English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / Another chance

Another chance tradutor Turco

2,172 parallel translation
- But you have to give me another chance.
- Ama bana bir şans daha ver.
Give her another chance.
Ona bir şans daha ver.
Give me another chance!
Bana bir şans daha ver.
Look, I know I don't do holidays well, but if you give me another chance, I promise I can make it up to you.
Bak, tatillerle aram pek iyi değil biliyorum ama bana bir şans daha verirsen söz veriyorum kendimi affettireceğim.
And if you give me another chance...
Ve bana bir şans daha verirsen,
If we get out of here, you may not get another chance to drink.
Buradan çıkabilirsek, su içmek için başka fırsat bulamayabilirsin. Buradan çıkabilirsek...
Well, after the initial assault downstairs, fine, I'm scared, but I'm still looking for another chance to escape.
Aşağıdaki ilk saldırıdan sonra tamam, korktum, ama hala kaçmak için fırsat kolluyorum.
Bernadette, please, I'm asking you to give me another chance.
Bernadette, lütfen. Bana bir şans daha vermeni istiyorum.
Should I give him another chance?
Ona bir şans daha vermeli miyim?
Her adult life is so short, she may not get another chance.
Yetişkin ömrü kısa, başka bir şansı daha olmayabilir.
- Give me another chance, sheriff!
- Bir şans daha şerif...
Now you're giving me another chance, and I wanna flee again!
Şimdi bana ikinci bir şans tanıyorsun ve ben yine kaçmak istiyorum!
We won't have another chance.
Başka bir şansımız olmayacak!
You think she'll ever give me another chance?
Sence bana bir şans daha tanır mı?
Another chance.
Başka bir şans.
No, there'll be another chance.
Hayır, önüne başka bir fırsat çıkar.
Guys, you're not gonna get another chance like this.
Çocuklar, bir daha bu fırsat elinize geçmez.
What would you do if you had another chance?
Yeni bir şansın olsa ne yapardın?
Just give us another chance.
Sadece bize bir şans daha ver.
I'll get you another chance.
Sana tekrar şans yaratacağım.
Give me another chance...
Bir şans daha ver...
You have 20 seconds, or you won't have another chance.
20 saniyen var, başka şansın yok.
Another chance to lose.
Kaybetmek için başka bir neden daha.
I mean, you have another chance tomorrow.
Yani, yarın bir şansın daha var.
I'm gonna give everybody another chance tomorrow morning.
herkese bir sans daha verecegim. yarin sabah anlasildi mi? 00 : 28 : 50,960 - - 00 : 28 : 55,574 hazir olun yakinda gidiyoruz
If we don't leave right now, we may never have another chance.
Şu anda gitmezsek başka bir şansımız olmayabilir.
Give me another chance.
Başka bir şans istiyorum.
But if you don't give him another chance..
Ama ona bir şans daha vermezsen..
You won't get another chance like this again.
Bir daha böyle bir şansı elde edemeyeceksin.
varun. I'm giving you another chance, return my software to me.
Varun. Yazılımı geri vermen için sana bir şans daha vereceğim.
PETCO's gonna give us another chance.
PETCO bize bir şans daha verecek.
Just give me another chance, Professor Sylvestry.
Bana bir şans daha verin, Profesör Silvestre.
If we don't find them the next time we drop out of FTL... We won't have another chance.
Eğer onları bir sonraki IDH'den çıkışımızda bulamazsak başka şansımız olmayacak.
Gehna, please give our relation another chance.
Gehna, lütfen ilişkimizi yoluna sokmam için bana bir şans ver.
'Please give me another chance.'
Lütfen bana bir şans daha ver.
You just earned yourself another chance. A chance to kill me, if you can.
Beni öldürmek için ikinci bir şansın daha oldu, tabi eğer yapabilirsen.
But give me another chance.
Ama bana bir şans daha ver. Böyle yapma.
My one regret is that I didn't give Scott another chance.
Tek pişmanlığım Scott'a bir şans daha vermemiş olmak.
As - as long as you're alive, You have another chance to be happy.
Yaşadığın sürece mutlu olmak için bir şansın hep vardır.
We'll have another chance.
Elimize başka bir fırsat geçer.
There's always another chance.
Her zaman başka bir şans daha vardır.
Hey, I got you another chance.
Bir şans daha verecekler.
Three weeks ago you were begging me for another chance.
Üç hafta önce, bir şans daha vermem için yalvarıyordun.
If Tremayne makes it to the city, we won't get another chance.
Tremayne şehre ulaşırsa, başka çaremiz kalmaz.
We won't get another chance like this.
Böylesi bir şans insanın önüne bir kez çıkar.
But she wanted to give you another chance, said she still loved you.
Ama sana bir şans daha vermek istedi, seni hala sevdiğini söyledi.
For the prey, the chance to live another day.
Av için ise, bir gün daha yaşama şansı. AV VE AVCl
If you knew a certain gesture, like, say, calling... would be considered "needy", and therefore a turnoff... but you wanted to call, and you felt... this call could be welcomed this one time... if you were the one person who took a chance to do something different... maybe even some would call it romantic... like calling for another date... a date that... if someone were counting, could be numbered above five... say six... do you think that would be considered manly?
Eğer önünde onu aramak gibi bir olasılık olsaydı buna ihtiyacın olsaydı ama buna engel olsaydın... Yani onu aramayı istiyorsun ve telefonun bu seferlik hoş karşılanacağını da düşünüyorsun. Eğer farklı bir şey yapma şansı olan bir adam olsaydın mesela buna romantik bir şey diyelim.
I mean, for real, if you hadn't killed off all those elders from back in the day, I'd be paying dues for like another century before getting the chance to run things around here.
Ciddiyim, zamanında ihtiyarları öldürmeseydin bütün bunların başına geçme şansını yakalayana kadar bir asır daha vergi öderdim.
It's just another thing I didn't get a chance at.
Bu fırsat bulamadığım şeylerden biri.
I mean, Steph, God forbid you take a chance on another guy instead of dwelling on the same old one.
Steph, Tanrı yaşlı olan yerine başka adamda şansını denemeni engelledi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]