Bunu yapmak zorundayız traduction Portugais
234 traduction parallèle
Ama her halükârda bunu yapmak zorundayız.
Mas de qualquer forma devemos atirar.
Onların planlarını bozmalıyız, bunu yapmak zorundayız.
Temos de vencer o plano deles.
Çok üzgünüm ama bunu yapmak zorundayız.
É uma pena mas temos que fazer isto.
Kolay ya da değil, bunu yapmak zorundayız, zaman öyle.
Fácil ou difícil, temos que fazê-lo e basta.
Bunu yapmak zorundayız Johnny, yoksa Rahip Tuck şafak vakti ölecek.
Temos de ir, João Pequeno, ou o Frei Tuck morrerá.
Hayatım boyunca kimseyi daha fazla çalışması için bu kadar yüreklendirmemiştim. Ama bu galibiyeti kazanmak için, bunu yapmak zorundayız.
Nunca exortei tanto no trabalho, mas temos que trabalhar, se quisermos ganhar a guerra.
Zor ya da değil, bunu yapmak zorundayız.
Difícil ou não, é algo que temos de fazer.
Bunu yapmak zorundayız, ne kadar zevksiz birşey olsa da.
Temos de fazê-lo, por mais repugnante que isto seja.
Baksana, niye bunu yapmak zorundayız?
Tens mesmo que fazer isto?
- Bunu yapmak zorundayız, baba.
- Temos de fazer isto, Papá.
Bunu yapmak zorundayız.
Na verdade, homens como você fascinam-me.
Bunu yapmak zorundayız, ha, dostum?
Temos de fazer isto, parceiro?
Bunu yapmak zorundayız.
É isso que temos de enfrentar.
Bunu yapmak zorundayız.
É isso que estamos aqui a fazer.
James, bunu yapmak zorundayız.
Tem de ser. Está muito confuso.
Eva birimine senkronize olma ihtimali olan birini koymak bize hiç olmazsa ufak bir şans verir, bunu yapmak zorundayız.
Mesmo que as hipóteses de sincronização com o Eva sejam mínimas, precisamos de o fazer.
Bir hologram ve bir psikopat Kazon'a karşı duramayabilir, ama bunu yapmak zorundayız.
Um holograma e um sociopata poder não ser páreo para os Kazon, mas temos que ser.
Bunu yapmak zorundayız.
Não há outra escolha.
Çok üzgünüm, bunu yapmak zorundayız.
Lamento ter de fazer isto.
Dinleyin bayım, biri sizi ihbar etmiş, bunu yapmak zorundayız.
Ouça, senhor. Alguém denunciou o caso, nós temos que fazer isso.
Madem bunu yapmak zorundayız, neden bir eziyet şeklinde olsun ki?
Só estou a dizer que, se temos de fazer isto, tem de ser uma tortura?
Bunu yapmak zorundayız.
Sim, temos que fazer isto.
Niye bunu yapmak zorundayız?
Por que a gente tem que fazer isso?
Niye bunu yapmak zorundayız ki?
Porque temos de fazer isto?
Neden her sabah bunu yapmak zorundayız?
Porque fazemos isto todas as manhãs?
Bunu yapmak zorundayız.
Temos de fazer isto.
- Bunu yapmak zorundayız!
- Temos de ir adiante! - Eles não estão enganados.
Bunu yapmak zorundayız.
Nós temos de fazer a prova de química.
Bunu yapmak zorundayız.
Nós estávamos destinados.
Eninde sonunda bunu yapmak zorundayız.
Alguma vez temos de lhes dizer.
Tabutun açık olmasını istediyse, bunu yapmak zorundayız.
Bem, se ela queria o caixão aberto, vamos tentar dar-lho.
Adamlarım ortaçağdaki insanlarla nasıl anlaşacakları hakkında bir şey bilmiyor. Profesörü bulup geri getireceksek, bunu yapmak zorundayız.
O meu pessoal simplesmente não sabe nada sobre o mundo medieval é encontrar o professor e trazê-lo de volta!
