doit franchir cette immense muraille au nez de l'armée grecque?
- Bunu ameliyathanede yapmak zorundayız Burada yaparsak, kanaması kontrol altına alınamayabilir
- On va le faire au bloc, il peut faire une hémorragie.
Bunu yapmak zorundayız.
Il le faut.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]