Hala orada traduction Français
1,682 traduction parallèle
Genç bir kadının cinayeti hala orada duruyor.
L'assassin d'une jeune femme court toujours.
Oh, Florida hala orada, sadece ben orda değilim.
Toujours à sa place. Mais sans moi.
Rehabilitasyon zormuş ama hala orada.
La désintoxication a l'air dure, mais elle tient le coup.
- Hala orada olduğunu nereden biliyorsun?
- Comment tu sais qu'il y est encore?
Aklın hala orada mı?
Tu ronges toujours le même os?
Noel Baba'yı kim öldürdü hiç öğrenemeyebiliriz... ama her kim öldürdüyse, hala orada bir yerde izliyor ve bekliyor.
On ne saura peut-être jamais qui a tué le Père Noël... mais le meurtrier est encore en liberté... à surveiller, à attendre.
Yük arabanız hala orada bildiğim kadarıyla.
Ton chariot est encore là-bas pour ce que j'en sais.
Hala orada mısın, Juliet?
Tu es toujours là, Juliette?
Söylediğimde ciddiydim,... yalan söylemek zor gelmeye başlarsa, boş oda hala orada.
J'étais sérieux, si ça devient difficile de mentir, la chambre d'amis est là.
Sariya boyatabilirsin ama o hala orada.
Vous pouvez le colorer en blond, mais c'est toujours là.
Hala orada mı?
Il y est encore?
- Hala orada mı?
Il y est toujours?
Yıllarca akıl hastanesinde yatmış ve hala orada olan annesiyle tanışmadan önce... ki bunu daha sonra öğrendim.
Et avant de connaître sa mère qui, comme je l'appris plus tard, avait été enfermée depuis plusieurs années, dans un asile
Ben hala orada olmasını umuyordum.
Je pensais... j'espérais... qu'elle serait encore là.
Çaylakları hala orada mı yetiştiriyosunuz?
Vous bizutez toujours là-bas?
Kaliforniya mı Fransız mı Arjantin mi Şili mi Avustralya mı? - Hala orada mısın?
Californien, français, argentin, chilien, australien, espagnol...
Benim tanıdığım Jean, hala orada.
La Jean que je connais existe toujours.
Hala orada olduğunu biliyorum!
Je sais que tu es encore là!
Hala orada çalışıyor ve delinin tekiydi.
Il travaille encore là-bas et il était fou.
Hey, işim bittiğinde siz çocuklar hala orada olursanız ben de oraya gelebilirim.
Si vous êtes encore là-bas quand j'aurai fini, j'irai peut-être vous rejoindre.
Kocam hala orada mı, yoksa çıktı mı?
Est-ce que mon mari est toujours là?
Evet, onlar hala orada.
Ils y sont toujours.
Arkadaşlarım hala orada, Trevor?
Mes amis sont toujours là-bas... Trevor?
Eğer seni görmüş olsaydım, hala orada duruyor olurdum.
Si je t'avais croisée, je me serais arrêté!
Eğer seni görmüş olsaydım, hala orada duruyor olurdum.
'Si je t'avais croisé, je me serais arrêté! '
Yarım gün barmenlik yapan oyuncunun takıma alınması zor... ama hala orada olması bile, evet, bu bile inanılmaz.
Il est loin d'être assuré d'une place dans l'équipe, mais il est inouï qu'il soit toujours là.
Seni benden ilk ayırdıklarında, geceler boyunca çocuk yuvasının... oraya gizlice gelip hala orada mısın... diye bakıyordum.
Dès l'instant où on t'a emmenée. Après ta naissance, je me glissais dans l'orphelinat tous les soirs, et je me cachais. Je me demandais si tu y étais encore.
Evet? Hala orada.
- Va prendre un café.
Göreve çıktığımda hala orada olursan beni görürsün.
Si tu y es encore quand j'entrerai au travail demain, tu me verras.
Nereye gidiyorsunuz? Cot ve Lavrik hala orada, siktir! Şerefsizler!
Où tu vas, Cot et Lavrik sont encore dedans, enculé, salaud!
Hala orada, siz de biliyorsunuz ya.
Vous savez très bien que mon frère y travaille encore.
Hala orada mısın?
Tu à toujours été là?
Ve o eğri ağaç bugün bile hala orada. Gittikçe güçleniyor, gittikçe eğriliyor.
Et cet arbre tordu est toujours là aujourd'hui, toujours plus fort et plus étrange.
- Bodrumdaki öfke ne oldu? - Hala orada.
Et cette colère, à la cave?
Bilmiyorum, hala orada olduklarını sanıyordum ben.
Elles sont pas là-bas?
Yani bir şekilde unutulmuş olsa bile, hala orada olacak.
Même si ça s'efface d'une certaine façon, ça existe encore.
Babanın atölyesine gittiğimizde, uçağı orada göremeyince yüzünün aldığı ifade hala aklımda.
Je me souviens de votre expression quand vous avez constaté l'absence de l'avion dans l'atelier.
- Önceleri, karım hala iyi haldeyken bu kadar sık olmasa da ziyarete geldiğinde... 'Oradaydı.' Karım orada olup işlerin akışını sağlıyordu.
Quand elle allait bien et qu'il venait, ce qui était rare... elle était entre nous, elle faisait l'intermédiaire.
Orada hala birçok yaşanmışlık var.
Il y a un lourd passif.
Orada ne aradığını hala anlayamıyorum.
J'arrive pas à comprendre ce que vous faisiez là-bas.
- Hala orada.
- Elle est toujours là.
Orada hala bir şey olabilir.
Quelquechose peut encore être dans le coin.
Evet hala ameliyatta. Annesi de orada durumu takip ediyor.
Il est toujours en chirurgie, sa mère est sur place.
- Adam hala orada. - Yani?
Le gars y est encore.
- Hala orada mısın?
T'es toujours là? Ouais.
Ailesi hala orada mı?
Il n'a rien, vraiment, à part son travail.
Orada ne olduğunu hala merak ediyorum.
Je ne comprends toujours pas ce qui s'est passé.
Hala 500 kadar kişinin orada olduğu tahmin ediliyor.
On estime qu'ils sont encore 500.
Ama, hala, orada, ulaşabileceği yerdeyim.
Mais, maintenant, là je suis auprès d'elle.
Orada hala isik ve su var.
Pourquoi y a-t-il de la lumière et de l'eau?
Biz de orada yaşıyoruz. Hala.
C'était... c'est la nôtre.
hala orada mısın 64
hâlâ orada mısın 16
hâlâ orada 24
hala orada mı 23
orada 2281
oradaki 168
orada mısın 598
oradaydım 213
oradayım 18
oradaydı 145
hâlâ orada mısın 16
hâlâ orada 24
hala orada mı 23
orada 2281
oradaki 168
orada mısın 598
oradaydım 213
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada biri var 50
orada dur 223
orada ne var 123
orada olacağım 346
orada ne yapıyorsun 161
oradadır 18
orada bekleyin 25
oradan 69
orada kimse yok 63
orada biri var 50
orada dur 223
orada ne var 123
orada olacağım 346
orada ne yapıyorsun 161
oradadır 18
orada bekleyin 25
orada mı 137
orada biri mi var 55
orada neler oluyor 224
orada olurum 25
orada duruyor 22
orada mısınız 104
orada kal 348
oradaki kim 37
oradan uzak dur 20
oradan çık 18
orada biri mi var 55
orada neler oluyor 224
orada olurum 25
orada duruyor 22
orada mısınız 104
orada kal 348
oradaki kim 37
oradan uzak dur 20
oradan çık 18