Neden bunu yapmak zorundayız ki?
Porquê que temos de passar por isto?
Sürekli dinleniyoruz. Bunu yapmak zorundayız.
Nós estamos sempre a relaxar.
Bunu yapmak zorundayız, biliyorum.
Eu sei que temos de fazer isto.
Bunu yapmak zorundayız, biliyorum.
- Sei que temos de fazer isto.
- Hayır, bunu istemiyorum. - Yapmak zorundayız!
Não quero isso.
Bak, bunu daha önce bende yapmadım, ama yapmak zorundayız.
Olhe, também nunca fiz isto mas tem de ser feito.
Bunu bir boyunca hergün yapmak zorundayız.
Vamos fazer isso todos os dias durante um ano. Todos juntos.
Hem, neden her geldiğindee bunu yapmak zorundayız?
E porque toda vez que vem aqui tem de ser assim?
Biz bunu yapmak zorundayız.
Nós temos de o fazer.
Bunu neden yapmak zorundayız anlamıyorum.
Não percebo porque temos que fazer isso.
Bunu şimdi yapmak zorundayız.
Tem de ser agora.
Bunu başka bir zaman yapmak zorundayız.
Vejo os 200.
Ne yazık ki, Bay Henessey, 4,000 insanı öldürmeye ne kılıf bulacağımız konusunda hiçbir fikrim yok, o yüzden bunu sahiden yapmak zorundayız.
Infelizmente, Sr. Henessey, eu não sei fingir a morte de | 4000 pessoas, assim vamos fazê-lo a sério.
- bunu Yunan ordusunun önünde yapmak mı zorundayız? - Sesini alçalt, Gabrielle.
Fala baixo, Gabrielle.
Bunu yapmak zorundayız!
É o meu trabalho!
- Bunu ameliyathanede yapmak zorundayız
Temos que lhe levar a sala de cirurgia.
Epps, bunu 3 gün içinde yapmak zorundayız.
Epps, mesmo com o "ARCTIC WARRIOR" estávamos apertados com 3 dias.
Jonas, bunu er veya geç yapmak zorundayız.
Jonas, vamos ter de o fazer mais cedo ou mais tarde.
Geniş bir ağ atmalıyız, ama bunu sessiz yapmak zorundayız.
Temos que lançar uma rede, mas temos de o fazer sem alarido.
bunu yapmak istiyorum 21
bunu yapmak istemiyorum 75
bunu yapmak zorundayım 46
bunu yapmak zorundasın 20
bunu yapmak istemedim 22
bunu yapmak istemezsin 29
bunu yapmak zorundaydım 22
bunu yapmak zorunda mısın 17
bunu yapmak zorunda değilsin 85
bunu yapmak istediğine emin misin 31
bunu yapmak istemiyorum 75
bunu yapmak zorundayım 46
bunu yapmak zorundasın 20
bunu yapmak istemedim 22
bunu yapmak istemezsin 29
bunu yapmak zorundaydım 22
bunu yapmak zorunda mısın 17
bunu yapmak zorunda değilsin 85
bunu yapmak istediğine emin misin 31
bunu yapmak zorunda değildin 18
yapmak zorundayız 17
zorundayız 21
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu al 228
bunu alabilirsin 17
bunu yapma 481
bunu kabul edemem 111
yapmak zorundayız 17
zorundayız 21
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu al 228
bunu alabilirsin 17
bunu yapma 481
bunu kabul edemem 111
bunu bana neden yaptın 18
bunu yapabilirim 231
bunu yapmana gerek yok 38
bunu da 65
bunu nereden biliyorsun 159
bunu sevdim 345
bunu bilmiyordum 213
bunu unutma 219
bunu yapamam 834
bunu yapabilir misin 143
bunu yapabilirim 231
bunu yapmana gerek yok 38
bunu da 65
bunu nereden biliyorsun 159
bunu sevdim 345
bunu bilmiyordum 213
bunu unutma 219
bunu yapamam 834
bunu yapabilir misin 143